Seçim Yapın

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Seçim Yapın
Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli beyinlerinden kabul edilen Goethe, çözümün bir parçası değilsek, sorunun bir parçası olacağımızı çarpıcı bir biçimde söylemişti. Böylece o çözümsüzlüğün ya da karar vermeden dikilip durmanın karşısına çıkmıştı. Evet, hepimiz biliyoruz ki çözümsüzlük çözüm değildir. Ama bazen bunu unuttuğumuz olur.

Jean-Paul Sartre’ın yıllar önce okuduğum bir tiyatro oyunu bende son derece önemli bir etki bırakmıştı. Bu oyunla birlikte insanın ne kadar zor durumlarla karşılaşırsa karşılaşsın karar alması, bir seçim yapması ve seçiminin sorumluluğunu üzerine almasının gerekliliğini derinden kavradım. Şimdi bu oyundan söz etmek istiyorum.

2.Dünya Savaşı sırasında Fransa’yı işgal eden Alman askerleri bir grup Fransız direnişçiyi yakalamıştır. Bu direnişçilerin arasında, direniş gücünün önemli isimleri bir kadın ve onun kardeşi olan çocuk bir direnişçi vardır. Almanlar işkence yoluyla direnişin liderini öğrenmek isterler. Açıkçası işkenceye çocuğu dayanamayacağı bellidir. Çocuk büyük bir olasılıkla onları istemeden de olsa onları ele verecektir. Bu da direniş liderinin ele geçirilmesine neden olacak, direnişin çökertilmesinin yolunu açacaktır. Ne yapacakları konusunda son derece kararsızdırlar.

Direnişçilerden biri –şimdi anımsadığım kadarıyla benim karakterler içinde en dengeli ve iyiniyetli olarak gördüğüm kişiydi- ayağa kalkar, çocuğun yanına gider ve onu öldürür. Herkesin düşünüp yapamadığı bir şeyi yapmış, bir karar almış ve seçiminin sonucuna katlanmıştır. Bu marjinal, uç bir durumdur. Ama bugün dünyamızda benzerleri yaşanıyor olabilir. Bazıları bu satırları yazarken sizler bu satırları okurken bu gibi zor kararlar veriyor olabilir.

Bu oyun yoluyla Sartre bize zor bir karar üzerine düşünmemizi öğütler gibidir. Böyle bir durumun sorumluluğunu, öldürmek ya da öldürmemek arasında bir karara varmanın sorumluluğunu üzerimize almak zorunda kalsaydık nasıl davranırdık?

Ben “Mezarsız Ölüler” adlı bu tiyatro oyununu okuduktan sonra kendime bir soru sordum. Böyle bir durumla karşı karşıya olduğumu düşündüm. Sonra da “Ne karar verirdim?” dedim. Bu ve benzer soruları sormak bende bir oyun haline dönüştü. Zor durumlarla karşılaştığımda hızla düşünüp durumu değerlendirme yeteneğimi geliştirdim. İkinci önemli katkısıysa zorlu durumlarla karşılaştığımda sükunetimi korumamı sağladı. Açıkçası zihnim zorlu bir durumla karşı karşıya kalmama rağmen olabildiğince sakin ve antrenmanlı olabiliyordu.

Son olarak zor durumlarda karar verme ve sorumluluk alma bilincimi güçlendirmiştir. Seçim yapmanın zorlukları karşısında kenara çekilmenin ya da kaçmanın bir çözüm olmadığını anlamamı sağlamıştır.

Sizde kendi uç durumunuzu oluşturabilirsiniz. Çok zor bir karar aşamasını tasarlayabilir ve böyle bir durumda nasıl davranacağınızı kendinize sorabilirsiniz? Bu sayede seçim yapmak konusunda bir pratik yapmış olursunuz.

Bazen eğer bir yönetici olarak çalışıyorsak birisinin meslek yaşamı ile ilgili bir karar almamız gerekir. Bazense ailevi bir problemle karşılaşırız. Örneğin ben annemin yaşadığı psikolojik bir rahatsızlık nedeniyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatmasına karar vermekle karşı karşıya kalmıştım. Bu gibi durumlarda gerçekten doğru bir sonuca ulaşmak hiç de kolay değildir.

Eminim zorlu anlarla yaşamınızdan karşılaşıyorsunuz. Eminim bir seçim yapmanız ve sorumluluğu üstlenmenizin gerektiği durumları deneyimliyorsunuz. Örneğin şimdi önümüzdeki bir yıllık dönem için zor durumlar tasarlayın. Benim esinlendiğim gibi çevrenizdeki ya da kitaplardaki bir dizi zor durumdan yararlanın, bunları kısa notlar halinde çalışma defterinize kaydedin.

Bu arkadaşlarınızdan ya da yakınlarınızdan birisinin vermek zorunda kaldığı bir kararda olabilir. Siz onun yerinde olsaydınız nasıl davranırdınız? Sonra bu zor durumun üstesinden nasıl gelirdiniz onu düşünün ve alternatif seçimlerinizi oluşturduktan sonra da kararınızı verin. Bu pratik sayesinde kendinizi güçlendireceğinizi gönül rahatlığıyla ileri sürüyorum.


Kaynak : Kelebek Etkinizi Yaratın/Sayfa: 192-193
 
Geri
Üst