Anonim ortaklikta azligin haklari

CaRiZmA

Vip Melek
Üye
Anonim ortaklikta azligin haklari
Anonim ortaklıkta çoğunluğun baskısına engel olmak amacı ile esas sermayesinin onda birini temsil eden pay sahiplerine tanınan haklardır. Ana sözleşmeyle bu oranın azaltılması ve örneğin sermayesinin yirmide birine sahip bulunanların da sözü edilen haklardan yararlanacağının öngörülmesi mümkün, buna karşılık anılan oranın yükseltilmesi geçerli değildir. Ticaret Kanunu’nda genellikle çoğul ibareler kullanılmasına karşılık, esas sermayesinin onda birinden fazlasını tek başına elinde bulunduran bir ortak dar azınlık oluşturabilir.

Azınlık hakları öğretide olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrılır.

Olumlu azınlık hakları: Azınlığın, yasa tarafından tanınan bir konuda, istemde bulunmasına olanak veren olumlu hakları şunlardır.

a) Yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler aleyhine sorumluluk davası açılmasını istemek hakkı (TK m.341/1): Genel kurul, yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verebilir. Genel kurulun bu konudaki bir öneriyi reddetmesine rağmen esas sermayenin onda birini temsil eden ortakların dava açılmasını istemeleri halinde, şirket istem tarihinden itibaren bir ay içinde davayı açmaya zorunludur.

Kural olarak ortaklık adına dava açmak denetçilerin görevidir; fakat azınlığın dava açılmasını istemesi durumunda denetçiler dışında bir vekil atanması da mümkündür.

Azınlık, sorumluluk davasında esasa girişilmeden önce, paylarını ortaklığın muhtemel bir zararına karşılık muteber bir bankaya teminat olarak yatırmak zorunluluğundadır. Bu paylar dava sonuna kadar bankada kalır. Davanın reddedilmesi halinde azınlık sadece ortaklığa karşı tazminat ile yükümlüdür. (TK m. 341/3) b)

Özel denetçi atanması istemi: Azınlığın bu istemde bulunabilmesi için esas sermayenin en az onda birine eşit değerde paylara, genel kurulun toplantı tarihinden geriye doğru altı aydan beri sahip olması gerekir. Özel denetçi gerek genel kurulca gerekse - bunun reddi halinde mahkeme tarafından seçilebilir. Bunun için azınlığın son iki yıl içinde ortaklığın kuruluşuna ya da yönetim işlerine ilişkin bir suistimalin gerçekleştiğini ya da yasa veya ana sözleşme hükümlerine aykırı davranıldığını, bilançonun gerçeği yansıtmadığını ileri sürmesi gerekir.

Tartışmalı olmakla beraber, azınlığın -gündemde yer almasa bile- genel kuruldan özel denetçi olmasa bile seçilmesini isteyebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Yasa, isterse yüzde 90 oranındaki çoğunluk tarafından reddedilsin, azınlığın olumsuz genel kurul kararı üzerine iki aşamada da mahkemeye başvurabilmesini kabul etmiştir. Bunun için de azınlığın gerekli masrafları peşin ödemesi ve paylarını dava sonuna kadar güvence olarak kalmak üzere bir bankaya yatırması zorunludur. (TK m.348/2)

Azınlığın isteminin mahkemece kabul edilebilmesi için, ileri sürülen hususlar hakkında yeterli kanıt ve belirtiler gösterilmelidir. (TK m. 348/3) İstem mahkemece reddedilir ya da yerinde görülmesine rağmen özel denetçi raporunda iddiaları kabul etmezse, azınlığın, kötü niyetle davrandığı kanıtlamak koşuluyla ortaklığın uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlüdür. (TK m. 348/4) Genel Kurul’un özel denetçi atanması istemini reddeden kararından sonra, azınlığın yukarıda açıklanan yoldan başka, aynı zamanda karar aleyhine TK’nın 381. maddesi uyarınca iptal davası açabilip açamayacağı hukukumuzda tartışmalıdır.

c) Denetçilere şikayet hakkı (TK md. 356,1, 2, 3): Azınlık, ortaklığın yönetim kurulu üyeleriyle müdürleri aleyhine denetçilere başvurabilir. Denetçiler, bu başvuru hakkındaki görüşlerini raporlarında bildirmek ve gerek duyuyorlarsa genel kurulu derhal olağanüstü toplantıya çağırmakla yükümlüdürler. (TK m. 356/4) Kanun, azınlığın sözü edilen şikayet hakkını kullanabilmesini, payların ilk genel kurul toplantısına kadar teminat olarak kalmak üzere muteber bir bankaya yatırılması koşuluna bağlamıştır.

d) Genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırma ya da gündeme madde eklettirme hakkı (TK m. 366 ve 367): Esas sermayenin onda birini elinde bulunduran azınlık, gerektirici nedenlerini göstermek koşuluyla, yönetim kuruluna yazılı olarak başvurarak anonim ortaklık genel kurulunun olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılmasını ya da -kurulun yakın zamanda toplanması söz konusu ise- bu toplantının gündeminde görüşülmesini istediği hususun madde olarak eklenmesini isteyebilir.

Bu durumda yönetim kurulu gecikmeksizin çağrıyı yapmakla yükümlüdür. Fakat, adı geçen kurul, azınlığın isteğine uymazsa, bu takdirde onda bir oranında paya sahip olanlar ikinci aşamada denetçilere başvurmak zorunluluğundadır. Azınlık aynı zamanda hem yönetim kuruluna hem de denetçilere başvuramaz, kanunda gösterilen sıraya uymak zorundadır. Denetçiler de azınlığın isteğini yerine getirmezlerse bu kez mahkemeye başvurulabilir.

Mahkeme, istemi haklı görürse azınlığa genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi verebilir. Toplantı çağrısında ya da gündeme eklenen konulara ilişkin ilana mahkemenin izni yazılmalıdır. Mahkemeye başvuran azınlık esas sermayenin onda biri oranındaki paylarını muteber bir bankaya rehin olarak bırakmak zorunluluğundadır. Bu senetler genel kurul toplantısının sonuna kadar bankada kalır. (TK m. 356/4) Bu azınlık hakkı nedeniyle ortaya çıkan bir diğer sorun da yönetim kurulunun azınlığın isteğini ne kadar süre içinde cevaplamak zorunluluğunda olduğudur. Kanunda belirli bir süre öngörülmemesi bir eksiklik olarak nitelendirilebilir.

e) Azınlığın bilanço görüşmelerinin ertelenmesini is teme yetkisi (TK m. 377): Esas sermayenin en az onda birini elinde bulunduran pay sahipleri her yıl sonunda yapılan bilanço görüşmelerinin ertelenmesini isteyebilirler.

İlk erteleme talebinde azınlığın herhangi bir gerekçe göstermesi zorunlu değildir. Sadece bu istemin ileri sürülmesi durumunda görüşmeler bir ay sonraya ertelenir.

Bir aylık süre azaltılamaz, fakat artırılabilir. Sözü geçen erteleme isteminin oylanıp reddolunması ve görüşmelere devam edebilmesi de söz konusu değildir.

Azınlık, bir aylık sürenin geçmesinden sonra yapılan ikinci toplantıda da, yeniden erteleme isteyebilir. Fakat bunun için ilk toplantıda bilançonun belirli noktalarına itiraz edilmiş bulunulmalı ve bunu izleyen ikinci toplantı da da bu konularda azınlık yeterince aydınlatılmamış olmalıdır.

Olumsuz azınlık hakları: Ticaret Kanunu’nun 310. maddesinde düzenlenen ve kuruluştan dolayı sorumlu olanların sulh ve ibralarına engel olabilme olanağı veren olumsuz bir azınlık hakkıdır. Buna göre, kuruluş işlemleri nedeniyle sorumlu olanlar, ortaklığın tescilinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yolu ile sorumluluktan kurtarılamazlar. Bu süre geçtikten sonra da, eğer azınlık, kurucuların sorumluluklarının kaldırılmasına karşıysa, yani sermayenin onda birini temsil edenler sorumluluğun kaldırılması hakkındaki karara olumsuz oy kullanırlarsa, sorumluluk ortadan kaldırılamaz.

Öğretide azınlığın olumsuz oy kullanarak bu kararın oluşmasını engelleyebildiği durumlarda, yani özellikle yeter (mevsuf) sayıların aranıldığı hallerde de olumsuz azınlık haklarının varlığından söz edilmekteyse de, aynı yetki çoğunluk açısından da varolduğu için, burada gerçek anlamda bir azınlık hakkı yoktur.
 
Geri
Üst