Türk Usulü Nlp

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Türk Usulü Nlp
Türk usulü, Türklerin iş yapma şeklini ve/veya işlerin Türkler tarafından yapılma şeklini ifade eder. Bu tanımdan hareketle Türk usulü NLP’yi, “Türklerin NLP tekniklerini kullanma şekli” veya “NLP’nin Türkler tarafından kullanılma şekli” diye tanımlayabiliriz.

Türk usulü NLP kavramı, sadece bu makale için geliştirilmiş bir kavram olup,”ezberden konuşan” yurdum NLP’cilerinin bakış açılarını genişletmeyi amaçlamaktadır. Önce NLP’ciler, sonra NLP kavramı hakkındaki görüşlerimi açıklayacağım.

Yurdum NLP’cileri!

NLP ile ilgilenenler amaçlarına göre üç gruba ayrılabilir:
Sadece kendini geliştirmek için NLP öğrenenler. Bu gruptakiler NLP ile “amatör olarak” ve kendi iş başarılarını daha da artırmak, kariyerlerinde yükselmek için ilgilenirler.
Hem kendini geliştirmek için hem de çevresindeki kişilere herhangi bir ücret almaksızın yardım etmek için öğrenenler.
Sadece başkalarını geliştirmek için öğrenenler! Bu gruptakiler genellikle NLP eğitmeni olurlar.

Türkiye’de üç türlü NLP’ci bulunmaktadır:
1. Gerçek NLP’ciler.
2. NLP’ciyim diye geçinenler.
3. Ve NLP sayesinde geçinenler!

İlk gruba NLP hakkında ilgili ve bilgili kişiler girer. Sayıları en az olan gruptur. İkinci gruba ise, bir kitap okuyup da hayatı değişen, sonra o kitabı iki defa daha okuyup kurslar vermeye başlayanlar girer. Kendilerini NLP uzmanı diye sunarlar ama “iç konuşmadaki tekrar sayısı ile inançların yoğunluğu arasındaki ilişki nedir?” diye bir soru sorsanız bilmezler. Ezberledikleri birkaç sloganı tekrarlar dururlar. Yarım bilgili doktor candan, yarım bilgili avukat maldan, yarım bilgili NLP’ci ise insanı hayallerinden eder!

Üçüncü gruptakiler ise aslında NLP de dahil hiçbir kişisel gelişim tekniğine inanmayan ama kendi deyimleriyle “bazı sazanların” bu tür konularla ilgilenmesi nedeniyle ilgilenen, sadece kişilerin cebindeki parasını almak için NLP’ye duyulan inanç ve sempatiyi kullanan insanlardır. Türkiye’de bu tür kitap yayınlayanların ezici çoğunluğu bu gruba girer. İşin komik tarafı NLP’nin misyonuyla vs ilgilenmedikleri için en çok parayı da bunlar kazanır. İlk iki grubun oluşturduğu kitleyi bunlar “nakite” çevirirler. Bu gruptakiler genellikle geri planda kalır.

Nasıl NLP’ci olunur?

NLP’ci olmanın Türk usulü yolları ikiye ayrılır.
1 . Mektepli NLP’ci olmak.
2. Alaylı (sahadan gelen) NLP’ci olmak.

Mektepli NLP’ci olmak, yabancı dil bilen ve yurt dışındaki maliyeti 5000 doları bulan “eğitici eğitimi” kursunun parasını kazanmış kişilerin kullanabileceğini bir yoldur. Mektepli NLP’ci olmanın da doktorluk gibi “pratisyen”, “uzman”,”öğretici” gibi aşamaları bulunmaktadır. Bu eğitimler ABD ve İngilteredeki enstitü ve NLP üniversitelerinde verilmektedir. Yetki belgesindeki bu bölünmeler pedagojik amaçlardan çok ticari çıkarlara dayanmaktadır. Çünkü NLP bir Amerikan icadıdır. Amerikalılar yurdum idealistleri gibi “vatan , millet için” değil, “dolar için” çalışırlar.
Bu nedenle bir Türk dünyaya ,1350 Türk lirası bir dolara denk gelmektedir.

Alaydan gelenler ise, bir NLP kitabını 7 defa okumuş, okurken duygularına hakim olamamış, NLP ile gerçekten de her şeyi değiştirebileceğini sanan tiplerdir. Meslekleri genellikle öğretmenliktir yada işsizdirler. Yabacı dilleri yada yurt dışına gidecek paraları olmadığı için “okur satar” bir tarzda çalışırlar. Genellikle okudukları kitap Anthony Robbins’in Sınırsız Güç adlı kitabıdır. Bu kitabı okuduktan sonra Oğuz Saygın’ın verdiği seminere gidip “bir insan bir işi başarabiliyorsa, bunu herkes başarabilir. Ben yaptım oldu sen de yapabilirsin. İste alırsın, ara bulursun, kapıya vur açılacaktır” tarzı cümleleri duyunca, aklı duyguları tarafından kamaştırılmış, teknik ifadeyle “motive olmuş” insanlardır.

NLP’ci olmak için yetki değil yeterlilik esastır. NLP eğitimi vermek için yasal yönden hiçbir belge almanız gerekmez. Son yıllarda ülkemizde de, yurt dışından onaylı, Türk eğitmenlerden alınan sertifikalar verilmektedir. Yerli NLP’ciler bu sertifika programları için 1000 dolar civarında para istemekle beraber, NLP’cilerin sertifika satışında giriştikleri rekabet, cep telefonlarında olduğu gibi “sertifika fiyatlarını” gittikçe ucuzlatacaktır!

NLP teknikleri hakkında

Yurdum NLP’cileri hakkındaki görüşlerimi açıkladım. Şimdi sıra NLP hakkındaki düşüncelerime geldi. Önce olumlu olanları sıralayayım:

NLP hızlı kişisel değişim sağlayabilen programlardan biri durumunda. Gerçekten de değişmeye hazır kişileri, çok yönlü ve radikal bir şekilde değiştirebiliyor.
Algıların yönetimi ile ilgili ayrımları, zihin potansiyelin analizi ve geliştirilmesinde çok güçlü bir araç sunuyor.
Çok kapsamlı bir kullanım alanına sahip. Eldiven üretiminden merdivenden çıkmaya, kıta sahanlığı tespitinden sahanda yumurta yapmaya kadar pek çok alanda kullanılabileceği iddia ediliyor!


Şimdi de bazı noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum. NLP gittikçe ticarileşen bir bilgi sistemi olduğu için, NLP’nin “öteki yüzü” gittikçe gizleniyor. NLP sürekli mucizevi bir araç diye sunuluyor. Bu iddiayı çok da ciddiye almamanızı öneriyorum. Bu önerinin onlarca dayanağı var ama sadece birini anlatmak isterim.

NLP bir sosyal illüzyon programı aslında. İnsanlık tarihi boyunca, her zaman insanları yada insanlığı kurtaracak sosyal fikirler ortaya konulmuştur. Bu fikirlerden herhangi birine inanan bir kişi, dünyada herkes o fikre inanırsa, hiçbir sorunun kalmayacağını düşünür. Sosyalizm, Mevlevilik, Konfüçyüsçülük yada NLP, tüm bunlar insanlara bir rüya vaat eder. Acı gerçek şudur ki, bu sadece bir vaattir ve şimdiye kadar on binlerce dini ya da felsefi görüş insanları yada insanlığı mutlu etme vaadini yerine getirememiştir. Ayrıca pazarlamanın “insanın cebinden parasını alıncaya kadar aklını tutuklama bilimi” olarak tanımlandığını ve NLP’cilerin de birer sosyal pazarlamacı olduğu unutulmamalıdır.

NLP ile ilgili bilmeniz gereken ikinci nokta NLP’nin aslında “derleme” bir sistem olduğudur. NLP diliyle söylersek, NLP “modellemeler” yapılarak oluşturulmuş, orijinallik seviyesi sanıldığının aksine fazla olmayan bir sistemdir.

NLP’nin sevmediğim tarafı ise taklitçiliği meşrulaştırıyor olmasıdır. Asırlardır “fikri ahlaksızlık” olarak kabul edilen taklitçilik, NLP de “modelleme” adıyla, kılık değiştirmiş halde karşımıza çıkıyor. Beynini kullanmayıp, başkasının emek harcayarak ürettiği şeyleri “(ç)alıntı” olarak kullanan pek çok insanla karşılaştım. Yazmış olduğum kitapların içeriğinin aynen boca edildiği 7 kitap var. Bunların yazarlarına sorarsanız “sizi modelledik” diyorlar.

Benim bütün tespitlerimi, ayrımlarımı, üslubumu alıp kendi kitabına koyan, sadece kitabın sonundaki kaynakçada bahsetmekle işinin bittiğini düşünen, yapması gerektiği halde kitap içindeki alıntıları tırnak içinde göstermeyen pek çok kişinin hararetli bir şekilde modellemeyi savunması da ilginç doğrusu. Modelleme tembelliği, başkalarının hakkını yemeyi meşrulaştıran bir araç olarak kullanılmaktadır. Modellemenin sadece yeni bir alanda ilk adımı atarken mübah olduğuna inanıyorum. Daha sonra kendi aklınızı kullanarak yürümelisiniz, başkalarını taklit ederek değil.

NLP fanatiklerinin hararetli bir şekilde anlattıkları “NLP öğrendim hayatım değişti” ifadesine karşı da mesafeli durmalısınız. Bu tür kişilerin yaşadıkları psikolojik illüzyon geçinceye kadar onları kendi hallerine bırakın. Türkiye’nin benzersiz hayat şartları onları “asgari Türk müşterekleri”ne getirecek, bir süre sonra o kadar hararetli bir şekilde anlatmayacaklardır!

Bir NLP kitabı okumakla hayatı değişen kişilere de şunu hatırlatmak isterim; NLP sizin dünyanızı değiştirdiği hızda dünyayı değiştiremez. Çünkü başka insanların dünyası bu kadar kolay değişecek kadar küçük olmayabilir.

Unutmamanız gereken noktalardan biri de, NLP arazi ile haritayı ayırsa da kendsi de bir haritadır. NLP Amerika’da, yerel faktörleri dikkate alınmadan hazırlanmış, çok genel bir haritadır. Bu haritayla Türkiye’de yolunu bulmak, çınar yaprağına çizilmiş bir tarifle Pendikten Gaziosmanpaşaya gitmek kadar zordur!

Yaklaşık onuncu yılına ulaşan kişisel gelişim kariyerime dayanarak, NLP hakkında, son söz kabilinden şunu söyleyebilirim: NLP mevcut sistemler arasında son derece gelişmiş bir modeldir. Bununla birlikte aynı derecede güçlü bir doğru da şudur: NLP Türkiye’de başarı sürecinde uyulması gereken kuralları ve yöntemleri açıklayamıyor. Ali Desidero’nun esprisiyle “ Onlar yapmış NLP’yi Coni’ye göre, uymaz Ali’ye Veli’ye, Burası Türkiye yok öyle!”

Şakası bir yana “glokalizasyon” denilen “global düşün, lokal hareket et” ilkesine uyarak, NLP’nin Türk usulü versiyonunu geliştirmeye kafa yormak kanaatimizce yararlı ve gereklidir.
 
Ce: Türk Usulü Nlp

:hhh: Hakikatten ya alaylı NLP'ciler ne çok türedi etrafta, anlatan da ne güzel bir dil kullanmış, iğneli iğneli nükteli bir anlatım... Ellerine sağlık canım.
 
Geri
Üst