Vücut icin önem tasiyan yaglar

cns_01

Yeni Üye
Üye
Vücut icin önem tasiyan yaglar
kolestrol vücuttaki yag suda erimeyen önemi sinir sistemi hakkindaki tüm bilgiler icin meleklermekani.com Evet kizlar.. Kolestrol diye daima duyariz milletten.. Peki bu Kolestrol nedir? Ve vücudumuza ne gibi bir faydasi var? Tüm bu sorunlari, asagidaki yaziyla acikliga kavusturcaz :)

111-240.jpg



Kolesterol bir çeşit yağdır (yani lipit). Yağlar suda erimeyen, kloroform veya kuru temizleme sıvıları gibi organik çözücülerde çözülebilen maddelerdir. Öteki önemli yağ çeşitleri, trigliseridler ve yağ asitleridir.

Yağların vücutta oynadığı birkaç önemli rol vardır:


  • Enerji kaynağı ve deposudurlar
  • Vücuttaki her hücreyi saran hücre zarının önemli bir parçasını oluştururlar
  • Birkaç hormon ve safra asitlerinin üretildiği temel yapı taşlarıdır
  • Sinir sisteminin bileşenleridir.
KOLESTEROL

Önemi
Kolesterolün bir bölümü doğrudan yiyeceklerden gelmekle birlikte, çoğu vücutta ve esas olarak karaciğerde, besinlerle alınan doymuş yağlardan üretilir. Kolesterol vücuttaki her hücrede yer alır ve hücreleri çevreleyen hücre zarının hayati bir parçasını oluşturarak, hücrelerin aşırı sızdırmasını önler. Kolesterol ayrıca, büyümenin düzenlenmesi ve vücudun gündelik işlevlerinde önemli görevler yapan birçok hormonun yapıtaşını oluşturur. Kolesterol kullanılarak yapılan hormonlar şunlardır:


  • Östrojenler ve progesteron: Bu hormonlar kadın yumurtalıklarında (overlerde) yapılır ve kadın ****** özellikleri ile menstrüasyon siklusundan sorumludur.
  • Testosteron: Bu hormon erkek yumurtalıkları (testisler) tarafından üretilir ve erkek ****** özellikleri ile s***m üretiminden sorumludur.
  • Kortizol: Böbreküstü bezleri (iki böbreğin üstünde birer tane vardır) tarafından üretilir. Vücudun strese yanıtını düzenler.
  • Aldosteron: Kortizol gibi aldosteron da böbreküstü bezleri tarafından üretilir. Ana işlevi, vücutta tuz ve potasyum düzeylerinin yeterliliğini garantilemektir.
  • D vitamini (aktif biçimi 1,25 dihidroksikolekalsiferol): D vitamini dengeli beslenmeyle alınır ve ayrıca güneş ışığına maruz kalmayla deride, özellikle de yaz aylarında üretilir. D vitamini karaciğer ve böbreklerde değiştirilerek 1,25-dihidroksi kolekalsiferol adlı hormon yapılır.
Bu, normal kemik gelişimi ve sağlığının yanı sıra, barsaklardan kalsiyum emilmesini de kontrol eder.

Çocukluk çağındaki D vitamini yetersizliği raşitizme neden olurken, erişkinlerdeki yetersizlik kemiklerde yumuşamaya (osteomalazi) yol açar.

Safra asitleri de karaciğerde kolesterolden üretilir ve barsakta deterjan gibi etkide bulunarak, yiyeceklerden gelen yağları çözdürür. Bu, yağların ve yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E ve K) normal şekilde sindirilmesi ve emilmesi için gereklidir. Safra asitleri, depolandıkları safra kesesinden barsağa akmazsa, yağlar yeterince sindirilemez; bunun sonucu ishaldir (diyare) ve yağlar soluk renkte, çok kötü kokan dışkıyla kaybedilir.

Fazla kolesterolün kalp hastalığına neden olabileceği açıkça bilinmekle birlikte, hiç kolesterolsüz yaşamak da olanaksızdır.

Yapısı
Her ikisi de suda hemen hiç çözünmediği halde, kolesterolün yapısı trigliseridlerden çok farklıdır. Kolesterol, birbirine bağlı halkalar şeklinde dizilmiş karbon moleküllerinden oluşur; bu özel halkalı yapıyı taşıyan maddelere "sterol" adı verilir.

TRİGLİSERİDLER

Önemi
Vücudunuzdaki yağ depolarında trigliseridler bulunur ve bunlar önemli bir enerji kaynağı olarak işlev görür. Bazıları vücudunuzda yapılırken, diğerleri yiyeceklerden alınır. Yemekten sonra, az miktarda şeker (glukoz) karaciğerde ve kaslarda glikojen adı verilen daha büyük moleküller şeklinde depolanır (molekül, bir maddenin belirlenebilen en küçük birimidir).

Glikojen, öğünler arasında ya da kısa mesafede hızlı koşu gibi kısa süreli fiziksel etkinliklerdeki kısa vadeli enerji gereksinimini karşılayabilir. Bunun nedeni, glukoza parçalanarak çok kısa sürede enerji temin edebilmesidir. Ancak glikojen, trigliseridler olarak depolanan yağlardan gelebilecek kalori gramının ancak yarıdan azını sağlayabilir. Ayrıca, glikojen suyla çevrelenmiş olarak depolanırken, trigliseridlerde durum böyle değildir. Bu nedenle, bütün enerji depolarınız glikojen şeklinde olsaydı, önemli ölçüde daha ağır olurdunuz (70 kg'lık bir insan, 210 kg olurdu!).

İçerdikleri yağ asitleri sayesinde, trigliseridler birkaç saat yemek yemediğinizde vücudun enerji gereksiniminin çoğunu karşılar; ayrıca 400 metrenin üzerinde herhangi bir mesafeyi koşarken olduğu gibi, uzun süreli egzersiz sırasındaki enerji gereksinimini de karşılayabilir. Enerji gereksinimini karşılamak için yağ asitlerinin kullanılması işlemi herhangi bir şekilde bozulduğunda, özellikle yemekler arasındaki saatlerde, hipoglisemi (kan şeker düzeylerinde düşme) gelişebilir.

Trigliseridler, hayati bir enerji kaynağı oluşturmanın yanı sıra, yiyeceklerin lezzetine de katkıda bulunur. Günde 25 gramdan daha az yağ içeren bir diyete uzun süre dayanmak son derece zordur.

Yapısı
Trigliseridler, birbirine gliserol adlı küçük bir molekülle bağlanan üç yağ asidinden oluşur.

YAĞ ASİTLERİ

Yağ asitleri, birbirine bağlı karbon atomlarının uzun zincirlerinden oluşur. İki temel tipte yağ asidi vardır: Doymuş ve doymamış olanlar. Doymamış yağlar da 'tekli doymamış' ya da 'çoklu doymamış' olabilir.


  • Doymuş yağ asitleri: Zincirlerdeki karbon atomlarının hepsi, tek kimyasal bağla birbirine bağlıdır; bu tip yağ asidi, hayvansal yağlarda yer alan trigliseridlerin yapısında bulunur.
  • Tekli doymamış yağ asitleri: Zincirlerdeki karbon atomları arasındaki bağların hepsi, bir tane doymamış olan dışında doymuş bağlardır. Bunlar zeytinyağı ve kolza yağı gibi bitkisel yağlarda bulunur.
  • Çoklu doymamış yağ asitleri: Zincirdeki karbon atomları arasında daha fazla bağ (beş taneye kadarı) doymamıştır. Balık yağları, bazen omega-3 yağ asitleri olarak adlandırılan çoklu doymamış yağ asitlerinin özellikle iyi bir kaynağıdır. Çoklu doymamış yağ asitleri, ayçiçeği yağı gibi bitkisel yağlarda da bulunur.
Diyetinizdeki yağ asitlerinin tipi, sağlığınızı etkiler. Çok miktarda zeytinyağı ya da balık (çoklu doymamış yağ asitleri) tüketen insanlarda kalp hastalıkları, görece fazla miktarda doymuş yağ asidi tüketenlerden daha az ortaya çıkmaktadır. Doymuş yağ asitleri kan kolesterol düzeylerini yükseltirken, tekli doymamış yağ asitleri kan kolesterol düzeylerini etkilemez. Çoklu doymamış yağ asitlerinin kandaki esas etkileri, serum trigliserid konsantrasyonlarını düşürmektir; bunlar kolesterolü etkilemez.

DİĞER YAĞLAR
Vücudunuzda birkaç yağ daha bulunur. Bunlardan bazıları, beyninizin hayati bölümlerini oluşturur. Önemli bir grup, fosfolipitlerdir; bunlar yapı olarak trigliseridlere benzer. Ana farklılıkları, yağ asidi gruplarından biri yerine fosfor içeren birinin bulunmasıdır. Bir yarısı yağda, öteki yarısı suda çözünebildiğinden, molekülün özellikleri değişir. Bu ikili çözünebilme özellikleri, fosfolipitlerin deterjan gibi etki etmesine olanak tanır ve fosfolipitler, özel proteinlerle birlikte, kolesterol ve trigliseridlerle etkileşip suda istikrarlı lipit paketleri oluşturabilir.


Kaynak: saglikpark.com
 
Geri
Üst