EcE'nin Renkli Mekanı

kenzobyfloweranunciospooy8.jpg

Melekler Mekanı - ρσѕтα кσ∂υ αşк...


bir gelincik tarlasına benzeyen gülüşü gizem
bırak da öpeyim yalnızlığını

Sen hiç gelincik gördün mü? Bir kere yapraklarına tutayım dedim, eriyip kaldı ellerimde. O zaman ağlamadığıma ağlarım simdi.

Saklandığım türkülere söylediğim şiirler vardı. Alıp götürsünler diye sesimi sana verdim. Tutanağa geçen sözlerimin sebepsiz bekleyişleri de çâre olmadı yeni türkülerime. Bunun içindir ki güvercin bakışlı olmak heyecan veriyor bana. Bunu biliyor ve ağlamıyorum. Ağlasam ne değişecek? Bunu da bir zarfın üstüne yazarak postalıyorum aşka. Cevabı ilginç olduğu kadar yakıyor yüreğimi: “Bul ve tanış kendinle, hayat sende anlam kazanmadıkça sana verebileceğim bir şey yok.”

Neden kendime yabancı kalmışım diye eğilip topluyorum çiçeklerini hüznün.
Unuttuğum bir şey vardı: akşam olduğunda saatlerce dönüp duran bulutları görünce rüzgâra bırakılmak ve çıkıp gitmek hayalden öte sandığım isimler zincirine. Biliyorum bir gün gelecek ve defterinin arasına bıraktığım her şeyi saksıdaki çiçeğin köklerine bırakacak duasında kendini unutan adam. Çiçek filiz verecek ve aldığı soluğun anlamına varacak. Sen hangi dalında açacaksın çiçeğin?

Dostluğun yarım açılan kapılarından geçip merdivenlerden hızla tırmanan bir postacının elindeki zarfa tutuşan bir kelebek olmayı ne çok istedim. Sitem ve hüzünlerin orta yerinde oturup gözyaşlarını sayan bir çocuk olmak içimi kemiriyor. Kapıyı açtığımda bir tebessüm vermiyor bana eski dostlar. Ben hangi yüzümle tırmanayım mutluluk merdivenine? Bıraktılar âh yazık, çekemediler tesbih tanelerini. Postacımız nergisin bile tahammülü sınanıyor bak!

Ağlayışlarına anlam katamadılar eski sevinçlerimin. Lirik bir şiir diye kalbime kazındı adın. Sana bir ömür gülümseme borcum var diye mahkûmun oldum.

Yazdıklarımın anlamlı olmasını ve tüm yazdıklarımda beni bulmayı istiyorsan bütün yazdıklarımı birbiri ardına okuman yeterlidir demiştim. Hiç kimse doğru dürüst okumadı. Kapının altından bıraktığım dipnotlar benim en büyük itiraflarım oldu. Fakat hiçbir zaman bir şiirle anlatmadım kendimi. Saklandığım şeylerdi mısralarım.

Mektuplarım ve şiirlerim hüznümün paylaşılmaz yalnızlığını vururken kıyıya, akşamları beni düşlerinde bulacak bir kalbim olsun istemiştim. Sebepsiz bir acımaya dönünce satırlar ve bakışlar, söz vaktinde bana susmak düştü hep.
Yüreğinize su serpen bir soluk dahi olsa, her kelime içine bir ateş gibi düştükçe, insanın tutunası gelmiyor hayatın gözbebeğine. Âh... Uzak bir ihtimal değil sokaklarda bir gülün yaprağını yere düşürmek ya da kendi gölgesinden kaçarken yakalanmak kör bir dilencinin donuk bakışlarına. Beni kimler anlayacak diye kaygısının olmaması ne güzel yüreğimin. Yaşayıp gidiyorduk, sanki kalbimi boydan boya çizdirecek ne vardı?

Artık / rüyasına da yenik düşüyor insan. Sabahları kapımda ağlayanın, minareden sarkan serçe kuşunun bir kanadı olsaydım. Âh bir olsaydım! Gideceğim sadece bir pervaz vardı. Hüzünler bir yangını söndürmüyormuş demek. Gittikçe çoğaltıyormuş gökyüzü güllerimde alevlerini.

Ne yazacağını bilmeyen adam, alıp çıktı güneşin saçlarını gizlediği memlekete doğru aşkını. Vuslat vuslat olalı böyle ayrılık görmedi. Yolu ezber bilinen aşklar yürüsün, biz kalkmayalım zamanın durduğu bu masadan.

Ey ülkesi dua kokan günlerin melikesi, sana anlatmak istediğim çâresizliğimin bin dildeki ifadesidir bu. Dua diye ellerimi kaldırsam unutur dilim heybemde fakirliğimi. Îcâza yeltenen sözlerin bilmediği bir akışla akıyorum sana. Bu yüzden dağılıyor duyuşun ritmine mest olan niyaz.

Kendimin tanığıysam dalgınlığımın şevkine zindedir her dem yüreğim. Hüküm sevmekse, ben aşk mahkûmluğu için giydiğim elbiseyi çıkarmam. Bütün sıfatlardan arınarak karşında olmayı da bir erdem sayıyorum. Aşk yarasına kan bedeli istemem. Yeter ki sükûna ermesin hiç fer/yâdımız.

Bitmesin hücremizde vuslat huzuru.

Galebe çalıyor ruhuma zulmet. Dua ışığına kavuşmak için sevginin gayesine sımsıkı tutunuyorum. Sabah olmadan yine akşama çıkıyorum. Ya Hayy. Bu nasıl cefadır senden gelip sana ulaşamayan. İçimde kızgın bir çöl gibi kanAdıkça susayan…

Göğsüm, arı peteği; ateşe su vuruyor göz göz. Bu hazin ruhumun yok mudur saltanatı. Açık bıraksam uçar gönül kuşu eşiğimizden. Ağrıyan yalvarışta önemi var mıdır seslerimizin? Diz çökmeye gelseydim tülden bir duvara nakışladığım söz, sıcak bir sızıyla dolanırdı ömrüne anlam katan şefkati.

Kendimden geçtim diye kaybettim kimliğimi. Yandım ki ten çölümün her zerresi aşk bulutundan merhamet dileniyor. Vecde gelmez mi zaman?

Kavlimi dara çeken bir sükût bırakmışsın. Ve ben nasıl oluyor da yağmurunu bekliyorum göklerin; kendimi arıyorum senin içinde.




*
önce kendimi yazıyorum

sonra katlıyor ve zarflıyorum
bekle!
Pullanıp sana geliyorum..

*
 
senisevmek1tr1.png

Melekler Mekanı - нιç вαкıρ кαувσℓαмα∂ığıм gözℓєяιη

Gözlerinden bir yudum nefes alıp alıp sana yazıyorum yine. Yürek mürekkebiyle yazılmış onca karalamaya inat seni yaşıyorum satırlarımda. Sen ve ben. İki ayrı kentin sabahında aynı güneşle uyanan iki sevdalı. İmkansızlığın içinde, yokluğun acı nefesinde " aşkı " soluyan iki yürek.Suyla ateşin, geceyle güneşin birbirlerini sevmesi gibi imkansız olsa da aldırma. Yağmuru dilenen kuru toprak gibi her sabah nefesini soluyorum ben. Güneşi bekleyen kuru yaprak gibi akşam kızıllıgında seni bekliyorum. Biliyorum hicbir zaman kapımı çalmayacak ellerin, hiçbir zaman ellerini tuttugumda avuç içlerin terlemeyecek. Bırak bu dünya bize hasret borcu olsun. Hasretlikler hep demir parmaklıkların ardında kalsın. Kavuşmasın sırtlarımız birbirlerine. Değmesin dudaklarımız dudaklarımıza. Sevgi bu değil mi ? Yokluğunda bile sevmeyi bilmek. Aşkı yücelten bu değil midir ki ?. Bak şehrime yağmur yüklü bulutlar konuk olduğunda ben seni ararım her damlasında. Saçlarımı ıslatan bir yağmur damlası kadar berraktır sevgin.. Musluğu açıp avuç içlerime akan suyu delice içmek. Çünkü içtiğim sendin. Kana kana yüreginin deryalarındaki nefesi içtim her defasında...
Gözlerim bağlı halde karanlıkta merdiven inerken hep senin sevdana yürür gibi emindim adımlarımdan. Başımı kaldırdığımda bulutlar kanat açıp gözlerinin içinde sıcak iklimleri gördüm. Dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını aradım durdum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki !.. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu sevdim. İnan gözlerini hiç yakından görmedim ama hep seni yaşadım. Rüzgarın hep senin saçlarına ılık meltem gibi dokunduğunu bildim. Görmeden sevmeyi, dokunmadan hissetmeyi öğrendim...
Sen gülümsediğinde gecekondu pencerelerinde cicekler açar. Her nefes alışında gökyüzüne nice yıldızlar kanatlanır. Yağan yağmur kadar bereketlidir gözlerin. Engin denizlerin içinde sakladığı berraklık kadar yalındır bakışların. Ve saçların, rüzgar bile kıyamaz beyaza çalmış saç tellerini savrulmaya. Biliyorum bu hasret mapuslugunda günleri saysam da, bu özlem her gün acılarımı kanatsa da ben seni sevdim. Yüreğinin içinde büyüyen bir cocuk gibi gözlerinde gülümsüyorum hayata. Ben seni gözlerimde biriktirdiğin düşlerle sevdim...
Seni sevmek böyle duru böyle yalın bir aşk.. Seninle her gece yıldızların sağnağında sana düşlerimi sundum. Bir an hayat yokusunda yorulsam, kenar köşelerde değil ben senin yüreğinde " nefesini " soludum. Reyhan kokulu gecelere inat ben senin kokunla yetindim. Rüzgarın keman çaldığı ve yıldızların nağmelerle bestelere gebe oldugu vakitlerde hep seni düşledim. Sevgini soframdaki ekmek gibi bereket bildim. Ben senin gülen yüzünü sürdüm arsız yaralarıma. Uykusuz yüreğime ayazlar çivileri reva görseler ben senin saclarınla daldım rüyalara..Seni düşündüm zamanın ötesinde. İmkansızlıgı sevdim.Dualarıma kattım seni Elif miktarı tarzında..Hiç doyasıya bakamadığım Gözlerindeki saflığını,duruluğunu ve iki dudağın arasında hayata hediye ettiğin nefesini sevdim...
Ve herşeyden ötede;
Seni Sevmek / Hiç Bakıp Kaybolamadığım Gözlerinin İçinde, ''Seni Yaşamak Demek''ti...
işte seni böylesine ırak aşklarda sevdim...
 



KızLar Matematik Gibidir Her Zaman ProbLem ÇıkartırLar.. xD







Kopya aLın Verin Eğitime Can Verin.. xP











En GüzeL Ders Boş Ders, En SeviLen Hoca Nasrettin Hoca DiyenLer..zaaaa xD









En GüzeL Derss Sınıfa 20 dakika Geç GeLen,Sınıftan 20 dk erken Çıkan Öğretmenin Dersi... xD

 
Son düzenleme:
0aa64bae640c64a6d789e1ehy8.jpg


Madem gitmek istiyorsun.
İşte kapı...!

Bütün yaşanmışlığı bırakabilirsin bana... Yalanlarını al yalnızca!
Ve bir de yüreğimde yaktığın ateşe bir bardak su lütfen...


Kapıyı giderken hızlı çarp, sessiz olmasın gidişin... Dönmeyeceğini bileyim.
Suratıma çarpar gibi...
Küfreder gibi...
Hiç sevmemiş gibi..!


Şimdi sana beslediğim tek duygu : Nefret!

Ağlamak istemiyorum. Hadi! Acele et.
Gözlerine bakarsam, git diyemem.
Yalanımı anlarsın, nefret edemem.


Hoşça kal deme sakın!
Görüşürüz diye umutlanırım, " Elveda! " de.
" Gidişim şimdi, dönüşüm yok. " de.
Her şeyin hazır güle güle.

Gitme(sen) ?
Yitme(sen) ?
Kal desem ?


Yine de gidiyorsun.

Bu da vicdanıma kapak olsun...!
 
Geri
Üst