Elbette yine sessiz ve karanlık bir ortamda bulunmanız, konsantrasyonu sağlamanız bakımından önemli. Üzerinizde sizi sıkan, bir kıyafet ve metal takı bulunmamalı. Oturarak da yapabilirsiniz ama benim favorim sırt üstü yatma pozisyonu olduğu için size de bunu tavsiye ediyorum. Çünkü yatarken beden en rahat halindedir.
Gözlerimizi kapatıyoruz ve nefes egzersizimizle başlıyoruz. Burnumuzdan derin nefes alıp bir kaç saniye tutup ağzımızdan bırakıyoruz kendimizi zorlamadan... Gevşediğimizi hissettiğimizde yeşil bir çayıra indiğimizi hayal ediyoruz. Yeşil çimenlerin üzerinde yalınayak yürüyoruz. Ağaç ve çiçek kokularını içimize çekiyoruz ve yanımızda akan derenin şırıltılarını dinleyerek yürümeye devam ediyoruz. Derenin kenarına gelip eğiliyoruz ve bu pırıl pırıl tertemiz soğuk sudan bir kaç avuç alıp içiyoruz ve yüzümüzü yıkıyoruz. İsterseniz abdest de alabilirsiniz... Abdest arınmaktır...
Derenin yanından ayrılıp yürümeye devam ediyoruz. Kuş cıvıltıları, su şırıltısı ruhumuzu dinlendiriyor. Şehrin yorucu, gürültülü, dumanlı ve kalabalık hayatından uzaklaştınız. Biraz ileride bulunan kütüğün üzerine oturuyoruz...
Bu sırada karşımızdan bize doğru gelen bir parıltı olduğunu farkediyoruz. Yıldız gibi ışıldayarak yanımıza geliyor. Yavaş yavaş silüeti beliriyor ve onun çok sevdiğimiz biri olduğunu görüyoruz. ( Annemiz, babamız, kardeşimiz, sevgilimiz, eşimiz, ya da hayranı olduğumuz bir insan... Terapiyi yaptıran kişi, burada peygamber hayal edilebileceğini söylemişti ama ben bunu pek uygun görmedim.) Sevdiğimiz kişi gülümseyerek yanımıza kadar geliyor ve yanımıza oturuyor...