Bir konuyu da özellikle vurgulamak gerekir. Bazen tesadüf kelimesini ona göre çalıştırıyoruz ki, olayların asıl mahiyetini yansıtan kelimeyi bilmiyoruz. Denk kelimesi aslında böyle anlarda tam yerine düşüyor. Bu, ayarlanmış şekilde birbirine rast gelmek anlamına gelir. Kısacası, hayatta tesadüfler değil tevafuklar var. Tüm olayların sebebi veya sebepleri vardır. Örneğin, kullandığımız sıradan bir kalemden tutun en yüksek teknolojiye sahip eşyalara, fotoğraf makineleri, telefonlara, arabalara, uçaklara vb. kadar hepsinin bir nedeni, bir amacı vardır. İnsanlar yaptıkları tüm bu eşyaları herhangi bir nedene ve amaca bağlı olarak yaparlar, yoksa ki, körü körüne, kendi kendine ve tesadüfen olmazlar.
Örneğin, fotoğraf makinesini oluşturan parçalar veya onları oluşturan şuursuz ve cansız moleküller milyar yıllar boyunca hiçbir zaman kendi kendine, kendiliğinden şekilde birleşip, amaçlı bir şekilde karar verip, plan çizip, dizayn edip hatta sıradan bir düşük teknolojili fotoğraf makinesini bile üretim yapamazlar.
Buna inanan kişinin ancak ve ancak zihinsel sorunu olabilir. Eğer bu cansız ve şuursuz moleküller adi bir cansız fotoğraf makinesini düzeltme gücüne sahip değillerse, peki o zaman canlı ve bilinçli bir varlık olan insanı veya onun yüksek teknolojili gözünü nasıl üretmeyi becerebilirler? Aslında çoğunluk ateistler de bu gerçeği çok güzel bilirler, ama tekebbürleri yüzünden bunu kabul etmek istemiyorlar. Onun için uydurma tesadüf teorilerini bilim adı altında insanlara işlemeye çalışırlar.