HayaL'in Rap, Hiphop Köşesi...

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan HaYaL
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
BIRAKMA BENİ (Jöntürk feat Pınar Aylin) Çok yalnızım, üzgünüm, kalbim kırık; özlüyorum seni!
Yanımda olsaydın sana, sana öyle bir sarılmak isterdim ki!
Tüm ruhum, kalbim, her şeyim, her şeyimle senin olmak isterdim yine!
Ne olur sevgilim, bırakma beni!
*
Sensiz geçen günlerimin ne tadı var ne tuzu.
Yaşıyorum böylece her gün ölerek.
Mazlum bir çocuk gibi acı çekerek.
Ben yığınlar içinde her günüm bir kabus.
Sevgilim söyle neden bıraktın beni?
Yalnızlığa mahkum bir başıma beni?
Gözyaşı çölünde gece oldu yine; bak yağmur yağıyor!
Ama gezilmez ki sokaklarda sensiz; yavan ve yalan.
Yavan ve yalan tüm bu yaşananlar.
Boşa geçer bu günler -gözüm karardı- karanlığa çeken beni yiyip bitiren.
*
Mektuplarını okuyorum; mektubun elimde;
Gün ve gün yazılmış, gözyaşı kokan.
'Sevgimle mi öldürüyorum seni ben sevgilim;
Sevgimle mi boğuyorum seni ben?' diyorsun.
Gözyaşıma hakim olamıyorum sevgilim;
İçim içimi yiyor, daralıyorum ben.
Veremediğim yanıt, bir başkası işte bu, elimde mektubun;
'Gel yanıma sevgilim, sarıl bana' diyen,
‘Seni seviyorum' diye başlayıp giden.
Seni seviyorum! Duy beni ne olur; seni seviyorum ben; yapayalnız burada, karanlıkta.
*
Söz vermiştin bana:
Güneşli bir günde kaçacaktık uzaklara.
Salacaktık gökyüzüne uçurtmaları biz.
Gülecektik hep biz, gülecektik sevgilim.
Düşler bozuldu, güller soldu burada.
Kırıldı kolum; döküldü yaprağım!
Hatırla sevgilim, hatırla yağmuru.
Sarılmıştın bana sen, o gün yağmur altında saatlerce seviştik.
Cennetteydik biz, seninle ormanda.
'Yaşamak çok, çok güzel' demiştin.
Değil sevgilim, değil bir tanem; sen ölünce sevgilim, öldü benim de dünyam!
*
Bırakma beni!
Bırakma ne olursun sevgilim.
Sensizliğe, yalnızlığa, gözyaşına.
Bırakma beni! Bırakma beni!
Sensiz geçer bu günler sevgilim
Ben sensizim, ben sensizim, ben sensizim
Ben yalnızım, ben yalnızım.
Yalnızım, çok yalnızım!
*
‘‘Ne olur bırakma beni; yaşamak çok güzel’’
Değil bu sevgilim yaşamak, bu değil.
Yaşam sensiz hiç güzel değil.
Sanma sakın göremem seni buralardan.
Duyuyor musun beni, ben de yalnızım.
‘’Yalnızım sevgilim; çok yalnızım!’’
Sil gözlerini ne olur, ne olur dayanamam ben.
Sen mutlu olmalısın, sen gülmelisin; hep gülmelisin.
 
YÜZLEŞME (interlute) Toplum olarak, kendi kendimizle yüzleşmeyi öğrenmemiz gerek Refleks! Başka türlü, gırtlağımıza kadar battığımız bu bataklıktan kurtaramayız kendimizi.
Sadece havasını, suyunu, toprağını, ormanlarını yağmalamakla kalmadık bu yurdun. Düşünen, araştıran, farklı şarkılar söyleyen, farklı rüyalar gören insanlarının da kökünü kuruttuğumuz için bu duruma düştük. Altı yüz, yedi yüz; hatta iki bin, iki bin beş yüz önce Anadolu’nun dört bir yanına ışık saçan filozofların yerlerinde bugün yeller esiyor. Bugün hepsinin yaşadıkları yerde, insan da, hayat da ölmüş durumda!
Her gün gazeteler, televizyonlar şiddet, kavga-gürültü, hırsızlık, gasp, cinayet haberleriyle dolu… İşte bugün üzerinde yaşadığımız topraklardaki insanlık değeri, insanlık sevgisi, hoşgörü anlayışı bu kadar. İlginçtir, toplum olarak, şaşılacak bir şekilde ‘'kendi edip, kendi bulan’' bu gülünesi halimize ağlıyoruz. Bugün, cadde ve sokaklarımızdan taşan bu barbarlığı gördükçe, inan kendimden utanıyorum.
 
ORTAK BİR YAŞAM DÜŞLEDİM (Jöntürk feat Cezmi Ersöz, Sirhot, Nejat Yavaşoğulları) Bir tek pencere arıyorum bir tek!
İyilikle aydınlansın camı!
Bir tek pencere olsun ve haykırsın istiyorum.
''Bu dünyada yaşamak için katil olmak gerekmez'' diye.
Bir tek pencere, sevinçle fısıldasın.
''Bu dünyada yaşamak anlamlı ve güzel bir şeydir'' diye.
*
Uyku tutmadı bugün, kayıp giden yıllarıma ağladım.
Neyin peşinde koşup durdum; nasıl bir dünya istedim?
Babek’in düşlediği böcektim. Bruno’yu beynime ektim.
Bedrettin’in sözüne tutundum; nefesimi bu yolda tükettim.
Nerede bir insan görsem aç, açıkta ve zülüm altında;
Çıkıp ortaya haykırdım ve ortak bir yaşam düşledim.
Köleliği değil bu insanlara özgürlük davasını öğrettim.
Barışa hep yürüdüm ben; ‘'ceviz kabuğu’'ndan iğrendim.
Hedef oldum, ben ezildim, Yunus babam gibi yenildim.
Ben bir dünya vatandaşı, dünya evimde ben sürgünüm.
İstedim duvarları yıkmayı; dünyada martı gibi uçmayı.
Bu göğün altında ölümlüyüz; herkes sevsin, sevilsin.
Patlamasın, silah, bombalar; sevinmesin bu zalimler.
Uyku yok bana, yok ölüm; yıkılmadıkça bu duvarlar.
Kitaba değil silaha bu, para yağdıran domuzlar.
Yüreklere nefret ekenler yıkılmadıkça uyku yok.
*
İsterdim kendimi rüzgara bırakmak;
Irmak gibi çağlamak; denizlere ulaşmak..!
*
Yıllar yılı, örülen bu dört duvarda büyüdük.
Kendi izimizi bulmadan yalan bu yolda yürüdük.
Her geçen gün özgürlükten kaçtık.
Boynumuzdaki bu zinciri gönüllü taktık.
Birbirimizden nefret ettik; düşmanı olduk.
Sonbaharda dökülen güller gibi solduk.
Söyle; hiç sararmadan solar mı güller?
Söyle; nerede yardım için uzanan eller?
Dünya -sence- dönmelimi parayla?
Çatlayan dudaklarımda bir tebessüm var hala.
Acısı paylaşılmaz ölümün; çaresi yok ki ölüme.
Bende bazen lanet ettim günüme; her geçirdiğim günüme.
İstedim ki ağlamasın insanlar; ayrımcılık yok olsun; zincirler kopsun.
Yeni bir dünya kurulsun; bayrağı gökkuşağı olsun
Çocukların elleri silah değil, kalem tutsun!

Bambaşka bir dünya!
'‘Bambaşka bir dünyada doğar sevgi güneşi’'
Yepyeni bir dünya'
'‘Yepyeni bir dünyada diner elbet gözyaşı’'
Yepyeni bir dünya isterim!
Bambaşka bir dünya olsun!
 
SUN AVUCUNDAKi KARANLIGI BANA (Jöntürk feat Akrep Nalan) Biliyorsun; hayat duvarlarla dolu.
Yapamadım; anla, tutunamadım.
Bak, bu gece göz yaslarım sadece, sadece senin için akıyor.
Övgü dolu bir şarkı yazmak için, oturmadım masaya çocuk!
Ama inan bana kızgınım, kırgınım sana be çocuk.
Bıraktın hayatı; suçluyum. Her şeye karsın bil sevgimi!
Veremedim bu ellerimi; paylaşamadım düşlerimi!
Duy içimdeki burukluğu! Dilimdeki çığlığı affet!
Ne kadar isyan etsekde hayata; isyan etsekde, kabul et!
Yasamasak da hayatı, bulamasak da aynamızı,
Konsada umudumuz kafeslere, yine de güzel şey yasamak.
*
Kızgınım kendime aslında! Kırgınım sana be çocuk!
Bilmiyordum; inan bilmiyordum! Hayallerim uçup gitti çocuk!
Ben burada göz yaslarımla kalmak ister miydim sanıyorsun?
Bilmiyorsun; ama seni yakalamaya çalıştım; bilmiyorsun!
Ulaşmaya çalıştım hayalimle! Ama!?
Gördüğümde göz yasını; karanlıkta yalnız otururken döktüğün o göz yasını;
''Tamam!'' demiştim ben ‘'tamam; uzatmam gerek elimi cama;
Dokunmam gerek kendime, sana, aynama!'' diye.
Ama?
*
Çok mu geciktim? Yetişebilir miydim? Dokunabilir miydim çocuk?
Sorumlu hissediyorum kendimi; tutabilirdim ellerini çocuk!
Neden beni değil seni? Neden seni aldı biliyor musun?
Bu sonsuz kör karanlık!
Bilmiyorum; simdi, mutlu musun?
Zaman gittikçe daralıyor! Ve inan çocuk ben yürüyor!
Her şeye inat, senin ardından geleceğim an yaklaşıyor!
Anlıyor musun beni simdi? Haydi aç kucağını çocuk!
Sun avucundaki karanlığı; paylaş benimle çocuk!
-
Bu gece iki yıldız kaydı gökten; bilmiyorsun.
Bu gece ruhum dondu; üşüdüm; bilmiyorsun.
Teninin kokusunu, gözündeki ışığı,
Nasıl özledim bilsen, sımsıcak öpüşünü
 
ÇOK SICAK (Jöntürk feat Yeşim Erçetin) Yardım et bebeğim, tekrar deneyelim
Gel dünyayı güzelim, tam tersine çevirelim
Hadi açalım perdeleri, ocakları yakalım
Yatakları yayalım, gel pastalar yapalım
*
Çok şey mi istiyorum, çok mu yabancıyım
Yaşamam gerek burada, bunun için yalancıyım
Simdi bırak bunları, önce kafayı çekelim
Sonra koyulup isimize, güzel pozlar verelim
‘Hayat kısa, çok güzel!’ Zaman gelip geçiyor
Yaklaş sokul yanıma tenimizi birleştirelim
Aşağı daha aşağı, rahat pozisyona geçelim
Bu hayatın tek anlamı, durma ilaç diye içelim
*
Sıcak hem de çok sıcak, yıldızlar uçuşacak!
Sabret canim bu gece, seni ateşler saracak!
Gel dünyaya beraber, parmağımızı çekelim!
Bal döküp yalayalım, cennete akalım!
*
Korkuyor musun yavrum? Rahat bırak kendini!
Dilimle dokunayım sana! Yakından hisset beni!
Bir yandan müzik gelsin, durma, sesin inlesin
Komşu kulak kabartıyor! ‘Bırak sürtük dinlesin’
Güneş doğunca birazdan, bu rüya biter o zaman
Tadını çıkarmaya bak, bir daha gelmez kaman
Atalım saatlerimizi, kapatalım telefonunu
Bak ben varım sadece, durma kullan mikrofonu
*
Dostların şu an kapıda; arkadaşların telefonda
Seni görmek istemiş, hem de çok özlemişler
‘Bu ne sevgi, ne aşk, salla gitsin yalan;
Hepsi senin pesinde’ Avuçlarını yalasınlar
 
HİPHOP HAYATIN TA KENDİSİDİR (interlute) Evet! Ortalıklarda dolaşıp, '‘hiphopta aşk olmaz; sevgi olmaz’' diyenleri görüyoruz. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da dönüp dolaşıp benim söylediğime gelecek hepsi!
Arkadaşlar; hiphop, yaşadığımız bu hayatın ta kendisidir! Bu hayat acılarla, kavgalarla, adaletsizliklerle dolu! Ki, hiç kimse ortaya çıkıp bütün bu olumsuzluklara karşı, hiphop’ta Barikat’tan daha sert, daha doğrudan bir tavır koyan başka bir grup adını söyleyemez bana!
Ama yine biz, her şeye karşın hayatın devam ettiğini de biliyoruz. Ve acıların yanı sıra, bu hayatta aşk da, sevgi de, coşku da, seks de var! Bunlar da bu yaşamın bir parçası! Hatta, bizim düşlediğimiz dünyada sadece bunlara yer var! Bu yüzden aşka, sevgiye, coşkuya, sexe yer vermeyen müziğin de, kültürün de, hayatın da ta … koyayım!
 
JÖNTÜRK İtilen kakılan, düşen, hep yenilen,
Jöntürk tek direnen; Jöntürk haykıran bu
Apaçık meydan okuyan; rap’i pompolayan;
İşte burada Jöntürk; çakan yine Jöntürk.
Fon firi Jön fon; şimdi elinde mikrofon.
Bu orgazmın kendisi; bir nevi hayvan.
Ama aslında Jöntürk candan, kandan bir şaman!
Umudun, kavganın, paylaşmanın diğer adı.
Sivri dilli, toplum dışı. Jöntürk Alamut Kalesi.
Hükmetmez Jöntürk, hükmedilmez; pes etmez.
Yanan, solan bu giden; küllerinden hep doğan
Jöntürk baş belası; Jöntürk sıfır noktası.
*
‘'İleri, ileri, hep ileri’' diyen
Bu yerinde saymaz, boyun eğmez Jöntürk.
Jöntürk kimine düş; döneğe de kabus.
Dönek şimdi nerede? Dönek magazinde!
Kucak kucak dolaşır; nede olsa alışık!
Jöntürk rapi karışık.
Şıllık Sago’yu keklik gibi vuran bir avcı.
Jöntürk savcı değil; Jöntürk piyon değildir,
Cola cola, ayranın iğrenç bir karışımı.
Tek başına savaşan Jöntürk karşı kıyı;
Jöntürk yasa dışıdır.
Oyun bozan Jöntürk; genetik bir hata.
Bu boktan hayatın ta kendisi Jöntürk
*
Jöntürk, gören, duyandır, inadına hep konuşan.
Jöntürk, vuran, kaçan bu arızalı bir rapçi
Jöntürk açık yürekli; Jöntürk piyon silici
Jöntürk sapına kadar kaos; yere serici!
 
NAMLU UCUNDA KADINLAR (Jöntürk feat Serpil Vurucu) Sevgili dinleyicilerimiz! 100 yillik Türkiye aydinlanma mücadelesi sonucunda geldigimiz yer hiçte iç açici degil. Türkiye’de kadinlarin halen yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor. Erkegin aksine, kadinlarin evlilik disi iliskileri halen suç olarak görülüyor. Aile ici suclarin yüzde 87’si kadinlara karsi isleniyor. Kadinlarin yüzde 40’i görücü usulüyle evleniyor. Her yil, 2 bin 500 kadin anne olmak isterken yasamini yitiriyor. Ve yine Türkiye’de her yil yüzlerce kadin ‘namus, töre, ask cinayeti’ adi altinda erkekler tarafindan öldürülüyor. Simdi siradaki sarkimiz, Türkçe rap’in tartismasiz en önemli sesi olan Jöntürk’ün bu aci tabloyu topa tuttuğu ‘Namlu Ucunda Kadinlar’
*
Çalış çabala sürün, yine de yaranamazsın!
Köle gibi yaşasanda, yine de kaçamazsın.
Üçüncü sayfa haberi senin kaderin; neden?
Silahlar ve bıçaklar; halkın sana biçtiği kefen!
Durma, düşün; aç gözünü! Sensin mezarını eşen,
Oğluna töreyi ögreten; ilk namus dersi veren!
Namus silah, bacak arası, namus ölüm degil!
Namus barış, özgürlük! Namus adalet, emek
Bu ‘Gavur İzmir’ demek! Jön der ''Namus Zion''!
Doğu tanrı, doğu töre; doğuda insan piyon!
Kadın kuluçka makinesi, kadın gözyasi mercan.
Düzeni kuran yaşatan kardeşin, baban, kocan!
Tetiği çeken, saldıran ise ahlak, töre, gelenek
Erkek egemen dünyanın kahramanı hep erkek
Ve kadın eve, kafese, kadın çarşafa gömülen!
Kadının saçı başı haram; fitne fesat çıkaran
Hadi oradan it sürüsü! Kadın koruyan, yaratan;
Medeniyeti başlatan bu kadindir sevgiyi yaşatan
*
Seni uyutmanın tek aracı sürünün gerici davası:
Etnik kimlik kavgası, milliyetçilik mayın tarlası.
Jöntürk durmaz, saldırır; isyan ateşini körükler!
Hangi kültür, hangi hak? Durma feodale vur mala!
Erkek kültürünü sahiplenme; dilini yaşatma, bombala.
Bak bu erk'in, toplumun seni düşündüğü yalan
Gördügün ‘ah’lari ‘vah’lari timsah gözyaşı uyan
Bu ‘'ampül kafalı takoz'’ ilk kadina kibriti çakar
Töre indirimi yapar ve sığınma evlerini yıkar
Oysa doğan her gün, adı olmayan bu kadın;
Sözüm ona namus, aşk için vurulup öldürülüyor!
Ses veren yok, duyan yok; yine kurşunlar yağıyor!
Yine yükseliyor feryatlar; yine davullar zurnalar!
Maskeler çeşit çeşit! Bu dostunu düşmanını tanı!
Irak’taki Osmanlıyı övüp, sonra Amerika’yı yeren;
Kurtlar Vadisi’ne özenen; Şemdinli’de sokağa dökülen;
Fransa’ya lanet çekenler kadın yanarken nerdeler?
'‘Namus temizledim’' diyen, seni ezenle birlikteler!
*
Namlu ucundaki kadin bu rapin tek gerçeği!
'‘Namusum’' diye bagiran koparir önce çiçeği!
Kavgasını ver; durma, evrensel bir ateş yak!
Halk ölümünden yana; kadının yok geleceği!
*
Bilindigi gibi Adana'da nikahsiz esi tarafindan 52 yerinden biçaklanirken polis sadece izlemekle yetinmisti Aysegül Porsuk’u. Mardin’de, Semse Allak gayri mesru iliski sonucu hamile kaldigi gerekçesiyle ailesi tarafindan taslanarak öldürülmüstü. Kahramanmaras'ta 6 çocuk annesi Naciye Atmaca, aile meclisinin verdigi ölüm karariyla kursunlandiktan sonra yakilmisti. Bitlis’te akrabasi tarafindan tecavüze ugrayarak hamile kalan Güldünya Tören, erkek kardesleri tarafindan İstanbul’da yakalanip önce sokak ortasinda kursun yagmuruna tutulmus, ardindan yarali olarak kaldirildigi hastanede kafasina sikilan tek kursunla öldürülmüstü. Bütün bunlar, kendisini kadinlarin sahibi, hükümdari olarak görüp namlulari kadinlara ceviren erkek egemen toplumda hayatini kaybeden kadinlardan sadece bir kaçi. Bugün halen kadinlar cinayetlere kurban gitmeye devam ediyor. Kadinlarin yasama hakkini, özgürlügünü elde edecegi günler ise ufukta görünmüyor.
Sevgili dinleyicilerimiz, bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadinlar Günü.
 
PARYA (Jöntürk feat Murat Pakten) Oturup yerimde, paşa paşa paralarımı sayabilirdim.
Bunun için bir tek okşayıp, sürüyü izlemem yeterdi!
Ama bana göre değildi; çünkü düşlerim eğriydi.
Çukurlar, uçurumlar, başı sonu olmayan yolar.
Başka şarkılar söylemek, sevişmeye başka yataklar.
Yalan, dolan ve boran dibine düşerken aşkım,
Sürüyü izlemek zülüm, ölüm; gençliğimde öğrendim.
Öğrenince kaçtım durdum. Ama barış yok, savaş çok.
Doğru yok, tarih yok; mutlak gelecek yok, yok!
Tehlikeli buldu beni; düşünce, sözlerimi,
Ayna tutan rap’lerimi! Mira mitin ….. mi?
Size af yok, barış yok: fok’a sonuna kadar Barikat.
*
Hep yalanla karalandım; engellenmeye çalışıldım.
Oysa ben burada, rapim burada; dilleri pezoların yarmasında.
Susmalarını beklemiyorum. Ben havlamalarını istiyorum.
Yani açıkça ‘SS’; dinleyin, bak saydırıyorum.
Yeraltı benim, fenim, cenim. Sürtünene fermuarım açık.
Çomağı bulduğum yere soktum. Geldim cezanın yüzüne ….
Kendime şaştım; sordum durdum: arızalı olmak zorunda mıyım?
Bu aşka, başka şarkılar söylemek zorunda mıyım.
Söyle; olanı değiştirmek niye? Bende bilmiyorum niye?
Bu erk’e, bağnazlığa karsı bir şey yapmalı! Tabi; tabii!
Güç beynimde biliyorum. İşte başım burada; ölüyorum.
Son nefesime dek ben tabuları topa düzüyorum.
*
İste parya!
Şehre karanlık çöküyor.
İste parya!
Ayak sesim yükseliyor.
 
İstanbul Sokaklarında Gecenin bir köründe İstanbul sokaklarda.
İnce kırmızı hatta yürürken, amaçsız.
Başım eğik önümde, sersefil, kimsesiz.
Pişmanlıklar, keşkeler, çetin - yalnız yollar.
Sağanak yağmur üstümde; buz kesen bu rüzgar.
Geceyi saran –vuran- bu polis sirenleri.
Attığım her adımda siyah beyaz anılarım.
Yürürken hayatta, ben hep sayıklayarak.
Kopuk, saçma sapan hep rüyalar görüyorum.
Düşüp giden, boşluğa gözlerimi görüyorum.
Hey gidi günler; nereden bu nereye… v İşte yolun sonu bu: çıkmaz kör sokak.
*
Açtım kanatlarımı uçtum gökyüzünde.
Parendeler atarak, daldım hayatın tümüne
Kaldırdığım her taşın altında hep rezalet.
Bir tarafta yalan dolan, beceren kodamanlar.
Diğer tarafta mızmız, fırıldak mendeburlar.
Ya sabır çekerek girip çıktım içlerine.
Ardımdan bu mermiler! Yandım, bittim, tükendim.
İşte yerde bedenim. Bu şehir ve bu yollar.
Bu çevremdeki insanlar, anlamsız bu amaçlar.
Hata bende, biliyorum; yeniden doğsaydımv Bu hayatta asla ben, güzele vurulmazdım.
Hatalarımın sonu bu: çıkmaz kör sokak.
*
Saat gecenin biri, bense sokaklarda.
Beynimde şimşekler; dilimde keşkeler.
Yeni tat, yeni aşk, yepyeni zevkler için
Saydır Jön, durma; rapin İstanbul sokaklarında!
*
Koşmaktan bıktım;
Düşmekten yoruldum;
Hayal kurmaktan sıkıldım artık.
Biraz da kendimi yaşamak istiyorum.
 
Geri
Üst