Bayburt Şehir Tanıtımı

Bayburt'un Yöresel Yemekleri

MAHALLİ YEMEKLER

Yemekler kültürümüzün bir parçası olarak asırlardan beri devam eden geleneksel bir yapının günümüzdeki uygulamasıdır. Bayburt yöresel yemeklerinde görülen genel özellik, un ve una bağlı yemeklerle, etli yemeklerin sebze ve zeytinyağlı yemeklerden çeşit olarak daha fazla oluşudur. Bu da yörenin coğrafi şartlarının kültürel yapı üzerindeki etkisini göstermesi bakımından önemlidir. Yöremiz kültür değerlerinin bir öğesini oluşturan Yemeklerimizden örnekler ve yapılış şekilleri aşağıya çıkarılmıştır;

TEL HELVASI

picture37.jpg


Kullanılan Malzemeler : 250 gr Tereyağı, 3 su bardağı un, 1 Kg. Toz şeker, 1 adet Limon.

Hazırlanışı : 1 Kg şekere, 2 su bardağı su konulup kaynatılır. Üzerine bir miktar limon sıkılır. Şeker hafif kırmızı renge gelince bir kaşık kadar bu şekerli sudan soğuk su içerisine dökülür, katı hale (ağda) gelirse helvanın ağdası olmuş demektir. 250 gr. yağla kavrulan un büyükçe bir tepsi içerisinde soğutulur, soğutulan ağda beyaz bir renk alıncaya kadar çekip uzatılarak yoğrulur sonra iki ucu birleştirilerek simit şekline getirilir tepsideki soğutulmuş, kavrulmuş un içerisine konur üzerine kavrulmuş un dökülerek üç dört kişi ta rafından kenarlara doğru çekilerek halka büyütülür bu halka ikiye katlanarak küçültülerek tekrar ay nı işlem yapılır, katlar incelinceye kadar devam edilir, tel telolan katlar kopartılarak servis yapılır


SÜT BÖREĞİ

Kullanılan Malzemeler : l su bardağı süt veya yoğurt, 1 su bardağı su, i subardağı Tereyağı, 3 adet yumurta, 250 gr. Kavrulmuş fındık, 3 su bardağı süt (şerbet için:2 su bardağı Toz şeker, 1 çay kaşığı Karbonat yeterince un.

Hazırlanışı : Yumurta, bir su bardağı süt veya yoğurt, su, karbonat ve tere yağı karıştırılır. Üzerine un ilave edilerek baklava hamuru gibi bir hamur yapılır.14,15 parçaya ayrılıp 15 dakika kadar dinlendirilir, ince olarak açılan yufkalar yağlanmış tepsiye teker teker dizilir. Her üç dört yufka arasına dövülmüş fındık serpilir. Bu şekil de bütün hamur bitinceye kadar yufkalar açılıp tepsiye serilir. Yufkaların açılması tamamlandıktan sonra istenilen şekilde kesilip üzerine biraz tereyağı dökülür ve orta sıcaklık da bir fırında hamur pembe renk alıncaya kadar pişirilir. Kızarmış börek fırından çıktıktan sonra, pişirilmiş süt üzerine şeker ilave edilerek tadı ayarlandıktan sonra elde edilen süt şerbeti ılık olarak üzerine dökülür. .

Sunum :süt şerbeti döküldükten sonra bekletilmeden ılık olarak servis yapılır.


picture34.jpg


TATLI ÇORBA

Kullanılan Malzemeler : i Kg kurutulmuş Kuşburnu veya-Yı Kg. Kuşburnu Marmeladı, 100 gr. Kuru Üzüm, 1,5 Kg. Toz şeker, yı Kg. Yarma (Gendime) 100 gr. İncir (istenirse), 100 gr. Kuru Fasulye, 100 gr. Kaysı, 100 gr. Erik (istenirse) 250 gr. Fındık, 1 su bardağı un ve tuz

Hazırlanışı : Kuşburnu iyice pişirilerek ezilir önce süzgeçten sonra elekten geçirilerek süzülür. Başka bir kapta iyice pişirilen yarma ve yine önceden iyice pişirilen fasulye süzülen suya katılır, un su ile karıştırılıp bulamaç halinde üzerine ilave edilir bir taşım kaynatılır. Başka kapta diğer malzemeler (kayısı, üzüm, erik, incir) pişirilerek şekerle birlikte karışıma ilave edilir ve bir taşım kaynadıktan sonra, soğumaya bırakılır. iyice soğutulan tatlı çorba üzerine dövülmüş fındık serpilerek

picture33.jpg


KESME ÇORBA

Kullanılan Malzemeler : 200 gr. Y. Mercimek, i ad. Yumıırta, 2 yemek kaşığı salça, i ad. Soğan (orta), 100 gr yağ, lsu bardağı un, Yeterince su, tuz, bir miktar Dargın (istenirse)

Hazırlanışı : Un içerisine su, tuz, yumurta konularak katı bir hamur yoğrulur, biraz bekledikten sonra hamur açılır, makama gibi ince ince kesilir. Diğer taraftan mercimek iyice pişirilir doğranan soğan yağla pembeleştirilir. Dargın, salça, su katılır üzerine mercimek ilave edilir kaynatılır, üzerine kesilen çorbalık hamurlar karıştırılır. Bir kaç taşım kaynatıldıktan sonra servis yapılır.

picture32.jpg


GALAÇOŞ

Kullanılan Malzemeler : 250 gr.Y.Mercimek, 200gr. Tereyağı, 1/2Kg. Kıyma, 1 adet soğan (irice), 2 kaşık salça, 250 gr. Gurut (Kurutulmuş Ayran süzmesi) veya yoğurt süzmesİ.

Hazırlanışı : Mercimek, et,soğan,salça ve yağ ile birlikte, mercimek suyu çekinceye kadar pişirilir. Diğer taraftan Gurut (Kurutulmuş Ayran sÜZIDesi) veya yoğurt sÜZIDesi sulu bir kıvama gelinceye kadar sıcak suyla ezilerek kaynama noktasına kadar ısıtılır. Kaynamamasına özen gösterilir, kaynama olursa çökelek haline gelir ve kullanılamaz, hazırlanan bu eriyik önceden tabağa doğranan bayat ekmekler üzerine dökülür. Üzerine de bol yağlı mercimek ilave edilerek servise sunulur.


picture30.jpg


EKŞİLAHANA

Kullanılan Malzemeler : 250 gr parça et veya Kavurma, 1 kg Ekşi lahana (Salamura) i Su bardağı bulgur, 2 Yemek kaşığı böbrek yağı, i Ad. kuru Soğan (orta), i çay kaşığı kırmızı biber, 2 Yemek kaşığı salça (Domates), i Tutam tuz.

Hazırlanışı : Su ile et yaklaşık 20 dakika haşlanır. Önce üzerine bulgur ilave edilerek bir taşım kaynaması sağlanır, sonra küçük küçük doğranmış ekşi lahana ektenir. Bir başka kapta soğanlar pembeleşinceye kadar yağ,kırmızı biber, salça karıştırılarak pişirilir. Bu karışım ekşi lahananın içerisine konulur, kavurma ile pişiriliyorsa bu aşamada ilave edilir ve yaklaşık 45 dakika pişirilir. Bir müddet dinlendirildikten sonra servis yapılır.

picture27.jpg


LOR DOLMASI

Kullanılan Malzemeler : 1kg. taze lor (çökelek), i su bardağı bulgur, 2 adet Yumurta, 1 su bardağı süt kaymağı, 4 Kaşık Tereyağı, Dargın, i kg. Pancar yaprağı veya Evelik, i deste taze soğan (kuru soğanda olabilir), Tuz

Hazırlanışı : Yapraklar yumuşaması için kaynar suda bir taşım haşlanır. Taze lor içerisine yumurta süt kaymağı, haşlanmış bulgur, ince doğranrnış taze soğan, yeteri kadar tuz ve dargın konularak yoğrulur. Daha sonra istenilen büyüklükte sıkılarak yaprağa sarılır. Yağlanmış tepsiye düzgün bir şekilde dizilir üzerine yarım çay bardağı süt veya su ilave edilerek orta sıcaklıktaki finnda pişirilir. Servis yapılırken üzerine eritilmiş tereyağı dökülür.

picture31.jpg


YALANCI DOLMA

Kullanılan Malzemeler : 1/2 kg. Lahana yaprağı, 2 su bardağı bulgur, 250 gr Parça et veya Kavurma, 2 yemek kaşığı salça, ISO gr. Tereyağı, 2 çorba kaşığı un, 1 adet kuru soğan (Büyük), Tuz ve Kırmızı biber.

Hazırlanışı : Önce bulgur, pilav gibi pişirilir,lahana yaprakları ise sıcak su ile haşlanır, pişirilmiş bulgur içerisine 2 çorba kaşığı un katılarak karıştırılır, dolma iç hazırlanara haşlanmış yapraklarasarılır.Başka bir kapta soğan pembeleşinceye kadar kızartılır üzerine parça etler eklenerek pişirilir,sonra dolmalar eklenir kavurma ile pişiriliyorsa dolma ile birlikte kavurmalar konulur, 2 bardak su ilave edilerek bir kaç taşım pişirilir.
 
İklimi Bitki Örtüsü

İKLİM

Bayburt'ta doğu Karadeniz iklimi ile doğu Anadolu iklimi arasında, karasal özellikleri ağır basan bir geçiş iklimi hüküm sürmektedir. Bu nedenle yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçmektedir. Ancak, gerek ortalama yüksekliğin azlığı, gerekse vadiler sisteminin oluşturduğu "Mikroklima" sayesinde Doğu Anadolu'ya göre iklim yumuşaktır. Yaz günleri genellikle Mayıs*-Eylül ayları arasında kendini göstermektedir. Bayburt'ta yağışlı günler 102, ortalama yağış 433,4 mm dir. En yüksek sıcaklık 36,2 C (20.07.1962) ve en düşük sıcaklık -26,2 C (29.l.l964), ortalama ısı ise 7,0 C derecedir.



BİTKİ ÖRTÜSÜ

picture06.jpg


Bitki örtüsü açısından çeşitlilik göstermesine rağmen, zengin değildir. İl arazisinin % 27si ekilebilir arazi, % 2'si çayır, % 3'ü Orman, % 49'u Mera ve yayla, % 19'u ise kayalık ve bozlardır.

ORMANLAR : Çok eski yıllarda çamlık olduğu bilinen bu yörede, bilinçsiz kesim, yangın ve teknolojik hareketler sonun da bu gün orman yok denecek kadar azdır. Çoruh vadisi bölümlerinde meşenin hakim olduğu dağınık ağaç toplulukları mevcuttur. Yer yer kızıl çam, ardıç, gürgen, yabani armut (ahlat) ve bodur dağ kavaklarına rastlanmaktadır. Su kaynakları boyunca kavak ve söğüt ağacı varlığı da önemli yer tutmaktadır. Son yıllarda ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmiş olup, bu çalışmalara katkı sağlayan Bayburt Orman Fidanlık Müdürlüğü 1948 yılında Ağaçlandırma ve Fidanlık Şefliği, 1964 Yılından itibaren de fidanlık sahası genişletilerek "Orman Fidanlık Müdürlüğü" olarak faaliyetlerini devam ettirmektedir. 535.780 m2'lik fidanlık alanına sahip olan Müdürlükte üretilen ağaç çeşitleri: Çıplak köklü, tüplü ve tenekede sarıçam, Y. Karakavak, Y.Akasya, A.Akçaağaç, Dağ Akçaağaç'ı, İğde, Dişbudak, Kuşburnu, Meşe, Ceviz, S. Söğüt ve Huş türleridir.





AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI : Bayburt Valiliğince 1995 Yılında projelendirilerek uygulamaya konulan Aslan dağı Vilayet Ormanı ağaçlandırma sahasında; 6921 hektar alan kamulaştırılarak 1996, 1997, 1998 yıllarında toplam .438 adet Sarıçam, Akasya, Aylantus,S.Söğüt, N.Söğüt, Süs ağacı, Akçaağaç, Y.Akasya türlerinde ağaçlar dikilmiş, halen 12.000 Hektarlık projenin çalışmaları devam etmektedir. Eski bir ormanlık olan alanın korumaya alınmasıyla bölgede çok fazla sayıda Kuşburnu ve Ardıç fidesi filizlemiştir.

1994 yılında Ağaçlandırma ve Erozyon kontrol Genel Müdürlüğünün birimi olarak kurulan Bayburt AGM Başmühendisliği tarafından 1998 yılında Erozyondan koruma olarak ağaçlandırmaya ayrılan Aslan dağı vilayet ormanındaki 100 hektar alanın tümüne 145.000 adet ağaç dikimi yapılmış, bunların 92.000 adeti Enso tipi tüplü Sarıçam, 20.000 adeti tüplü Sarıçam, 10.000 adeti çıplak köklü Sarıçam ve 23.000 adeti yapraklı (Y.Akasya-Akçaağaç) fidandır.

Bayburt Belediyesince 1995, 1996, 1997, 1998 ,2000,2001,2002,2003,2004 yıllarında Bayburt'u güzelleştirmek ve yeşil bir örtüyle kaplamak amacıyla "yeşil kuşak "projesi doğrultusunda Çam, Dişbudak, Karaağaç, Huş, Çınar, Ladin, Asma söğüt, Sedir, Ateş dikeni, Mazı; Meyve ağaçları, Ligustrum vb çeşitlerde olmak üzere toplam 200 000 adet yetişkin fidan dikilmiştir. Aynı proje kapsamında ağaçlandırma çalışmaları devam etmektedir.



COĞRAFYA

Bayburt ili 40 derece 37 dakika Kuzey Enlemi ile 40 derece 45 dakika Doğu boylamı, 39 derece 52 dakika Güney enlemi ile 39 derece 37 dakika ban boylamları arasında yer alır. Doğusunda Erzurum. batısında Gümüşhane, kuzeyinde Trabzon ve Rize, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili Anadolu'nun kuzey doğusunda Çoruh Nehri kenarında ve denizden 1550 m. yükseklikte kurulmuş 3652 km2 yüzölçümlü bir ildir.
 
Festival ve anma günleri

İLDE YAPILAN FESTİVAL VE ANMA GÜNLERİ



* 21 Şubat Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü olarak her yıl "Kurtuluş Haftası" şeklinde çeşitli spor ve kültürel etkinliklerle kutlanmaktadır .
* İlimizde ilki 14-17 Temmuz 1995 tarihinde ulusal düzeyde yapılan "Bayburt Dede korkut Kültür-Sanat Şöleni" her yıl Temmuz ayının üçüncü haftasında tekrarlanmaktır. Şölen kapsamında: çeşitli kültürel ve sportif faaliyetlerin yanı sıra şölenin son günü yayla şenliği düzenlenmektedir.
 
Bayburt İlinin GELENEK VE GÖRENEKLERi

GELENEK VE GÖRENEKLER



DÜĞÜNLER


KIZ iSTEME : Evlenme çağına gelen oğullarını evlendirmeye karar veren ailede, oğlanın annesi akrabalarından birkaç kişiyi de yanına alarak evlenme çağında kızı olan evlere veya tavsiye edilen kız evlerine giderek kızlarına bakarlar. Baktıkları kızlarda güzellik, güzel ahlak, el becerisi ve benzeri meziyetler ararlar. Özellikle kız bakmaya sabah erken gidilir, kızın tertip, düzenine ve çalışkanlığına bakılır. Kız beğenilirse ayrıca yakınlarıyla birkaç defa gidip baktıktan sonra istemeye gidilir. Oğlanın annesi ve yakınları kızı annesi ve yakınlarından isterler. Eğer kızın ailesi verme taraftarı değilse, kızımız küçük diyerek işi geçiştirirler. Kızı verme taraftarı iseler kızın annesi bir kaç gün müsaade isteyerek babasına ve büyüklerine soracağını belirtir. Oğlan tarafı bir kaç gün sonra tekrar giderek kızı ailesinden bir kez daha isterler. Kızın annesi "Allah yazmışsa ne diyelim "diyerek işi erkeklere bırakır. Bu durum kızın verildiğine işarettir. Oğlan tarafından bir grup erkek kızın babasını ziyarete giderek bir de kızı babasından isterler. Babası da kızı verecekse "Allah yazmışsa ne diyelim, her iki tarafa da hayırlı uğurlu olsun" der. Bunun üzerine kız istemeye giden erkekler kızın babasından pusula (kız için oğlan tarafından isteklerini belirten liste) isteyerek, kızın babasının yanından ayrılırlar. (Bu pusulaya aynı zamanda kesirde denir) Kız tarafı Altın, Mobilya, En (Elbiselik kumaş) ve varsa diğer isteklerde bulunur. Oğlan tarafı pusulayı fazla bulursa, istekler üzerinde anlaşmaya çalışılır, anlaşamazlarsa bu iş biter. Anlaşılır veya direk kabul edilirse, kahve içme günü tespit edilir. Kahve günü sabahı oğlan tarafı şeker, kolonya, lokum, sigara ve kahve gönderir. Kız tarafının tespit ettiği bir mahalle odasında kahve içmek için erkekler toplanır. (Buna aynı zamanda Tatlı kahve denir) Burada oğlan tarafının yaşlı temsilcileri kızı tekrar isterler, kız tarafı da verdiklerini belirttikten sonra kahve içilir. Şeker, lokum ikram edilir. Sonra bir tepsinin içinde oğlanın babasına veya ailenin büyüğüne tekrar bir kahve daha gelir. Oğlanın babası veya ailenin büyüğü kahveyi içtikten sonra ikram yapan gençlere verilmek üzere tepsiye bahşiş bırakır. Sonra topluluk huzurunda Kız ve Oğlan vekili hocanın yanına oturarak dini nikah yapılır. Dua edilir ve topluluk dağılır.

NİŞAN : Nişan günü tespit edildikten sonra oğlan tarafından bir kaç kişi kızı ve yanına bir yakınını da alarak çarşıya çıkarlar. Nişan için gerekli olan Malzemeler, nişan ve nikah kıyafetleri, hamam takımı, Ayakkabı, çanta, terlik ve kızın yakınlarına hediye v.s. alınır. Alınan bu eşyalara nişan selesi denir. Bu nişan selesi oğlan evinde serilir komşu ve yakınlara gösterildikten sonra kız evine gönderilir. Gelen sele kız evinde tekrar serilerek komşulara ve yakınlara gösterilir Nişan günü oğlan tarafı kız tarafına gider önce yemek yenir, sonra kızın yüzüğü ve takıları takılır eğlenilir ve topluluk dağılır.Kız tarafı oğlanın yakınlarına tatlılık olsun diye nişana gelenlerle bir tepsi baklava gönderirler. Nişandan sonra kız tarafı gelen nişan selesinin karşılığı olarak damat ve yakınlarına. hediye gönderirler. Buna, nişan selesinin geri dönmesi denir. Bir müddet sonra oğlan tarafı peştimbal hamamı yapar. Hamamda gelen davetlilere kız tarafından çörek, oğlan tarafından da meyve dağıtılır, eğlenilir ve oynanır.

Nişanlılık süresi içinde tespit edilen bir gün, kız evine nikah memuru götürülerek kız, oğlan ve her ikisinin şahitleri huzurunda sade bir törenle resmi nikah yapılır. Tatlı kahve ile düğün arasına eğer Ramazan rast gelirse: ramazanın on beşinci gecesi oğlan tarafından bir gurup, kız tarafına gider altın ve hediyeler götürür eğlenilir ve sahur yemeği yenilerek dönülür buna on beşi denir. Ramazan Bayramında altın hediye v.s. gönderilir. Kurban bayramında ise koç süslenir, koçun boynuna lira, bilezik veya beşlik takılır, diğer hediyelerle birlikte kız tarafına gönderilir.

DÜĞÜN : Düğün günü kararlaştırıldıktan sonra, kız ve bir yakını alınarak çarşıya çıkılır. Gelinlik, çeşitli kıyafetler, ayakkabı,terlik kızın annesine "süt hakkı" adı altında bir hediye ve ayrıca yakınlarına da değişik hediyeler alınır. Alınan bu eşyalar ayrıca çeşitli enler (Elbiselik kumaş), çerez, kına ve pusuladaki altınlar önce oğlan tarafında gösterilir, sonra sandığa konularak kız evine gönderilir. Kıza giden çerez küçük paketler halinde hazırlanarak kız evi tarafından sandığa bakmaya gelenlere dağıtılır. Düğünden 15 gün öncesinden başlayarak kız, yakınları tarafından yemeğe alınır ve bu yemeklerde çeşitli eğlenceler yapılır, buna "kınaya çıkarma" denir. Düğünden bir kaç gün önce kızın çeyizi yakınları ve arkadaşları tarafından yıkanır, ütülenir ve serilir. Sonra çeyiz yakınlara ve komşulara gösterilir, toplamada önce oğlan tarafının büyükleri, mahallenin muhtarı, hocası kız evine giderek bütün eşyaların fiyatlarını tespit ederek bir liste çıkarırlar,buna "çeyiz yazma" denir. Giden guruba şerbet ikram edilir. Yazılan çeyiz toplanır, sandığa yerleştirilir ve eşyalarla birlikte sandıkta oğlan evine götürülür (Sandık evden çıkarılmadan kız tarafında bir çocuk sandığın üzerine oturarak bahşiş alır.) Gelen çeyiz kız tarafından gelen hanımlarca kızın geleceği eve serilir, yerleştirilir.

Düğünden iki gün önce gelin hamamı yapılır. Hamamdan sonra gelin kız sağdıcının evine gider o gece sağdıcın evinde yatar, eğlenir oyunlar oynanır. Ertesi gün kızın evine gidilir ve o gece kız evinde baş örme (Kına gecesi) yapılır. Yemekler yenir, oyunlar oynanır, eğlenilir. Bu arada gelin içeriye girer yengelerden biri gelinin ayağına ayak eni serer, gelin ve sağdıçlar ellerinde mumlar, büyüklerle ve oğlan evinden gelenlerle görüşür ve kenara çıkar. Ayak eni toplanır baş sağdıca sağdıç eni asılır. Kaynana ve oğlan evinden bir kaç kişi geline para ve pul serperler, takılar takılır. Bitince takan kişi arkaya geçerek gelinin başını tutar ve kaynana baş parası verir. Oğlan tarafından gelenlerden, baş sağdıca el parası toplanır, oyunlar oynanır eğlenilir. Oğlan evi izin ister gider. Oğlan evinin genç kızlarından bir kaç tanesi kalır. Eğlenceye başlanır. Geç saatte gelin kızın eline, sağdıcı tarafından kına yakılır, kına yakımı sırasında gelinin ağlaması gelenektir. Türküler söylenerek özellikle gelin ağlatılır. Kına gecesi türkülerinden örnekler:

Atladım atladım çıktım eşiği

Kırılsın kırılsın kızlar beşiği

Kaldırın softadan kızın kaşığı

Sen anam, sen babam, kınam kutlu olsun

Hem orda, hem burda, dilim tatlı olsun

Yeşil kınam bakır tasta yoğrulsun

Benim elim ak mendile sarılsın

Güleç yüzüm, tatlı dilim sorulsun

Sen anam, sen babam, kınam kutlu olsun

Hem orda, hem burda, dilim tatlı olsun

Gelin arkadaşlar kınam ezilsin

Anam bacım başucuma dizilsin

İlk ayrılık gözürnden yaşlar süzülsün

Sen, anam, sen babam, kınam kutlu olsun

Hem orda, hem burda, dilim tatlı olsun

Diye devam eden türküler söylenir, oyunlar oynanır. Kız evinde kına gecesi olurken, oğlanın baş sağdıcının evinde de sağdıç gecesi yapılır. Sağdıç yemeği yenir, oyunlar oynanır, eğlenilir. Sabah namazından sonra hamama gidilir, hamam çıkışı yan sağdıcın evinde kahvaltı yapılır ve eve gelen berber, damadı ve sağdıçları tıraş eder. Tıraştan sonra kız tarafından gelen bohçadaki kıyafetler giyilir, düğün için hazırlanan yere sağdıçlar tarafından damat götürülür, düğün yemeği yenir, barlar oynanır ve eğlenilir.

Mahallenin ileri gelenleri, tanıdıklar ve akrabalar, gelini almak için arabalarla dünürcü giderler. Giden dünürcülere kız tarafında şerbet ikram edilir. Dünürcülerden gençlere şerbet parası toplanır. Kızı evinden çıkarırken kardeşi kapıyı tutar ve ona kapı parası verilir. Topluca Allahaısmarladık denir ve gelin arabaya bindirilir. Gelin eve girerken ayağının altına bardak konularak kırdırılır, yüzüne ayna tutulur, kolunun altına kuran verilir, başına damat tarafından para ve çerez serpilir.

Gelin içeri alındıktan sonra damat arkadaşları ve sağdıçlar tarafından davul zuma eşliğinde getirilir. Kapının önünde bir süre oynadıktan sonra damat içeri atılır, dışarıda kalan arkadaşlarına kız tarafından gelen kurabiyeler dağıtılır, daha sonra topluluk dağılır.
 
Bayburt Türküleri

Halk oyunları gibi türküleri de çok çeşitlidir. Bugün TRT halk müziği reper*tuarında yer alan 40'a yakın Bayburt türküsü mevcuttur. Bunlardan bir kaçı aşağıya çıkarılmıştır

* Alçuha mavi çuha
* Gül koydum gül tasına
* Arpalar orak oldu
* Kara basma İz olur
* Aydoğar ayİstandan
* Karanfil eker misin
* Baba ben dervişmiyem
* Karşı ki tarlada herg eden oğlan
* Bacadan aşıyor ayvanındalı
* Köprünün altı diken(Zöhrem)
* Bayburt'un ince yolunda
* Mendilimde oya var
* Sal1andım girdim bağa
* Sarı kavun dilimi
* Bayburt dağlarında tabakam kaldı
* Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş
* Söyleyin Bayburt'un vasfı halini
* Ördeği ipek ile bağlamışam
* Bebeğin beşiği çamdan
* Kavurma koydum tasa
* Deli kız sının geliyor
* Kop dağı oldu duman
* Can temür ağa
* Ey gül dalı gül dalı
* Tiliko
* Mero
* Giydim çarıklarımı
* Yılan inceden öter
* Giderim yolum dağdır
* Herg eden oğlan
* Bugün günlerden cumadır Cuma
* Ben feleği gördüm taştan inerken
* Güzel vasfeyleyim halleri senin
* Çimenli bahçede bulgur eliyor
* Dur yerinde hanım dur yerinde
* Düğürcüler geldiler güzelim
* Bugün bizde düğün var
* Zay oldum geze geze
* Can maral can
*Yörene bak yörene
 
Tarih Öncesi Çağlarda Artvin ve Çevresi

ARTVİN'İN TARİHİ

Tarih Öncesi Çağlarda Artvin ve Çevresi


Göçebe yaşam tarzını benimseyen biz Türklerin ataları yazılı edebiyat yerine sözlü edebiyat geliştirdikleri için, günümüzde Artvin�in tarih öncesi dönemlerine ait bilgileri İran ve Bizans kaynakları yada Erzurum ya da Kars�a dair günümüz araştırmacılarının eserlerinden öğrenebilmekteyiz.


Artvin ve çevresi oldukça köklü ve zengin uygarlıkların yaşadığı bir bölgedir. Toprak yapısının elverişsiz olması ve bilim merkezlerinden uzaklığı nedeni ile planlı ve bilimsel tarzda arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır. Buna rağmen Prof Dr. İbrahim KÖKTEN�in Kars civarında ve Çıldır Gölünün karşısına yaptığı kazılarda dolmen ve menhir kalıntıları bulunmuştur. KÖKTEN 1965�te Kars�ın güneyinde ve Aras nehrinin kuzey kesimindeki Ala Dağın doğu eteğinde Camışlı Köyünün sınırındaki kayalıklarda geyik avcılığı ile ilgili duvar resimleri bulunmuştur.

1933 ve 1955 yıllarında Yusufeli ve Şavşat yörelerinde halkın bulduğu bakır baltaların MÖ 3000-4000 yıllarına ait olduğu sanılmaktadır.

Aynı yörede bulunan tunç baltaların 3000-2000 yıllarına ait oldukları bilinmektedir.

Artvin ve çevresi tarih öncesi devirleri cilalı taş devrinden başlayarak bakır-tunç demir devri olarak sırası ile yaşamıştır. MÖ 10 bin ile 8 bin yıllarından kalma cilalı taş çağına ait insan izleri Artvin�de de bu çağlarda insanların yaşamış olduğu izlenimini vermektedir. Bulunan madeni eşyalar ise tarih öncesi devirlerin sırası ile yaşandığını belgelemektedir.

Artvin�de İlk Devletler ve İstilalar

Artvin�e egemen ilk Kavim Türklerin ataları olarak kabul gören Hurrilerdir. MÖ 2000 tarihinden başlayarak Huriler Artvin ve çevresinde site devletleri kurmuşlardır. Hitit kralı II. Murşit MÖ 1360�ten itibaren 20 yıl sürdüğü seferler ile Artvin�i ele geçirmiştir.


Hurrilerin soyundan gelen Urartular, başkenti Van olan, geliri tarım-hayvancılık-ticarete dayalı doğru Anadolu merkezli bir devlet kurmuşlardır. Kuzey sınırlarını Artvin�e kadar genişlettiler. Ancak doğudan büyük göçlerle gelen İskitlerin baskısına dayanamadılar ve yıkıldılar. Artvin bu kez Kafkasya merkezli İskit devletinin batı sınırında yer aldı.

Eski Yunan tarihçisi Heredot�un İskit diye nitelendirdiği bu devlet çağının öncüsüydü. Tekerleği icat eden, atı evcilleştiren, tarihte ilk beyin ameliyatını gerçekleştiren İskitler, Artvin�i ele geçirerek bu alanı askeri üs olarak kullanmaya başlamışlardır.


İskitler sonrası Arsaklar adı verilen sülale Artvin�e egemen oldu. Şamanist dini öğretiye inanan bu sülale MS 350�li yıllarda Bizans etkisinde kalarak İsevi dini kabul ettiler. Daha sonra da Bizans�ın tahakkümü altına girdiler. 575 yılında İran Kralı I. Darivs Bizans�a saldırınca bundan istifade eden Hazar Türküleri (11) Çoruh boylarına egemen oldular.

Hz.Osman döneminde İslam orduları kumandana Mesleme Oğlu Habib Bizans�ı yenerek Şavşat-Ardanuç-Artvin�i ele geçirdi. Hazar denizine ilerlemek istese de Musevi yeti kabul eden Hazarlar tarafından durduruldular. Emeviler döneminde Hazarlar ile birleşen Artvin halkı İslam ordularına karşı direndi. 786�da Abbasi Halifesi Harun Reşit Çoruh bölgesini başkenti Bağdat�a bağladı.

853-1023 Artvin Bagratlar ve Sac adlı Abbasilere bağlı iki beylik kuruldu. Sac emirliği yıkılınca Artvin tekrar Bizans�ın eline geçti. Bu esnada İran Merkezli kurulan Selçuklu Devletinin reisi Tuğrul Bey Anadolu nun keşfi için 1018�de kardeşi Çağrı Bey�i batıya gönderdi. 1040 Dandanakan Savaşında Gaznelileri yenip devlet statüsüne çıkan Selçuklular 1048 Pasinler savaşı ile Artvin sınırına kadar geldiler.


Alparslan 1064�te Gürcistan seferine çıkarak Çoruh boylarını ele geçirir. Alparslan�ın ölümü üzerine Bizans�tan yardım alan Gürcü Kralı Gorgi Artvin�i tekrar ele geçirdi. Fakat 1081�de Melikşah�a yenilince Melikşah�ın desteği ile Çoruh�uda içine alan Erzurum-Bayburt �Kars merkezli Saltukoğlu beyliği kuruldu. Türk nüfusunun Artvin�e yayılması hızlandır.

Büyük Selçuklu Devletinin yıkılışı sonrası Artvin Azerbaycan merkezli İldeniz oğlu Atabeyliğine bağlandı. 1263�te Kubilay Artvin�i ele geçirerek bu yöreyi İlhanlı topraklarına kattı. 1265�te Kıpçak Türkü olan Sark is bu yörede Çıldır Atabeyliğini kurdu.

1458-1463-1466 yılları arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Çoruh boylarına üç sefer düzenlese de Osmanlı hükümdarı II. Mehmed�e Oltukbeli savaşında yenilince zayıflama süresince girerek Safevilerin 1502�de eline geçmiştir.

Osmanlı Serhat Şehri Artvin


Artvin İlinin Osmanlı yönetimine geçtiği evrelere ait belgeler yeterli değildir. Bununla beraber II. Mehmed�in Trabzon Rum Devletini yıkarak Karadeniz bölgesinin sahil kıyısını Artvin İlinin kıyı kesiminden itibaren ele geçirdiği bilinmektedir. Bu esnada Artvin-Yusufeli-Ardanuç-Borçka Çıldır Atabeyliğinin elinde bulunuyordu.

I. Selim Trabzon valisiyken Gürcistan�a yaptığı seferde Batum�un güneybatısında bulunan Güney Kalesini ele geçirmiştir. Bu kalenin adı ile sancak kuran I. Selim sancağa Borçka-Hopa ve Artvin�i bağlamıştır. Çaldıran seferinden 20 yıl sonra Erzurum Beylerbeyi Mehmed Han Yusufeli civarına akınlar yapmıştı. Ardanuç Atabeyi II. Keykavus ayaklanınca I. Selim�in oğlu padişah I.Süleyman ikinci veziri Kara Ahmet Paşayı isyanı bastırmakla görevlendirmiştir. Kara Ahmet Paşanın İkinci seferi ile Pert-Eğekte adlı ilk Livane Sancağı kuruldu. 1549-51 yılları arasında Şavşat-Yusufeli arasındaki Ardanuç bölgesi iki yıl kadar II. Keykavus�un elinde kaldı. 13 Haziran 1551 günü Ardanuç Kalesini de fetheden Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa bu bölgeyi de Osmanlı ülkesine kattı. II. Keykavus kaçarak İran�a sığındı.

1627�de Osmanlı topraklarına katılan Acaristan�ın önemli bir merkezi olan Batum şehri ise III. Ahmed dönemi vezirlerinden Hasan Paşa tarafından 1703�te kurulmuştur.

Artvin ve çevresi Çıldır eyaleti ile birlikte yaklaşık 250 yıl Osmanlı Devletinin egemenliğinde kalmıştır. 1828 Osmanlı Rus savaşı ve savaş sonucu imzalanan Edirne Anlaşması ile Ahıska Osmanlı elinden çıkınca Çıldır eyalet teşkilatı bozuldu. Anlaşma gereği Çıldır eyaletinin bir kısmını Osmanlı kaybetti. Buna karşılık Artvin-Borçka-Ardanuç-Şavşat-Yusufeli Osmanlı elinde kaldı.

1854-56 Kırım Savaşında Osmanlı Devleti İngiltere�den aldığı destek ile Batum yakınlarındaki Şevket-İl kalesine saldırdı. Savaş başlayınca 600 kadar Artvin�li gönüllü Kars savunmasında başarılı savaşlar verdiler.

Rusların güneye inme ve dünya imparatorluğu yaratma planı ile 1877-78 (93 Harbi) Osmanlı-Rus savaşı çıktı. Bu savaş Artvin yöresi halkına pahalıya mal oldu. 24 Nisan Rusya Kars-Ardahan-Batum�u işgal ettikten sonra Türk topraklarına doğru ilerlemeye başladı. 2 Mayıs 1877�de 800�den fazla askerimizi şehit ettiler. Ardahan dolayını ele geçiren Ruslara karşı Artvin halkı Ardanuç ve Şavşat�a doğu göç etmeye başladılar.

Şıpka geçidinde hatalı hatlar kuran Süleyman Paşa yüzünden Ruslar bu hatları delerek Doğu Anadolu içlerine kadar ilerlediler. Osmanlı barış teklifinde bulunmak zorunda kaldı.

3 Mart 1878�de Osmanlı ile Rusya arasında 29 maddeden oluşan Ayestefanos barışı imzalandı.19. maddesinde yer alan 245.207.301 altın tazminatını ödemeyen Osmanlı, Kars-Ardahan-Batum topraklarını Rusya�ya tazminat karşılığı vermek zorunda kalmıştır. Bu barış Avrupalı devletlerin çıkarına aykırı düşünce 23 Aralık 1978�de Berlin Barışı imzalandı. Bu barış ile Elvire-i Selase denen Kars-Ardahan-Batum Rusya eline geçti.

8 Şubat 1879�da Osmanlı ile Rusya arasında imzalanan büyük Muhaide anlaşması ile Kars-Ardahan-Batum�da yaşayan Türkler batıya doğru göç etmeye başlamışlardır. Gerçek Fransız Devriminin getirdiği ulusalcılık ilkesi gerekse de Rusların güneye inmek için uyguladığı, politikalar sonucu bir Türklerin yüzyıllar boyu beraber yaşadığı, sadık millet diye adlandırdığı Ermeniler I. Dünya savaşına kadar en kanlı savaşları yaptığımız milletlerden bir olmuştur.

Milli Mücadele Döneminde Artvin

1917 Ekiminde Bolşevikler Rusya�da yönetimini ele geçirerek Ramonov hanedanlığını devirince yeni kurulan Sovyet Rusya I. Dünya savaşından çekilerek 18 Aralık 1917�de Artvin ve Şavşat�tan çekildi. Sovyet Rusya 3 Mart1918�de I. Dünya savaşına katılan devletlerle imzalandığı Bresk-Litovsk Anlaşması hükmünce Kars-Ardahan-Batum�u Osmanlıya bıraktı. 15 Kolordunun başında bulun Kazım Karabekir Erzurum-Erzincan-Erivan bölgesine girdi. 18 Haziran 1918�de Osmanlı Hükümeti Gürcistan Milli hükümeti ile anlaşarak Kars-Ardahan-Batum illerinde hak iddia etmelerini engelledi.

I. Dünya savaşından yenik ayrılan Osmanlı Devleti adına 30 Ekim 1918�de Bahriye Nazırı Rauf ORBAY Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzaladı. Bu ateşkesten 1 ay sonra 17 Aralık 1918�de İngiltere Batum�u işgal etti. 1878-1918 arası 40 yıl süren Rus işgali sonrası İngiliz işgali başlıyordu. Mondros�un 5.Maddesi gereği işgale karşı direnen Milislerin elinden silahları alındı. İngiliz generali Ravtenson Kazım Karabekir�e çektiği telgraf ile ordusunu terhis etmesini istese de Karabekir bunu kabul etmedi. 19 Mayıs 1919�da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Türk yurdunun düşman işgalinin kurtuluşu için Samsun�da ele aldığı meseleyi Havza ve Amasya Genelgeleri ile tutuşturdu. Doğu Anadolu�da 23 Temmuz�da topladığı Erzurum Kongresi ile yöre halkını emperyalist İngilizler ve piyonu Ermenilerin niyetlerine karşı birleştirdi.

1920 başında Gürcistan�da bulunan Gürcü İslamaiyesi adlı cemiyet Batum ve Artvinli Gürcistan�a katarak istiyordu. Bu olayı haber alan Kazım Karabekir olayı önledi. 28 Ocak 1920�de son Osmanlı Mebuslar Meclisinde alınan Misak-ı Milli kararları ile Kars-Ardahan-Batum�da halkoylamasına gidileceği kararı alındı. Bu kararın alınmasının temel nedeni bu topraklarda Türk nüfusunun fazla olmasından kaynaklanıyordu. İngiliz işgal kuvvetlerinin Batum�dan çekilmesi üzerine Gürcistan hükümeti 1 Temmuz 1920�da Batum�u işgal etti. Bu işgal sırasında TBMM�nin Batum Milletvekillerinden M.Edip DİNÇ ve Ahmet Akit Beyler 1129 kişilik Milli olayları ile işgale karşı üstün gayretler sergilemişlerdir. TBMM�nin Eylül-Aralık 1920�de üç ay süren Ermeni savaşında başarılı olması sonrası M.Kemal Gürcü hükümeti ile temaslara başlamıştır.

Artvin�in Kurtuluşu

Gürcistan sefiri Siman MİDİVANI 17 Ocak 1921�de Ankara�ya gelerek itimatnamesini M. Kemal�e iletir. M. Kemal Gürcü sefaretinden derhal işgal ettikleri toprakları boşaltmalarını ister. Sefir geçen günler boyunca TBBM Hükümetini oyalamayı sürdürünce Hariciye Nazırı Bekir Sami Bey Gürcistan�a sert bir nota verdi. 23 Şubat 1921�de TBMM ve Gürcü hükümetleri arasında Batum anlaşması imzalandı.

Bu tarihten itibaren Artvin-Ardanuç-Borçka ve Şavşat�tan Gürcü kuvvetleri çekildi. 45 yıllık esaret sona erdi. Diğer yandan Trabzon�dan Artvin�e kuvvetleri ile hareket eden Miralay Şükrü Bey Oruçlu köyünden Kamil Beyi Kaymakam vekili tayin ederek kendisi Batum�a geçti. 7 Mart 1921�den itibaren Artvin�de Türk bayrağı dalgalanmaya başladı.

Cumhuriyet Döneminde Artvin

İsmet İnönü'nün Artvin'i Ziyaretleri1878-1918 ve 1918-1921 arası Rusya-Ermeni-İngiliz-Gürcü idaresinde kalan Artvin-Borçka Şavşat kazaları 7 Mart 1921�den itibaren 4 ay kadar Ardahan kazasına bağlanmıştır. Yeni Türk devletinin ilk Anayasası olan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye�de 24 Nisan 1924�te yapılan değişikler ile Liva-Sancak teşkilatı kaldırılınca Artvin vilayet haline geldi. 1926 Haziranında 877 sayılı kanunla Yusufeli kazası Erzurum vilayetinden alınarak Artvin�e bağlandı. 1928�de 1282 sayılı kanunla Borçka kazası nahiye haline getirilerek Artvin�e bağlandı. Artvin'in İlk Valisi Mesut Bey Dokuz yıl Artvin vilayeti teşkilatı ile yönetilen bu yerler 1 Haziran 1933�te 2197 sayılı kanunun ikinci maddesine göre merkezi Rize olmak üzere Artvin ve Rize birleştirilerek Çoruh vilayeti teşkil edilmiştir. Arazi şartlarının zorluğu, Artvin ve çevresinin vilayet merkezine olan uzaklığı birtakım sorunlara yol açmıştır. Dönemin Başbakanı İsmet İNÖNÜ�nün 25 Temmuz 1935 tarihindeki Artvin�i ziyaretinde durum kendisine iletilmiştir. Bunun üzerine hükümet 4 Kasım 1936�da kabul edilen 2885 sayılı kanun ile merkezi Rize olan Çoruh vilayeti kaldırıldı. Artvin Merkez, Hopa,Borçka, Şavşat kazaları ile evvelce Erzurum�a verilmiş Yusufeli Kazasını da alarak Artvin olan Çoruh İli teşkilatı kabul edildi.
 
Bayburt İli İlçeleri

Aydıntepe, Bayburt


Aydıntepe, Bayburt ilinin bir ilçesidir.

Nüfus

İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 12614'dir. Bunun 7010'si ilçe merkezinde, 5604'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 24 köy ve 4 mahalleden



Aydıntepe belde ve köyleri İl: Bayburt ● İlçe Merkezi: Aydıntepe
Beldeler: YOK
Köyler:
| Akbulut | Alaca | Aşağıkırzı | Başpınar | Çatıksu | Çayırköprü | Çiğdemlik | Dumlu | Erikdibi | Gümüşdamla | Günbuldu | İncili | Kavlatan | Kılıçkaya | Pınargözü | SırataşlarSorkunlu | Suludere | Şalcılar | Yanoba | Yapracık | Yazlık | Yukarıkırzı
oluşmaktadır.





Demirözü, Bayburt

Demirözü, Bayburt ilinin bir ilçesidir.
Demirözü ilçesi nüfus olarak 2000 den aşağı olmasına rağmen Bayburta ilçe olarak kazandırılmıştır. İlçenin geçimi tarım ve hayvancılığa bağlıdır. Halen büyükşehirlere göç vermektedir. İlçede sanayiye yönelik değirmen ve birkaç küçük atölyeden başka bir şey yoktur. Maalesef halen bildiğim kadarı ile bir oteli dahi bulunmamaktadır. Demirözü ilçesinden çıkmış büyükşehirlerde yaşayan birçok zengin iş adamı bulunmaktadır umudumuz bu işadamlarının doğdukları ilçeyi hatırlayıp buraya yatırım yapmalarıdır.

Nüfus

İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 13477'dir. Bunun 2061'si ilçe merkezinde, 11416'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; ? belde, ? köy ve ? mahalleden oluşmaktadır.




Demirözü belde ve köyleri
İl: Bayburt ● İlçe Merkezi: Demirözü
Beldeler: Beşpınar | Gökçedere
Köyler:
| | Akyaka | Bayrampaşa | Çağıllı | Çakıröz | Çatalçeşme | Çiftetaş | Çimentepe | DamlıcaDevetaşı | Elmalı | Eymür | Güçlü | Güneşli | Güvercindere | Işıkova | Kalecik | Karayaşmak | Kavaklı | Otlukbeli | Petekli | Pınarcık | Serenli | Y.Dikmetaş | YakupabdalYazıbaşı | Yelpınar | Yukarıpınarlı
 
Geri
Üst