Bekarlar Odası

Cevap: Bekarlar Odası

canım duan için ağzına sağlık herkese iyi yerler nasip olsun inşallah....
 
Cevap: Bekarlar Odası

Türkiye'de olduğu gibi tüm dünyada boşanma davalarının artaması üzerine, uzmanlar evlenecek çiftleri nikah defterini imzalamadan önce dikkat etmeleri gereken hususlar konusunda uyardı...Uzmanların, nikah masasında 'evet' demeden önce çiftlere tavsiyeleri şöyle:"- 30 yaşından önce evlenmeyin: İstatistikler 30 yaşından sonra evlenen çiftlerin evliliklerinin daha uzun sürdüğünü gösteriyor. - Evlenmeden önce birkaç tecrübe yaşayın: Bu tecrübeler, size karşı cinste neye önem verdiğinizi öğretecektir. - Umutsuz evlilikler yapmayın: Korku, güven duymak ya da evden uzaklaşmak için yapılan evlilikler uzun ömürlü olmuyor. - Evleneceğiniz kişiyi tanıyın: Onun kim olduğunu gerçekçi şekilde saptayın ve sadece sizin istediğiniz kişi olması için çaba harcamayın. - Denginizle evlenin: Karı-kocadan birinin diğeri üzerinde hakimiyet kurduğu evliliklerden hayır gelmiyor. - En az bir yıl bekleyin: İstatistikler, acele evlenen kişilerin aynı hızla boşandıklarını ortaya koyuyor. - Bağımlılığı olan kişilere dikkat: Sigara alışkanlığı gibi basit bağımlılıklar bile, bir evliliği yıkmaya yeterli olabiliyor. - Sizinle benzer amaçları olan biriyle evlenin ve eşinizle çocuk yapıp yapmama konusunu konuşmak için zifaf gecesini beklemeyin. - Diyalog kurabileceğiniz biriyle evlenin: Evlenmeden önce müstakbel eşinizle diyalog kuramıyorsanız, nikahtaki keramet pek bir işe yaramayacaktır. - Heyecanı göz ardı etmeyin: Evlilik ateşinin yıllarca yanabilmesi için heyecan ve ihtirasın gerekli olduğunu aklınızdan çıkarmayın".
 
Cevap: Bekarlar Odası

Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu,saçları taralı,dişleri fırçalanmış adamı / kadını sevmek kolaydır....Aslında ask, ayni insani, sabahın körü uykudan uyandırdığındaki en sinirli hali ile de kabul edebilmek, ayni tuvaleti bir dakika arayla kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanepede yastıklara sarılıp sızmışken bile şevkatle okşayabilmektir.....Buna katlanamayanlar zaten aşık değillerdir....Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan duygularını öldürüyor diyebiliriz....Zira aşıksan, ayni havayı solumak bile zevk verir. hep beraber olmak istersin. banyodan gelen su sesi bile onun evde olduğunun işaretidir ve huzur verir....Ütülediğin gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını düşünürsün. Pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini hayal edersin....Bin tane ayakkabısı varken bin birinciye sahip olmaktan mutlu olacak diye, istediğin gömleği satın almaktan vazgeçersin....Zamanla almaktan çok, bir şeyler vermekten mutluluk duyduğunu keşfedersin.....Eğer kadın evlilikte ikinize yemek pişirecek, dolabı düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olacak görülüyorsa, o kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik değil, bir amerikan filmini yaşamaktır.....Bu hayallerle yola çıkıldığında, damat ilk gece gelinin saçlarından on bin firkete sökmeye çalıştığında, gelin ise damat firketeleri çıkaramayıp kuaföre küfür ettiğinde zaten evlilik sandıkları şey çatırdamaya başlayacaktır.....Evlilik; sadece ask değildir.....Evlilik; EV ARKADAŞLIGI, KANKALIK , SIRDAŞLIK, ORTAK HESABA SAHİP MUDİLİK, AYRI KÖKENLERİN BİRLEŞMESİ, BAŞI HATIRLANMAYAN BİR AKRABALIK İLİŞKİSİDİR. Ask bu ilişkide tutkuyu sağlar ama zaten tek başına ayakta tutamaz. Aşıksanız ateşli sevişmeler yaşarsınız ama kış aksamları evde konyak içip geyik yapamayabilirsiniz....Hala caniniz sıkıldığında onu değil de annenizi arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik. Ask evlilikte gider gelir. halıya kola döktüğünde ask biter, ama o, halıyı temizleyebilirse gene aşık olunur.....O aradaki sinir evresini asabilenler ellinci yıla kadeh kaldıranlardır...Tahammül edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artik evliliğin yalan olduğuna inanacaklardır....Zafer, direnenlerin olur…....
 
Cevap: Bekarlar Odası

BEKÂRLAR DERS ALIN..... Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş.....Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evlili ğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan geçiyor.... Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu dayatmalar?....Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi......Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'hot' dediğinde oturmalı kadın... Yâda yumuşatıyorlar;....-Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı......Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı..... EŞİM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne 'hot' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü... ...Yıllar içinde ben yaş landıkça o gençleşti,...-'Ooo Can bey kapmışınız çıtı rı' esprilerine muhatap dahi oldum.... EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bi taneyi 9 senede bitirdim.....Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran......Bunu unutmadık biz....Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sen e. ...O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklisin bitanem...' dedik,..Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedik fikrimizi savunurken...Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç içi n savaşan neferlerdik bu hayatta... ..Asla bilmedik ne k adar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık....Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama.....Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima...Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede.....Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık... ..Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında... ..Gece yarısı kapı aç ıldı esim;...-'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... 'k ay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi... ..Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek.....Ve bence doğrusu da bu.....Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç... Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize......Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift ol acaktık o listede.....Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu oynanan... ..Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence.....Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle......Sadece gönlünüzden geçtiğince... ..Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun....;'...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:...Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insan a... ....
 
Cevap: Bekarlar Odası

veeeeeeeeeee elmalı kurabiyesiz bekarlık sultanlık odası olmaz diye düşündüm ve size elmelı kurabiyelerrr getirdim yin gariiiiii :puhas:


elmalfk2.jpg






elmal%C4%B1+kurabiye.jpg
 
Geri
Üst