ölümsüz aşıklar....

Neden aşkın simgesi kalptir? Neden beyin aşkla ilişkilendirilmez? Mantık dediğimizde aklımıza sadece aklın gelmesi, yüreğin bu olaya dahil edilmemesi nedendir?


Akıl ile kalp arasında mantık oturur. O yüzden aşk kalbimizle ilgilidir. İçine mantık girmez. Deli divane aşık olmak, kara sevdaya düşmek, akıllı insan işi değildir. Leyla, düşünme ve yargılama sistemini devreye soksaydı, Mecnun’un yolunu mu gözlerdi? Mecnun kalbinin sesini dinlemeseydi, çöllerde mi yürürdü?
Artık devran döndü, bu gözü kara aşklar yok. Değiştik, evrim geçirdik, dönüştük. Ne kadar çok sevdiğimizi düşünsek de, artık hiçbirimiz dağları delmiyoruz. Aşk için verilen mücadelenin kavuşana kadar sürdüğünü düşünmeye başladım.
Bireysellik! Özgüven! Ego! Kendini sevmek! Yaşamın içinde en az hasarla ilerleyebilmek ve günümüz şartlarında ayakta durabilmek için daha pek çok özelliğe sahip olmamız gerekiyor. Peki, aşka ne oldu? Akıl kalbi yendi!
Tüm dünya düzeninin değişmesi, teknoloji, uzay çağı, milenyum, değişmeyen ne kaldı ki? Komşuluk ilişkileri? Eskiden insanlar evlerinin kapılarını kilitlemeden yaşarlardı. Şimdi mümkün mü? Aynı apartmanda oturan ve hiç tanımadığınız komşularınız yok mu?
Çocuk yetiştirmek dayak ve ceza üzerine kuruluydu. Şimdi psikologlarımız, okulda rehberlik servisimiz, çocuğa nasıl davranılması gerektiğini anlatıyorlar. Tüm ailenin düzeni çocuğa göre ayarlanıyor, eskiden çocuk, dünyaya geldiği evin düzenine uyum sağlardı.
Bunlar gibi daha nice örnekler verilebilir. Değişimin önünde duramayız. Bilim, tıp ilerliyor. Her gün daha iyi ve doğruya yürüyoruz. Elbette dönüşmek zorundayız. Yediğimiz yemekler, kıyafetlerimiz, dinlediğimiz müzikler, her şey farklılaşıyor. Ayak uyduracağız, mecburuz.
Genetiğimiz bile dönüşüme uyum sağlıyor. Fiziksel özelliklerimiz farklılaşıyor. Peki, bu değişime aşkın katılmamış olması mümkün mü? Elbette değil!
Aşk ve dostluk gibi insanı insan yapan pek çok etken, ne kadar dirense de, değişime karşı gelememiştir. Özellikle bu iki kavram, tek bir temelin üzerine kuruluyordu. Kendinden fazla sevme! Dost için, aşık olduğunuz kişi için, neler feda edilmezdi ki? Şimdi böyle bir lüksümüz yok! Kimseyi kendimizden fazla sevemeyiz. Cebimizde iki liramız varsa, bir lirasını paylaşabiliriz. Eğer paranız zaten bir liraysa, onu da kendimize saklamak zorunda kalırız. Yaşam bir savaşa dönüştü. Ya öldür, ya öl! Hayatta kalmak istiyorsak, önce ben demek zorundayız. Aşk, bu sistemin içinde eski haliyle yaşayamazdı. O da değişti! Artık birini seviyorsak, içine mantık koyuyoruz. Ancak bu da değişecek. Akıl şimdi kalbi yendi ama bir gün gelecek, aklı da başkası yenecek!
 
evet çok güzel bir yazı olmuş. değişmelerin başında zaman var, ki bu zaman zaten kontrolümüzde değildi ama biraz kendimize ayırabiliyorduk. şimdi zamanımızın ortakları çoğaldı. patron ortak oldu, çalışma arkadaşları ortak oldu, sosyal arkadaşlarımızn zamanımıza ortak oldu kendimize ayırcabileceğimiz zaman kalmadı aşka nasıl zaman ayırlım.
 
url
 
Geri
Üst