Büyükelçi Biyografileri

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Büyükelçi Biyografileri
Bütün biyografiler internetten derleme ve alıntıdır

Abdülhak Hamit Tarhan
( 05.02.1851)- (12.04.1937)
Tanzimat döneminde batı tesirlerini Türk şiirine sokan şair, tiyatro yazarı ve diplomat. 5 Şubat 1851’de İstanbul’da doğdu. Babası, dedesi ve soyu ilim aleminde isim yapmış şahsiyetlerdi. Dedesi Abdülhak Molla, İkinci Mahmud ile Abdülmecid Hanın hekimliğini yapmış, şiir ve tarihle uğraşmıştı. Babası Hayrullah Efendi ise, meşhur bir tarihçi ve diplomattı.

Abdülhak Hamid ilk tahsiline Evliya Hoca, Behaeddin ve Hoca Tahsin Efendi gibi özel hocaların huzurunda başladı. Özellikle Hoca Tahsin Efendinin Abdülhak Hamid üzerindeki etkisi büyüktür Daha sonra Bebek Köşk Kapısındaki mahalle mektebi ile Rumelihisar Rüşdiyesine kısa süre devam etti. Ailesi tarafından Paris’te eğitim yapması uygun görülünce ağabeyi Nasuhi Bey ile 1863 Ağustosunda Paris’e gitti. Orada özel bir koleje başladı. Kısa zamanda Fransızcasını ilerletti. 1,5 sene tahsilden sonra, yanlarına gelen babası ile İstanbul’a döndü. İstanbul’da Fransız mektebine başladı ve Fransızcasını ilerletmek için Babı ali’de tercüme odasına girdi. On dört yaşlarındayken, Tahran büyükelçiliğine tayin edilen babasıyla birlikte İran’a gitti ve 1,5 sene özel olarak Farsça dersleri aldı. Babasının 1867’de vefatı üzerine İstanbul’a döndü.

İstanbul’a döndükten sonra, önce Maliye mektubi, daha sonra sadaret kaleminde vazife yapan Abdülhak Hamid, buralarda Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Mahmud Ekrem'le tanıştı. Sami Paşa’dan Hafız Divanı’nı okudu. Bu arada Tahran hatıralarını anlatan Macera-yı Aşk adlı ilk eserini yazdı ve meşhur Makber mersiyesini yazmasına sebeb olan Fatma Hanımla evlendi. 1876 senesinde hariciye mesleğini seçen Abdülhak Hamid Paris Sefareti ikinci katibliğine tayin edildi ve iki buçuk sene vazife yaptı. Bu arada Fransız edebiyatını yakından tanıma fırsatını buldu. Paris dönüşü bir süre açıkta kalan Abdülhak Hamid, 1881’de Poti, 1882’de Golos, bir sene sonra da Bombay başşehbenderliklerine tayin edildi. Bombay’da üç sene kaldı. Eşi Fatma Hanımın rahatsızlığının artması üzerine, İstanbul’a dönmek için yola çıktı ise de, Fatma Hanım Beyrut’ta vefat etti.
Abdülhak Hamid Bombay dönüşünde Londra elçiliği başkatipliğine tayin edildi. Fakat Zeynep isimli manzum piyesi yüzünden vazifeden alındı. Bir süre boşta gezdikten sonra edebiyatla uğraşmayacağına söz vermesi üzerine, tekrar Londra’daki eski görevine gönderildi. Bu gidişinde İngiliz olan Nelly Hanım ile evlendi. 1895 senesinde Lahey büyükelçiliğine iki sene sonra tekrar Londra elçiliği müsteşarlığına tayin edildi. Hanımının rahatsızlanması üzerine, 1900’de İstanbul’a dönen Abdülhak Hamid, 1906’ya kadar İstanbul’da kaldı. 1906’da Brüksel büyükelçiliğine tayin edildi. 1911’de hanımı Nelly’nin ölümü üzerine Belçikalı Lüsyen Lucienne Hanım ile evlendi. Balkan savaşları sırasında kabine tarafından azledilince İstanbul’a döndü. Maarif nezareti teklif edildi ise de kabul etmedi. Bir süre açıkta kaldıktan sonra ayan üyeliğinde bulundu. Mütareke yıllarında Viyana’ya gitti. Burada sıkıntılı günler geçirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra anavatana döndü. 1928 senesinde İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar mebus olarak kaldı. Kendisine vatana üstün hizmet fonundan maaş bağlandı. Ayrıca belediye de, dayalı döşeli bir apartman dairesi verdi. 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu’dadır.

Abdülhak Hamid, Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devirleri yaşamış bir şairdir. Tanzimatı, meşrutiyetleri ve cumhuriyeti görmüştür. Bu devirlerdeki Tanzimat, Servet-i Fünun, Edebiyat-ı Cedide, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet devri edebiyatlarını yakından tanıdı. Ayrıca uzun seneler doğuda ve batıda diplomat olarak bulunması her iki edebiyatı tanımasına sebep oldu. Bu sebeple Türk şiirine batıdan yeni konular, serbest düşünce ve şekiller getirdi. İlk başlarda Tanzimat ekolünün tesirinde kalmış sonra batıyı tanıyınca, klasik edebiyattan ayrılarak batı tekniği ile eser vermiştir. Edebiyatımızın yeni bir çehre kazanmasında Recaizade Ekrem daha çok teorik yönünü işlerken, Hamid yazdıklarıyla bunu uygulamıştır. Eserlerinde batı edebiyatından bilhassa Shakespeare ve Victor Hugo’nun tesirleri açıkça görülür. Şiirlerindeki başlıca konu romantik ve felsefi düşünceler, ölüm duyguları ve insan kaderi hakkındadır. Şiirlerinde pekçok yabancı kelime vardır. Batı yazarlarından etkilenerek yazdığı dramalar Türk tiyatrosuna felsefi düşünceyi sokmuştur. Kendisine son zamanlarda Şair-i azam (en büyük şair) ünvanı verilmiştir.

ESERLERİ

Abdülhak Hamid’in eserleri iki grupta toplanmaktadır:
Şiirleri: Makber, Ölü (1885), Kahpe (1885), Bala’dan Bir Ses (1911), Validem (1913), Yadigar-ı Harb (1913), İlham-ı Vatan (1918), Tayflar Geçidi (1919), Garam (1919), Yabancı Dostlar (1924).
Tiyatroları: Hamid’in tiyatroları mensur ve manzum olmak üzere iki kısımdır. Mensur tiyatroları: Macera-ı Aşk (1873), Sabrü Sebat (1875), İçli Kız (1875), Duhter-i Hindu (1876), Tarık yahut Endülüs’ün Fethi (1879), İbn-i Musa (1880), Finten (1898). Manzum tiyatroları: Nesteren (1878), Tezer (1880), Eşber (1880), Sardanapal (1908), Liberte (1913).

MAKBER’den

Eyvah! Ne yer ne yar kaldı.
Gönlüm dolu ah u zar kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede, gelip ezelden,
Ben gittim, o hak-sar kaldı.
Bir guşede tarumar kaldı.
Baki o enis-i dilden eyvah,
Beyrut’ta bir mezar kaldı.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Ahmet Ferit Tek ( 1877)- (25.11.1971) </B>
Ahmet Ferit Tek, 1877 yılında Bursa'da doğdu. İstanbullu bir aileye mensuptur. Babası Maliye muhasebecilerinden Mustafa Reşit Bey, büyük babası, kadı Asım Efendidir.
Annesi İbrahim Ağanın kızı Hanife Leyla hanımdır.
Asker olmak isteyen Ahmet Ferit Tek, Kureli Askeri Lisesine girdi. Daha sonra Harbiye'ye girerek oradan teğmen rütbesi ile mezun oldu. Bilahare talebeler arasında başlayan meşrutiyetçi cereyanlara karışan Tek, Trablusgarp'a sürüldü.
Trablus'tan, Yusuf Akçura ile birlikte bir kayığa binerek Tunus'a, oradan da Paris'e kaçtı. Burada Siyasal Bilgiler Fakültesine girerek mezun oldu. "Şurayı Ümmet" Gazetesinde yazılar yazdı. 1903-1908 tarihleri arasında Kazan'a gitti. Daha sonra Mısır'a yerleşti. Bu arada Kahire'de yayınlanan "Türk" Gazetesinde yazılar yazdı.
1908'de İstanbul'a geldi. Devlette görev aldı. Siyasal Bilgiler Fakültesinde tarih profesörlüğü yaptı.
Milli Meşrutiyet Fırkası adlı milliyetçi bir parti kurdu. Partinin programında şu fikirler yer alıyordu. "Türkler yüzyıllardır İmparatorluğun hudutlarında çarpıştı. Kendi illerini ihmal etmek zorunda kaldılar. Türk illerinin kalbi Anadolu bakımsızdır. Türlerin de kendi milli kaderlerini düşünmesi saati çalmıştır".
Şair Mehmet Emir Yurdakul, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçora ve birkaç arkadaşı ile 25 Mart 1912'de Türk Ocağını kurdu. Kurucu Başkan Mehmet Emin Yurdakul'dan sonra, idare kurulu toplantısında Ahmet Ferit Tek, Türk Ocağı Başkanlığına getirildi.
"İfham" Gazetesini çıkardı. Ateşli yazılar yazdı. İstanbul milletvekili oldu. Maliye Bakanlığında bulundu. Lozan müzakerelerinde iştirak etti. İçişleri bakanı oldu. 1925 yılından sonra tamamen Dışişleri hizmetline girdi. Ferit Bey'e 1925-1932 yılları arasında Londra'da, 1932-1939 yılları arasında Varşova'da, 1939-1943 yılları arasında Tokyo'da büyükelçilik vazifesinde bulundu. Yaş haddi gelinci, bir yıl uzatılarak, 1943 senesinde emekli oldu.
25 Kasım 1971'de öldü.
"Tekin" takma adıyla yazdığı "Turan" isimli bir de kitabı olan Ahmet Ferit Tek dürüst, samimi, çalışan, parlak bir zekaya sahip bir şahsiyet idi. Geniş kültürü vardı. Tanınmış tarihçilerimizden Dr. Emel Hanımın babasıdır.
Yazılarında Türklük ve İslamiyet dayanışmasına büyük önem vermiştir. Milliyet fikri ve milliyetçilik ülküsünü gerçeklik şuuru ile ayarlamaya, her türlü siyesi düşüncenin üstünde değişmez prensip olarak ehemmiyet vermiştir.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Abraham Eremyan Paşa ( 1883)- (1918) </B>
(1883-1918) Ermeni diplomat. İstanbul'un eski sarraflarından Kevork Eramyan'ın (1816-1900) oğludur. İlk tahsilini özel öğretmenlerden aldı. Meşrutiyet'te II.Abdülhamit Han tarafından Ayan azalığına tayin edildi. İkinci Meşrutiyet'te ilk ayandan hayatta kalmış üç kişiden biri olan Abraham Eremyan Paşa, İstanbul'da boğazın iki yakasında Karadeniz'e kadar uzanan geniş arazilerin sahibiydi. Osmanlı Devleti'nde, Abraham Eremyan Paşa'nın dışında Ermeni kökenli ayan üyeleri şunlardı; Ohannes Kuyumcuyan, Manuk Azaryan, Gabriel Nuradunkyan (Dışişleri Bakanı), Ohannes Sakız Paşa, Artin Dadyan Paşa, Harutyun Dadyan Paşa.

Kaynak:Ermeni Portreleri Hüdavendigar Onur Burak Yayınları İstanbul 2000
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Ahmet Hikmet Müftüoğlu ( 1870)- (19.05.1927) </B>
Basılmamış bir divana sahip Şair Yahya Sezai Efendi'nin oğlu olan Ahmet Hikmet, 1870'te İstanbul'da doğdu. Süleymaniye Mahalle Mektebi'nde, Dökmeciler'deki Taş Mektep'te, Aksaray'daki Mahmudiye Vakıf Rüşdiyesi'nde ve Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde okuduktan sonra girdiği Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nden 1888'de mezun oldu. Tarımla alakalı Patates, kadın güzelliği ve cilt bakımıyla alakalı Tuvalet yahut Letâfet-i aza adlı iki çeviriyle edebiyat dünyasına dahil olan Ahmet Hikmet, 1893'den itirbaren Servet-i Fünun yazı ailesine katıldı. Hariciye Umur-i Şehbenderi (Konsolosluk hizmetleri) Kalemi'ne memur tayin olunan Ahmet Hikmet, görevli olarak Marsilya, Pire ve Kafkasya'da bulundu. 1896'da İstanbul'a dönerek ilk memuriyet yerinde Ser-halifeliği'ne atandı ve Meşrutiyet'e kadar Hariciye Nezareti merkezinde çalıştı. 1898'den 1908'e kadar Galatasaray Sultanisi'nde öğretmenlik de yapan Ahmet Hikmet, bir süre Nafia Nezareti Ticaret Müdiriyeti Umumisi'nde de bulunduktan sonra tekrar Hariciye Nezareti'ne döndü. 1913'te Peşte Başşehbenderi olan Ahmet Hikmet, 1918'de İstanbul'a döndü ve önce Abdülmecit Efendi'nin Ser-karinliği'ne atandı. 1926'da Ankara'da Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Hizmeleri ve Ticaret Genel Müdürlüğü'ne getirildi ve aynı yıl içinde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı'na atandı. Anadolu - Bağdat Demiryolları ile Elektrik Şirketi İdare Meclisi azalıklarında da bulunan Ahmet Hikmet 19 Mayıs 1927 tarihinde İstanbul'da karaciğer kanserinden öldü.

ESERLERİ:Leylâ Yâhut Bir Mecnunun İntikâmı, Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar, Alparslan, Gönül Hanım.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Ali Fethi Okyar ( 1880)- (07.05.1943) </B>
Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurucusu. Pirlepe'de doğdu. İyi bir öğrenim gördü. Vatan Hürriyet Cemiyeti'nde Mustafa Kemal ile beraber çalışdı. 1908 da Paris'te ateşemiliter olan Fethi Bey, Trablusgarp Savaşı çıkınca Paris'ten ayrıldı, Afrika'da yapılan savaşlara katılmak üzere Trablusgarb'a geçti. 1913'de İttihat ve Terakki Genel Merkezi'ne üye seçilmiş ve Genel Sekreter olmuştur. Aynı yılın son aylarında Sofya'ya elçi olarak tayin edildi.

İzzet Paşanın kısa süren Sadrazamlığında Dahiliye Nazırı olarak görev alan Fethi Bey, Damat Ferit Paşa tarafından tutuklandı. Bütün muhaliflerini ortadan kaldırmak isteyen Damat Ferit, Fethi Bey'i Enver, Cemal ve Talat Paşaların kaçmalarına göz yummakla suçlandırmış ve Malta'ya sürgüne göndermiştir. Ancak tutuklanan İngilizler'le değiştirilmek suretiyle 1921 yılında Malta'dan kurtarıldı. Büyük Millet Meclisi tarafından Büyük Taarruzda Dahiliye Nazırı olarak seçilen Fethi Bey, Roma, Paris ve Londra'ya giderek; Yunanlıların Anadolu'dan çekilmelerini sağlayacak bir barış için çalışmıştır. Fethi Bey bu durumu, o sırada taarruz hazırlıklarını tamamlamak üzere bulunan Mustafa Kemal'e bir telgrafla birdirdi. Daha sonra da Ankara'ya döndü. Rauf Orbay'ın Başbakanlık görevinden ayrılması üzerine Başbakan seçildi (4 Ağustos 1923). Cumhuriyetin ilanı sırasında yaşanan kabine buhranı üzerine Başbakanlıktan ayrıldı. Mustafa Kemal'in Cumhuriyetin ilanına karar verdiği sırada, O'nun yanında bulunmuş ve Mecliste takip edilecek çalışma şeklini beraberce tespit etmişlerdir. Fethi Bey, Cumhuriyetin ilanından sonra TBMM Başkanı seçildi. Terakkiperver Fırkanın kurulmasından sonra, Başbakanlıktan ayrılan İsmet İnönü'nün yerine tekrar başbakanlığı seçilen Fethi Okyar, Şubat 1925'te başlayan Şeyh Sait İsyanı sırasında Başbakanlıktan ayrıldı.Büyükelçi olarak çalıştığı Paris'ten, 1930 yılında dinlenmek için yurda gelen Fethi Okyar'a Mustafa Kemal tarafından yeni bir parti kurması teklifi yapılması üzerine, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Fakat bu parti kapatıldı. Mustafa Kemal'in ölümünden sonra da çalışmalarına devam eden Fethi Okyar, 12 Mart 1941'de Adliye Vekaleti görevinden ayrılmış ve birkaç yıl sonra 7 Mayıs 1943'de ölmüştür.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Ali Kabuli Paşa ( 1812)- (1875) </B>
İstanbul Şehremini (Belediye Başkanı)
17 Rebiulahir 1291-15 Cemaziyelahir 1291
3 Haziran 1874-30 Haziran 1874
Emanet müddeti: 1 ay 28 gün

1227 (1812) tarihinde İstanbul’da doğmuştur.Divan Kalemi ve Mekteb-i Maarif-i Adliye’de görev yaptıktan sonra Berlin Sefareti Katipliği’ne atanmıştır. Londra’da maslahatgüzarlık, Atina ve Viyana’da sefirlik, Sayda’da valilik yapmıştır. 3 Haziran 1874’te Şehremaneti’ne tayin olunan Kabuli Paşa 30 Temmuz 1874’te azledilmiş, ardından Ticaret Nezareti’ne ve Petersburg Sefareti’ne tayin olunmuştur.Kabuli Paşa, 1875 yılında vefat etmiştir.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Artin Dadyan Paşa ( 1830)- (1901) </B>
(1830-1901) Diplomat. İstanbul'da doğdu. Asıl adı Arutyun Karekin'dir. Paris'e giderek Sainte Barbe ve Louisle Grand liselerinde okudu. Sorbonne Üniversitesi'nden bakalorya diploması aldı. İstanbul'a dönünce Hariciye Nezareti, Harici Muhaberat Kalemi'nde çalıştı. 1856'da Zaptiye Teftiş Heyeti'ne aza seçildi. 1857'de eski sadrazam Saffet Paşa Ulah-Boğdan komiseri tayin edilince, Artin Bey'de Fransızca sekreteri olarak refakat etti. 1859'da Babiali Tercüme Kalemi'nde göreve başladı. 1860'da Paris Sefareti'ne birinci katip tayin edildi. 1865'de İstanbul'a Babiali Tercüme Kalemi'ndeki eski vazifesine döndü. 1870'de Maliye Nezareti Müşavirliği'ne atandı. 1874'de Rumeli Demiryolları Teftiş Heyeti azası, 1875'de de Harıciye Nezareti Müsteşarı oldu. 1881'de Yunan sınırları meselesini halletmek için İstanbul'da toplanan Sefirler Kongresi'ne murahhas tayin olundu. İkinci Abdülhamit Han'ın sevgisini kazandı. Ayrıca, 1853'de Ermeni Patrikhanesi'nde Tedrisat Heyeti'ne seçildi. Mığırdıç Cezayirliyan'ın kızkardeşinin kızı Diruhi Hanımla (1833-1895) evlenen Artin Dadyan Paşa'nın mezarı, Beşiktaş Ermeni Kilisesi avlusundadır.

Kaynak:Ermeni Portreleri Hüdavendigar Onur Burak Yayınları İstanbul 2000
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Aydın Alacakaptan ( 1932) </B>
1932'de doğdu. AÜ Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.Dışişleri Bakanlığı'na intisap etti.1971-73'te Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Müsteşarlığı, 1978-80'de Şam Büyükelçiliği ve 1984-86'da Cakarta Büyükelçiliği görevinde bulundu. Kendi isteğiyle emekli oldu.
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Aziz Meker ( 1877)- (1941) </B>
Bilim ve toplum adamı, diplomat ve yazar. 1877 yılında Kafkasya’da, bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nin sınırları içinde bulunan Biberdkuace köyünde doğdu. Anadili Abazaca ve Adıgeceydi. Köyünde ve Batalpaşinsk (Çerkesk) kasabasında öğrenim gördü. Ailesinin Türkiye'ye hicret ederek Eskişehir yöresinde yerleşmesi üzerine öğrenimini İstanbul'da sürdürdü. Daha sonra Fransa'ya gönderilerek Tarım konusunda yüksek öğrenim gördü. İstanbul'da Halkalı Ziraat Okulu'nda öğretmenlik yaptı (1907).

Kafkas sürgünleri tarafından oluşturulan ve başka yerlerde de şubeler açan "Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti", "Şimali Kafkas Cemiyeti", "Kafkasya İstiklal Komitesi", "Türkiye'de Kuzey Kafkasya Siyasi Göçmenleri Komitesi" gibi örgütlerde aktif görevler üstlendi. İdeal arkadaşlarından Hüseyin Tosun (Vubıh) Beyle birlikte "Köylü Bilgi Cemiyeti"nin de kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı (1914) ve bu derneğin yayınlarında rol oynadı. Tüm bu derneklerde konferanslar verdi, broşürler yayınladı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Mareşal Fuad Paşa'nın başkanlığındaki bir Kafkas delegasyonuna dahil olarak Viyana, Berlin, Lozan vb. Avrupa merkezlerinde Kafkasya bağımsızlık davası lehinde görüşmelere katıldı. Bu konuda broşürler ve çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yayınladı. Çeşitli devlet adamlarıyla, Cenevre'de sürgünde yaşamakta olan V. İ. Lenin'le görüştü. Mütareke döneminde yine İsmail Hakkı Berkok, Mustafa Butbay vb. kişilerin de yer aldığı bir kurul içinde Kafkasya'ya gönderilerek Dağıstan-Çeçenistan yörelerinde Kafkasya bağımsızlığı lehinde siyasi çalışmalar yaptı (1920).

Türkiye'ye dönüşünde Anadolu’daki kurtuluş hareketine katıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Sovyet Rusya'ya gönderilen elçilik kurulunda Başkatip olarak görevlendirildi. Moskova'da Lenin, Çiçerin, Stalin ve diğer Sovyet devlet adamlarıyla yapılan politik görüşmelere katıldı (1922). Aynı kurulda görevli bulunan Mehmed Fuad Carım, Tahsin Rüştü ve diğer Kafkasyalı arkadaşlarıyla birlikte, bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin kurulması ve sürdürülmesi yolundaki çabalara destek verdi. 1923 yılında Ankara’ya dönerek Ziraat Okulu'nda (Fakülte) profesör ve öğretim üyesi, Ziraat Enstitüsü'nde başkanlık, Tarım Bakanlığı'nda müsteşarlık görevlerinde bulundu. Adigece, Abhaz-Abazaca ve Türkçe'den başka Rusça, Fransızca ve Almanca'yı da iyi biliyordu. 1941 yılında Ankara'da öldü.

Profesör Aziz Meker'in, İstanbul'da, İsviçre, Almanya ve başka Avrupa ülkelerinde çıkan birçok gazetede Kafkasya'yı tanıtan ve Kafkas bağımsızlığını savunan makaleleri yayınlanmıştır. Tarım konusundaki eserleri ve bilimsel makalelerinden başka Kafkasya konusunda çeşitli dillerde yayınlanmış broşürleri de bulunmaktadır: "Kafkasya'nın Ahval-i İçtimaiye ve İktisadiyesine Dair Konferans" (İstanbul 1918), "Les Russes en Circassie, 1760-1864" (Ruslar Çerkesya'da 1760-1864, Fransızca, Berne 1919).
 
Ce: Büyükelçi Biyografileri

Behçet Türkmen ( 1899)- (1972) </B>
1899 yılnda doğdu. Harp Okulu mezunudur. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli kademelerindeki görevlerinin yanısıra Atina'da Ataşemiliter Yardımcılığı ile NATO Güneydoğu K.K.K. Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 1951 yılından itibaren Milli Emniyet Hizmetleri Reisliği emrinde çeşitli görevler üstlenmiş, 03.09.1953 tarihinde Milli Emniyet Hizmetleri Reisliği'ne atanmış ve bu görevi 27.03.1957 tarihine kadar yürütmüştür. Bu görevden ayrılmasını takiben önce Bağdat Büyükelçiliği, daha sonra Stockholm Büyükelçiliği görevlerine atanmış ve 1972 yılında vefat etmiştir.
 
Geri
Üst