Ask siirleri...

kördügüm

Tatlı ve Çalışkan Melek
Üye
Ask siirleri...
GİZLEDİKÇE AŞK

Kışın soğuk balıktan günlerini sayıyorum ağımda.
O yaza hiç dönülmeyecek!
O başlatılmamış, o varsayılan ortasında yaşanmış sevda
yakılmamış bir mum gibi aklımda.
Kesik ağzıyla suları eğrilten
boğaza karşı durup da
oraların kuşu yalıçapkınını hecelemiştik
beyaz bir yelkenli gecesiyle sulara.

Kışın vurgusu açık, bağımsız bir ses,
esiyor bize değmeden, bizden almadan
hiç uğramadığımız bir yerlerden doğruca.
Uçuyor cinsiyetin kindar ağzıyla.
İbret olsun diye savuruyor
uzaklara bir meddücezir haritasını.
Ne uzanma, ne geri çekiliş;
biz varsayılanın ortasında
iki içine işleyen zaman,
iki uyurgezer nokta.

Şimdi sen bile bu şiir için
çeperleri kapanmış, kendi başına bir ses,
kışın soğuk balıklardan takviminde
sadece kendine dökülen bir yapraksın.

Yalıçapkını yeni bir sözcüğe uçuyordur şimdi
bilmediğimiz bir lugatta.

ADNAN ÖZER



SENİ SEVİYORUM...

Seni seviyorum
çağladıkça coşan su
estikçe dellenen rüzgar
ekildikçe anaçlaşan toprak
öğütler bunu bana

seni severken
türküden türküye geçer ırmak
toprak yaz yağmurlarıyla oynaşır
öğle tozlarıyla dolanır rüzgar ufku
adınla uyarırlar beni

seni seviyorum
bağda çillenen salkım
dalda allanan meyva
öttükçe kendini tüketen kabakçı kuşu
öğütler bunu bana

seni severken
yaz güneşi şehvete boğar bahçeyi
kükürt adetleriyle solar bağ yaprakları
ballı incirde yaşar -bin bir cilveli- aşklarını
turunç gerdanlı kuşlar
haberler getirir sağdıçlarım
gül kurusu mektuplar

seni seviyorum
hayra yorulan düşler
ceviz sandıkta bekarlığının gül suları
taş yastıklarda zümrütüanka kuşları
öğütler bunu bana

ADNAN ÖZER


AŞK HİKAYESİ


Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!

Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!

Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!

Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!

ABDURRAHİM KARAKOÇ
 
Son düzenleme:
Ce: Ask siirleri...

AŞKI BULURUM


Öpüşün karanfil kokardı aşkı bulurdum
Işık hızını geçen bir uçakta aşkı
Bulutlar tükenir kuşlar görünmezdi
Yitip giderdi altımızda nice denizsiz kent
Çelik gürültüleri arasında sayısız çiçek

Mutlu ederdim seni kadınım olurdun

Seninle ikimiz ilkyaz gibiydik
Sevda avcumuzda tuttuğumuz gül yaprağıydı
Uzayda bıraktığımız ayak iziydi
Güzelim, hangi güç durduracaktı bizi
Hangi güç ince parmaklarının hünerini

Aşka izin yoktu, gün soldu kuşluk vakti
Usul usul konuştuktu hani
Aşkı savunanları düşen bir kenti savunur gibi
Bütün sahici aşkları konuştuktu
Leyla ile Mecnun'u, Elsa ile Aragon'u
Yani ikimizle yarının ölümsüz olduğunu

Giyilmemiş çamaşırlar gibi kokardı aşkın
Güzelim benim bir tanem
Sırasında hazırdın onarmaya
İşkencedeki insanın incinen onurunu
Yaşadığımız günü, tutsaklığı, bugünü
Buğular içinde yüzen geceyle gündüzü

Işıkları yalandı kederle akardı kent
Ne kadar da güzeldi kışı, sisi, ayazı
Güzelim benim, bir tanem, yanımda sen olunca
Özlenirdin anlıyor musun
Bir karanfile baka baka uçarılaşırdın
Yitirmeden henüz aşkı, ilkyazı
Saçların çiçek tozu, çam kokusu
Sende düğümlenirdi bir uçumluk tadı çocukluğun

AHMET ADA


ACIYLA AKRAN

Burda mayalanan aşkın yedeğinde
Gün vurdu mu yüzünü sulara
Bir haber beklerim sevinçli
Ulaşan mermere, taşa, içerdeki dosta
Usulcacık bir türküye girer gibi
Bir haber; kuşların kanadında

Burda taşrada bir esimlik rüzgar
Üşüttü mü gül yaprağını gizlice
Duyarım yüreğimde sessizce
Geri gelmeyecek örselenmiş gençliğimi

Bir haber döndürebilir beni
Buğulu mavi bozkır günlerime
Sarınıp yıldızlı gecelere, öyle ki
Çekip gidebilirim ipsiz serseri
Çalımsız bir ıslık tutturarak
Kırık dökük dizelerime benzeyen

Burda ırmağın sesinden başka
Yüreğimi uslandıracak kimse kalmadı
Haber gönder, çık gel, acıyla akranım artık
Ağarabilir usulca göğsümdeki karaltı.

AHMET ADA



YAZ BAŞLANGICI İÇİN BİR AŞK EZGİSİ

Her şey bir başlangıçtı başaklar bile
Kırlar dağlar deniz kenarları
Denize inen sokakların kuşları.
Durup baktım yapraklar başlangıçtı
Sonra evler pencerelerinden fesleğen sarkıtan
Akşamüstünün buğusu, bugünün sonu
Kırgın bir kuşun denize doğru uçuşu
Başlangıçtı sevgimize biliyor musun

Vakit yoktu aşka nasıl bulmuştuk
Ertelenmiş bir başlangıçtı efsane kıldık
Leylak kokusu sızdıran evleri, sokakları
Geçip gitmiştik bir gülümseme bırakarak

Vakit yoktu açık denizleri özlemeye
Fesleğen sulamaya pencere önünde
Bir tenhalığı yaşamaktan bakışmaya bile
Şaşırdım doğrusu nasıl bulmuştuk aşkı
Her şey her zaman bir çığlıktı
Tenha bir istasyonda okuduğun
Bir suç işler gibi okuduğun öğlesonu

Her şey bir başlangıçtı sevgimize
Çılgın yaz çiçeklerine, yediveren güllere,
Kalbinin hızla akışı bile sevgilim.
Ah bir sevdaydı şurada çınlayan sesin
Geceyarıları beni umarsız bekleyişin,

Sanki bir çiçek sergisiydi karanlıkta gözlerin

AHMET ADA
 
Ce: Ask siirleri...

ÖYLESİNE BİR AŞK ŞİİRİ

Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Akasya yüklü kervanlar geçer
Çan sesleri arasında bir fener
Yanar söner yanar söner yanar söner
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Kentin en kalabalık yerlerinde
Dört nala koşan bir at gibi
Çılgınlığa akan yalnızlığa ölüme
Yazılmış şiirleri yeniden yazmak bütün
Hayatı teğellemek yepyeni bir güne
Ve sonra sökmek uzun uzun
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Yalnızlıktan gelir yalnızlıklara gider
Düşülür her şeyin altına bir tarih
Soluksuzum günlerdir geceler uzar
Yaşamak dünyayı ödüllendirmektir artık
Kendimi öldürdüğüm yerlerde beni kan tutar
Başıma gelecekleri bile bile yürürüm
Hilton Oteli'nde hu çekerim huu...
İşte hırkam ben de bir dervişim
Asamı vestiyerde bırakmak zorunda kalırım
Nescafeyi konyakla kardığım günler gecelerdir
Bakarım gözlerine eğnim silkelenir
Döktüğüm acılar yıllar kederlerdir
Alnıma bir avuç tuz atılır düşünemem
Konuşamam ağlayamam bağıramam
Neden gece her gecenin ardından gelir
Gözlerin ipekyoludur ömrümün
Gözlerin tarihçesi yaşayıp öldüğümün
Ihlamur ağaçları altında bir Saraybosna hatırası
Sen ben ve Deniz bir de rüzgarın örttüğü gençliğimiz
Sen ben ve Deniz. Sen ben ve Deniz...

AHMET ERHAN

SEVDA ŞİİRLERİ

Burada bitiyor bir sevda, yenisi nerde
başlar; ya da başlar mı bilmem?
Kendi derinliğiyle dolan bir kuyu mu
yüreğim; kendi boşluğuyla yetinen?

Burada bitiyor bir sevda, ele avuca
sığmayan kederler, kimi gülüşler ve bir
o kadar da unutulmaya yatkın anılar
bırakarak geride; belki birkaç da şiir...

Sürüp gidecek yaşamım, kimi yerlerde
sanki yeniden okur gibi bir romanı
ve gülümser gibi yine aynı şeylere
sıkıntılı, dalgın; çoğunlukla acılı.

Burada bitiyor bir sevda, kaldım işte
yine dağlar, uçurumlar arasında birbaşıma.
Burada bitiyor bir sevda, önsöz gibiydi
bir çağrıydı, daha nice yeni sevdaya.

AHMET ERHAN



DENİZ KIZI İÇİN ŞİİRLER

Seni, gülüşü gül olup da açan kız
Uzandığım her kapıdan yüzümü saran esinti
Seni, yürüyüşü yağmur, kokusu nergis
Seni turuncu düş, seni deniz mavisi...
Eksik kalmış tek sözcüğü uzun bir şiirin
Bir dalın açmamış o son tomurcuğu
Yüreğime selamsız sabahsız girdiğin
Belli, geçerek o dikensiz yolu

Seni, yaz günleri topraktan tüten buğu
O bir anlık, bir solukluk yağmurlardan sonra
Seni, sevincin yangını, acının külü
Gittin artık, bu şiirler kaldı bana

Gittin artık, ardında mavi bir tütsü
Saçarak, geniş ufuklarından sonsuzluğun
Ey kara sevdalarımın göçmen kuşu
Diyemem istesem de, seni unuttum...

AHMET ERHAN

 
Ce: Ask siirleri...

SEVDALIM

Bir sevda uğrunda bir ömür yandı
Bilmedin sevdalım bilmedin gitti
Senden son hatıra gözyaşı kaldı
Silmedin sevdalım silmedin gitti

Her köşe başında seni gözledim
Geceler koynunda umut gizledim
Hep seni bekledim hep seni özledim
Gelmedin sevdalım gelmedin gitti

Senden uzaklarda ne çektiğimi
Görmedin sevdalım görmedin gitti
Sensizken seninle söz kestiğimi
Bilmedin sevdalım bilmedin gitti

AHMET SELÇUK İLKAN



SEVİYOR SEVİYORKEN

Böyle sürüp gitmemeli bu sevda
Seni sensiz yaşamamalıyım günler boyu
Avunmamalıyım hayalinle saatlerce
Sana böyle yakınken!

Her gece ıslanmamalı yanaklarım
Şarkılarda bulmamalıyım kaderimi
Göz göz olmamalı yüreğim
Seni beklerken!

Gel! En tenha saatlerde çık sokaklara
Yalnız ol! Beni bekle! Dertleşelim seninle
Bitmeli bu hüzün, bitmeli bu keder
Mutluluk varken! ...

Bak! Gökyüzü mavi, yapraklar yeşil
Bu mevsim bir daha gelecek değil
Ayrılık mı? Yakışmaz bize
Daha dün aşkı ararken!

Bırak artık söylesin türküleri sevdamızın
Bırak yaşatalım içimizde o kör aşkı
Neden saklanalım?
Neden gizleyelim ki!
Sen beni, ben seni
Seviyor seviyorken!

AHMET SELÇUK İLKAN



AŞK KİTABI

Ne olur söyleyin sevenler bana
Ayrılmak kanun mu aşk kitabında
Elele tutuşup gülmeden daha
Terketmek kanun mu aşk kitabında

Ümitlerim kırıldı bitti
Hayallerim yıkıldı gitti
Bu dert beni benden etti
Sevdim sevdim bak ne hale geldim

Her seven sonunda düşüyor derde
Bu aşk kitabının yazanı nerde
Bir aşık inandı çok sevdi diye
Terketmek kanun mu aşk kitabında

AHMET SELÇUK İLKAN
 
Ce: Ask siirleri...

AŞKIMIZ BİR ROMAN

Kalbimde arama eski yerini
Sen gözümden akan sele karıştın
İstesem de artık sevemem seni
Hasret rüzgarına yele karıştın

Seninle aşkımız eski bir roman
Yandı sayfaları külüdür kalan
Sevgilim herşeyim sendin bir zaman
Ne yazık sonunda ele karıştın

Kırılan kalbim var dinmez bir kini
Ömrümce sürecek aşka yemini
Kavuşmak imkansız artık sevgilim
Dönüşü olmayan yola karıştın

AHMET SELÇUK İLKAN



24 ARALIK

Kahır yüklü bulutları postalıyorum güneye doğru
Boşaltın tüm istasyonlarını Adana'nın
Dost bulutlar gözlerim gibi
Ağlayacak...


Saatler beş geçmiş olacak yirmibiri
Takvimler 24 Aralık'ı takmış göğsüne
Ben bakarken eski resimlere
Salim beni düşünecek!


Süleyman ikinci kurşunu sıkacak kadere
Dur! Diyemeyeceğim
Postal kokusunda, barut kokusunda
Askerce efkarlı bir rüzgar esecek...

Cengiz o plakta geçmiş kendinden
Sağında Habip solu bomboş
Dudaklarında hep o acı şarkı titrek titrek
'Gitti Gelmeyecek'...

Bitmeyen geceler Ağbaş'ın zarlarında
Sigara dumanlarında kederler
Dur ulan Sarraf!
Memleket nere? Berlin nere? Bir de Antep!
Ana avrat dümdüz gidecek...

İkinci bir şarkıyı dinleyeceğim bir sarhoş gecede
Başım omuzlarında Yasin'in
Ergün'üm bu kadeh de senin şerefine
'Ağlama değmez hayat' Yılmaz'ım
Hasret ha bitti ha bitecek...

Bir bir dolacak gözlerime geçmiş seneler
Aklımdan Zeki'ler, Saim'ler, Emin'ler geçecek
Binlerce anılar kaçıracaklar o gün beni
Gelmek isteyeceğim gelemeyeceğim
Durup bakacağım göklere anam göklere
Bir "Of ulan of!" yükselecek!

AHMET SELÇUK İLKAN



BEN AŞKI ÖLÜMSÜZ BİLENLERDENİM

İstemem sevgili yüzüme gülme
Eğer ki sonunda ağlatacaksan
İstemem sevgilim ümitler verme
Sonunda dünyamı karartacaksan

Ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim
Bir ömür boyunca sevenlerdenim
Ellerin ellerime değmesin derim
Eğer ki sonunda bırakacaksan

Gönüle vurulmaz asla bir kilit
Seveni öldürür kırılan bir ümit
Sevgilim yanıma yaklaşmadan git
Eğer ki sonunda ayrılacaksan

AHMET SELÇUK İLKAN
 
Ce: Ask siirleri...

AKŞAMI GECİKTİREBİLİRSİN BELKİ

Gün batarken sula fesleğenleri
balkonun kokusu sokağa taşsın
sokaklar kayıp çocuklar gibi
hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın

Sular bulutlanır sen susarsın
ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
zehirlidir artık sevgilin mahpusken
üstelik kirli bir lekeye döner umutlar

Acılar katlanır mendil yerine
sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
beklediğin mektuplar da gelmez

Bomboş sayfalara dönerken aklın
tecrit'teki kitabı fareler kemiriyor
ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular

Akşamı geciktirebilirsin belki
suladığın fesleğenlerle, kimbilir
ama vaktin ayırdındadır şimdi
kuşlar, çocuklar ve mahpuslar

Usulca inse de koldemirleri

AHMET TELLİ


AŞK BİTTİ

aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.

Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da

Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım

Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle

AHMET TELLİ



AŞK İSE DONUK..

Aşk donuklaşmış,
Pencereler yağmura hapsolmuş,
Uzaklardaki sesin, ya da yanıbaşımdaki sesin
Yağmuru bölüyor,
Belki beni çağırıyor, belki katı ruhumu,
Sarhoşluk bu olsa gerek,
Ya da okyanusun dibi gibi birşey,
Tek fark aşk donuklaşmış...

AHMET TELLİ
 
Ce: Ask siirleri...

BİTEN BİR AŞKTAN SONRA


Hiçbir şey daha kötü olamaz
Kötü biten bir aşk sonrasından
Ahrazlaşırsın, gölgelenir nesneler
Her telaş ıssızlık taşır biraz
Kabahatli bir çocuk gibi çıkarsın
Sokağa, ki sokak puslu, alıngan
Kalbinden daha tenhadır dünya

Tenhadır sığındığın bütün kıyılar

Odan dağınıktır, tütün kokuyordur
Okusan da dilsizdir kitaplar
Bir fotoğraf düşer ansızın
Cam kesiği gülüşlerdir kanayan
Pencerende solgun bir ayışığı
Mahçup bir duruşla bakarsın
Susarsın. Sükût iyi gelir belki.

AHMET TELLİ



HERHANGİ BİR AŞKA DAİR

Herhangi bir kızınkinden ayrı değildi öyküsü
hayatına ülkesini ekleyip yaşamaktan başka

Usulca eğerek başını
yürürken nedense hep
birbirine dolaşır
gibi olurdu ayakları

Bir fotoğraf ve yeni
koparılmış bir çiçekti
ilk mektubuna eklediği
kelimelerse büsbütün yangın

Durup durup iç çekişleri
sessizliği, dalgınlığı
acıyla bakışı yollara
aşkı öğrenişindendi

Çiçekli bir dal
gibi uzandı sevdiğine
ve yalnızca
ayrılıklar korkuttu onu

Böylece bağladı
hayat, dünya ve kavga
ve aşk
onun tarihinde milattı

Temiz çamaşırlar ve bir demet çiçek
taşıyor şimdi o kız, görüş günlerine

AHMET TELLİ



YAK SEVDANIN ÇIRASINI

Ne hüzünler kurtarır seni
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler

Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını
düşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalar
hayat kendini yeniden yaratan bir bahardır
verecektir en olgun meyvelerini mutlaka
yeter ki hüzünler sarartmasın yüzünü

Yak sevdanın çırasını türkülerle
barajını yıkan bir ırmak gibi katıl hayata
Hüznün isyana dönsün artık
bitsin bezginliğin ölümcül suskunluğu
evde kalmış bir cinsellik değildir çünkü dünya.

AHMET TELLİ
 
Ce: Ask siirleri...

UNUTULMUŞ BİR MEKTUPTUR AŞK


kırılgan günler edinmişsem
altmışından sonra.
bir çiçeği
koklar gibi tutacaksınız demektir bu
tutarken saydam ellerimi

aşkın önüne geçen şiirler beklemesin
artık benden sevdiğim kadınlar

ve bütün güzel kadınlar,beni
öper gibi öpsünler yaz ırmaklarını
sevgilim olan, kızım olan, ıssız
ormanım olan ülkemin o kadınları


ölümü ardına almış,çağcıl
soluğumdur yarışır durur hala atlarla

ben yalnızca bir tanımı arıyorum
belki de, büyülü yorumlar yorumunu
diyelim ki:aşk bir mektuptur
bir şairin göndermeyi unuttuğu

ey ülkemin en güzel şair kadınları
bana bir mektup yazın ve unutun onu

AHMET UYSAL



AŞKTIR GERİDE KALAN

İnkâr etmem aşkı
Ağzı bir elma tadı ağzımda

Sevdiği oyuncaklar
En güzeli mızıka

Derken geçer gider birdenbire
Güzelim yaz

Eylülle hüzün
Türkülerde yağmur

Uykusuz geceler ki
Çoktaaan unutulmuştur

Severdi her şeyi
Yollar uzun yürüse

Küçük çakıl taşları, birkaç sümüklüböcek
Bir serçe

Ali Püsküllüoğlu



MUTLU AŞK YOKTUR


İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur

Hayatı bu, silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur

Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur

Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur

Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da

ARAGON
 
Ce: Ask siirleri...

AŞIKLAR

Karadeniz gibi kükrer coşarsa
Dalgası gelince yaman aşıklar
Hırs gelip de ayranlığı şişerse
Kaybeder irade, dümen aşıklar

Ağzına geleni hemen atarlar
Ben aşığım diye çalım satarlar
Haram demez helal demez yutarlar
Bibersiz baharsız çemen aşıklar

Karanlıkta ayna görse ay sanır
Üryada şarap içse mey sanır
Mezarlığa yol uğrasa köy sanır
Gözleri kararmış duman aşıklar

İyi demez kötü demez metheder
Bakarsın ki bir tel kırmış çat eder
Sorsan baksan aşka binmiş at eder
Yorulup yollarda kalan aşıklar

Şehvetle aşıktır kıza geline
Arı olan tuz katar mı balına
Ebrişimden nazik ipek teline
Tadarlar çeşitli yalan aşıklar

Kabını yumaya bulamaz karı
Hind'ten Hindistan'dan bahseder yari
Beğenmez topalı bulamaz körü
İsterler bir kaşı keman aşıklar

Asıl aşıkların arzu cemaldir
Arifler bilirler ehl-i kemaldir
Aşıklar bizlere yüz yıllık yoldur
Koşsak da peşinden hemen aşıklar

Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı
Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi
Şiirde ne özet ne bir öz kaldı
Savurur denesiz saman aşıklar

AŞIK VEYSEL


AŞKIN BENİ ELDEN ELE GEZDİRDİ

Aşkın beni elden ele gezdirdi
Çok dolandım bulamadım eşini
Beni candan usandırdı bezdirdi
Tuzlu imiş yiyemedim aşını

Benim ile gezdin beni arattın
Beraber oturup beraber yattın
Türlü türlü güllerinden koklattın
Aşık ettin güle bülbül kuşunu

Altmış iki yıldır seni ararım
Tükendi sabrım yoktur kararım
Dağa taşa kurda kuşa sorarım
Kimse bilmez hikmetini işini

Her millete birer yüzden göründün
Kendini sakladın sardın sarındın
Bu dünyayı sen yarattın girindin
Her nesnede gösterirsin nakşını

Görenlere açık körlere gizli
Kimine göründün oruç namazlı
Veysel'e göründün cilveli nazlı
Tutan bırakır mı senin peşini

AŞIK VEYSEL


EĞER GÖRSE İDİM GÖZ İLE SENİ

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni

Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Seslesem elime tuz ile seni

Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşürsem toruma bez ile seni

Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni

AŞIK VEYSEL
 
Ce: Ask siirleri...

.::Aşk Sevgi Şiirleri::.

Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.

Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız

Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...

Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.

Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri

Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz

Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.

Şarkısız ve sensiz kaldığım nice akşamlar
Gözlerin geçer aklımdan özlemler içinde
Gözlerin bir çigan müziği güzelliğinde
Kirpiklerinde keman, bebeklerinde gitar...

Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye

Seni görmediğim günler
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim
Cehennem misali bir yerdeyim
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse
İşte öyleyim...

Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsan...

Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum
Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler
Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin
Senin yüzünden bu delicesine içmeler
 
Geri
Üst