İstanbul'un Kuruluşu

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
İstanbul'un Kuruluşu
İ.Ö. 7 yüzyılda Bizans adlı birinin önderliğinde gelen Megare muhacirlerinin yerleşmeleriyle kurulmuştur. Bizans kenti daha küçük bir kent görünümünü sürdürürken
smilev.gif
283-305 yılları arasında yaşamış olan Diocletianus İmparatorluğun başkentini Doğu'ya taşımayı düşünmüştü
smilev.gif
ancak gerçekleştirememişti.

Roma İmparatorluğu 4 yüzyılın başında dışarıdan barbar saldırılara uğrarken içeride dağılmaya başlayan köleci düzenin ve özgür çiftçilerin başlattıkları devrimci bir dalga ile karşılaşmıştı. Bu
smilev.gif
imparatorları daha gelişmiş yönetim sistemlerinin yanı sıra ikametleri için de daha güvenli yerler seçmeye zorluyordu. Başkent Roma
smilev.gif
ekonomik sıkıntılarında etkisiyle başkent olma özelliğini iyice yitirmişti.

Roma İmparatorluğu'nu Doğu ve Batı olarak ikiye ayıran Dioclatianus'un komutanlarından Constantius'un oğluydu Constantinus. Annesi ise gerçek haçı bulduğu için "azize" olarak nitelendirilen Helen'dir. Paganist olan Constantius
smilev.gif
ayaklanmaları oğlu ile bastırdıktan sonra 306'da ölünce oğlu Constantinus'u Batı Roma İmparatoru ilan etmiştir. Ancak egemenliğini perçinleyebilmesi için Roma'da imparatorluğunu ilan eden Maxentius'u yenmesi gerekti. Bir söylentiye göre ordusuyla Roma üzerine yürürken bir öğlen gökyüzünde parlayan ve üzerinde "Bununla kazan" yazılı bir haç gördü. Bu düşten sonra haçı askerlerinin kalkanlarına işletti. Maxentius'un ordusuyla Roma yakınlarındaki Milvian köprüsünde karşılaşan Constantinus büyük bir zafer kazanarak 312'de Batı Roma'nın tek hakimi oldu. 313'te Licinius ile bir araya gelerek Hıristiyanlara tapınma özgürlüğü veren Milano Fermanı'nı kabul etti.

Ancak Constantinus'un Hıristiyanlara yasal statü sağlaması Romalıların hiç hoşuna gitmemişti. İmparator Contantinus 326'dan sonra Doğu'ya çekildi ve Roma'ya bir daha geri dönmedi. Constantinus'un Doğu Roma İmparatoru Licinius ile 324'de savaşmasından önce Roma İmparatorluğunun başkenti olan Bizantion
smilev.gif
bu galibiyetten sonra tek imparator olan Constantinus tarafından da başkent olarak tercih edildi. Ve adı değiştirildi. Bu tercihin başlıca sebeplerini şöyle sıralayabiliriz.

a- Doğu'nun kimi Roma yöneticileri üzerindeki çekici etkisi. İmparatorluğun merkezini Doğu'ya taşıma isteği
smilev.gif
Jül Sezar'dan başlayarak görülür. Doğu'nun bu çekiciliğinin sebebini ise şöyle açıklayabiliriz: Roma'nın zenginliği savaşlarla
smilev.gif
işgallerle ele geçirilen taşra eyaletlerinin sömürülmesine dayanıyordu. Doğu eyaletlerinin imparatorluğa bağlanmasıyla illerin işgaller sona erecek
smilev.gif
iller sömürülemeyecek ve dolayısıyla ekonomik ağırlık merkezi bu kentlere dönecekti. Doğu'nun ekonomik üstünlüğü böylece
smilev.gif
başkentin taşınmasıyla onaylanmış
smilev.gif
yerleştirilmiş oldu.

b- Kentin üç yanı denizlerle çevriliydi. Ayrıca karadan da güçlü surlarla korunuyordu. Düşmanların yaklaşması olanaksızdı.

c- Contantinopolis Avrupa ile Asya arasındaki üstün jeopolitik konumu nedeniyle iki kıta arasında bir aracıydı. Bu konuda Auguste Baully "Bizans Tarihi" isimli kitabında ticaretin önemini "
nokta.gif
. bütün Akdeniz sitelerini ticaret gemileri yüklerini boşaltıyorlar ve Constantinopolis'ten ipekli
smilev.gif
tahıl
smilev.gif
baharat
smilev.gif
fildişi sanat eserleri
smilev.gif
kıymetli madenler alıyorlar
nokta.gif
. "şeklinde anlatırken Ayla Ödekan "Kentlerin Kraliçesi Constantinopolis" isimli makalesinde "kentin
smilev.gif
bu yüzyılda ticaretle ilişkisinin zayıf olması
smilev.gif
seçimin ticaret olanakları düşünülerek yapılmadığını kanıtlamaktadır. Nitekim I. Contantinus'un bayındırlık programına liman yapımı alınmamıştır" demesi bir çelişkiyi yaratıyor. Ancak yine de kentin jeopolitik önemi göz önünde tutulmalıdır.



Kentin tüm bu özellikleri sonucunda bir de gelişebilir kentsel özelliğini yitirmez nitelikte olduğu ortaya çıktı ve nitekim tahminler sonuçsuz kalmadı. Constantinus yeni başkentin kurulmasının "Tanrının emri" olduğunu söylüyordu. Başkentin ilanından sonra artık sıra her konuda yapılanmaya gelmişti. Nüfusun ve yapıların hızla artığı yeni başkentte çok sayıda mimara
smilev.gif
ustaya ve işçiye gereksinim vardı. Mimar bulmak zordu. Kölelerin kent dışına çıkmalarına izin verilmiyordu ve yapı malzemesi her zaman azdı. Ancak imparator Constantinus Batı Roma'nın imparatoru iken çok sayıda yapı inşa ettirmişti.



Constantinus
smilev.gif
yeni başkentine
smilev.gif
çoğunluğu Balkanlar'dan olmak üzere çok sayıda insan yerleştirmişti. Kentin nüfusu sürekli artmış ve 5. yüzyılda Constantinopolis 300 bin kişilik nüfusu ile Roma'dan daha kalabalık olmuştu. Bu nüfusu beslemek zordu. Constantinus döneminde Mısır
smilev.gif
Suriye ve Anadolu'dan ithal edilen buğday
smilev.gif
yağ ve şarap halka ücretsiz olarak dağıtılıyordu. Temel gıda buğdaydı. Constantinopolis artık bir Yunan kentinin devamı olmaktan çıkmıştı. O kadar büyümüştü ki doğal ardülkesi onu beslemeye yetmedi.

Kuruluş aşamasında kentte Yakındoğu'nun Helenistik-Roma kentlerinde varolan gelişmiş bir endüstri yoktu. Fakat bir başkent olarak çekiciliği ve kalabalık nüfusu
smilev.gif
kenti büyük bir pazara dönüştürmüştü. Constantinus'un kenti "gelişebilirliği" nedeniyle tercih etmesi bir tahminden öteye gidip gerçekleşmişti.



Constantinopolis bir Helenistik kentti. Kentin yapısında Doğu'lu ve Helenistik öğeler bir aradaydı. Din
smilev.gif
felsefe ve Yunan dili gibi. Ayrıca Constantinopolis Patrikliği bütün Trakya
smilev.gif
smilev.gif
Fatih
smilev.gif
smilev.gif
işlevsel ve simgesel olarak da anıtlara ihtiyacı vardı.

Constantinus Roma'nın bütün görkemini yeni başkente taşımak istiyordu. Benimsenmeyen "Nea Roma-Yeni Roma" ismi bu isteğin bir göstergesidir. Öyle bir şehir olmalıydı ki
smilev.gif
görkemiyle Roma'yı geride bıraksın. Hatta bir efsaneye göre bizzat tanrı Sezar'a görünüp ona başkentin yerini göstermiştir.

Constantinopolis 11 Mayıs 330'da resmi törenlerle kurulmuş ve bu olay her yıl aynı tarihte Encainia şenlikleriyle kutlanmıştır. İmparatorluğun bütün ileri gelenleri kenti donatmaya çağırmıştı. İmparatorluğun her köşesinden kente heykeller ve başka sanat yapıtları getirilmişti. Hatta Roma
smilev.gif
İskenderiye
smilev.gif
Efes
smilev.gif
Antakya ve

Atina'yı soyup soğana çevirmişlerdir.Kentin resmen açılışından sonra anıtsal yapıların inşa edilmeye başlandığı dönemde imparatorun en büyük sorunu kente yerleşenlere konut sağlamaktı.

Alınan bazı önlemler şunlardır:

* İnşaat yapanları vergiden muaf tutma.

* Kendi evlerini yapanlara bedava ekmek verme.

* Anadolu'da mülkü olanlara
smilev.gif
Constantinopolis'te ev yapmayı zorlama.

* Soylulara konut yapmalarında hazineden yardım sağlama
Pontus ve Asya piskoposluklarını içine almıştır. Din adamları vergi vermemişlerdir. Kilisenin sonsuz bağış alma hakkı vardı. Kilise yetkililerini yerel yönetimde kullanma bir imparatorluk politikasıydı. Elde edilen verilen çerçevesinde Constantinus'un çizdiği kent topografyası hakkında bir yorum yapacak olursak; kent planının bugünkü Cibali Altımermer ve Etyemez'i de içine alan çapı 2.5 kilometrelik bir çember yayını kapsadığını söyleyebiliriz.Yeni kentin iskan faaliyetleri gün geçmeden başlatılmalıydı. Ayrıca yeni kentte çözülmesi gereken iki sorun vardı. Kentin insanlara
 
Geri
Üst