Ürtiker hakkında bilmeniz gerekenler

M

*Melek*

Forum Okuru
Ürtiker hakkında bilmeniz gerekenler
Cilt hastalıkları
Ürtiker

Günümüzde sıkça rastlanan ve insanların yaşam kalitelerine ciddi olumsuz etkileri olan ürtiker hakkında bilinenler ve bilinmeyenleri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz...

ÜRTİKER denince ne anlıyoruz

Ürtiker, kurdeşen olarak da bilinen bir deri hastalığıdır. Belirleyici özelliği yoğun kaşıntının eşlik ettiği deri dökün­tüleridir. Genellikle erken yaşlarda görü­dür. Sonraki yıllarda sıklığı azalırsa da, 30 yaşından başlayarak yeniden artar. Kadınlarda daha yaygındır. Bu özellik hormondengesizliğine bağlı damar olaylarının ortaya çıkmasına bağlı olabilir.

BELİRTİLERİ
Ürtikerin en önemli belirtisi kabartılı kızarıklıklardır. Deriden kabarık olan ürtiker plağı, sınırlan belirli ve yuvarlakça bir görünüm taşır. Kabarcığın ça­pı birkaç milimetreden birçok santimet­reye kadar değişebilir. Açık kırmızı olan rengi ortada beyazlaşır. Yoğun bir kaşıntıyla birlikte belirir.
Kabarcıklar bütün vücuda yayılabile­ceği gibi, vücudun herhangi bir bölü­müyle de sınırlı olabilir. Gözkapağı gibi bazı bölgelerin özellik gösteren anato­mik yapısı nedeniyle, ürtiker bu bölge­lerde yaygın bir şişkinlik yaratabilir. Ödemler bazen büyük boyutlara ulaşabi­lir. Çoğunlukla inatçı bir kaşıntı görülür.


Ödemli kabarcık birden ve çok hızlı oluşur; birkaç dakika ya da saat içinde kaybolur-. Bazen döküntüler gece ortaya çıkar; hasta sabah hekime ve aile birey­lerine böyle bir döküntü geçirdiğini söyler, ama lezyonlan gösteremez. Hastalık çoğunlukla kabuklu deniz ürünleri ya da çilek yendikten sonra or­taya çıkar. Bazı olgularda ise, çoğun­lukla ishalle birlikte görülen mide-bağırsak ya da mide İltihabı öyküsün­den sonra hastanın vücudunda ödemli kabarcıkların oluştuğu gözlenir. Müshil vb ilaçlar da ürtikere neden olabilir. Gereksiz müshil alımı birçok olguda kalıcı bağırsak örselenmesine neden olur. Böylece vücudun duyarlılığım ar­tırıcı bazı maddelerin bağırsaklardan emilimi ve dolaşıma katılımı kolaylaşır.
Başta ürtiker olmak üzere alerjik hastalıkların oluşum sürecini başlatabilen sayısız madde vardır. En iyi bilinen ürtiker nedenleri yiyecekler ile ilaçlar­dır. Bunlara
enfeksiyonlar sonucunda gelişen ürtikeri de ekleyebiliriz. Enfeksi­yon etkenleri bademcikler ya da dişlerde odaklanan mikropların toksinleri ya da bağırsak asalakları (tenya, oksiyür, askaris vb) olabilir. Ayrıca fiziksel etkenlerle ortaya çıkan ve oldukça sık görülen bir ürtiker tipinden de söz edilebilir. Deri yüzeyinde sürtünmeye ya da sürekli ze­delenmeye uğrayan yerlerde ödemli kabarcıklar ortaya çıkar. Fiziksel etkenlere bağlı ürtiker olgularında, çizgi biçimli ya da yaygın kabarcıklar banyo sonra­sında, ayak tabanlarıdaki kabarcıklar ise uzun yürüyüşlerden sonra görülür. Bunlar kaygılandırın olmakla birlikte gerçek anlamda hastalık değildir. Ayrıca deriyi etkileyen zedelenmeler sonucun­da sağlam deri üstünde kalıcı ürtiker ka­barcıkları oluşabilir; bu olaya yapay ürtiker ya da dermografizm adı verilir.Dermografizm bazı olgularda ömürboyu sürebilir, bazılarında ise aşamalı olarak kaybolur. Kanamalı (hemorajik) ürtiker oldukça ender görülen bir tiptir;damar yatağının aşın kırılganlığı sonu­cunda kanın dokulara sızmasıyla ortaya çıkar.

NEDENLERİ
Ürtiker genellikle alerjiden kaynaklanır. Hastalığın oluşumu ana hatlarıyla şu sü­reci izler:
Antijen denen belirli bir mad­de (örneğin bir protein) vücuda girer. Vücudun savunma sisteminde bu mad­deye karşı antikor denen maddeler üre­tilir. Antikorların görevi antijenin isten­meyen olası etkilerini engellemektir. Bu nedenle yalnız antijene karşı etkili olma özellikleri vardır. Antijenin yeniden vü­cuda girmesi ve bunu izleyen antijen-antikor karşılaşması ürtiker belirtilerini başlatır. Alerjen olarak da bilinen anti­jene karşı antikorlar üreten vücudun du­yarlılığı artar. Vücudun bütün sistemleri bu tür hastalıklardan etkilenebilir. Solu­num sisteminde saman nezlesi ve bronşiyal astım, sindirim sisteminde mide-bağırsak iltihabı görülebilir. Alerjenin araştırılarak belirlenmesi tedavi açısın­dan büyük önem taşır. Alerjen madde­nin ortamdan uzaklaştırılması en etkin tedavi yöntemidir. Böylece hastalığı başlatan süreç engellenmiş olur.
Alerjik ürtiker dışında rastlantıyla oluşan ürtiker olgularına da rastlanır. Bunlar özellikle örseleyici maddelerle temastan sonra ortaya çıkar. Isırganotu gibi bitkiler, böcek sokması gibi uya­ranlar ve soğuk ya da sıcak etkisi ürtikere yol açabilir. Bu olgularda Ödemli kabarcık yalnız temas bölgesinde beli­rir. Ama daha önce belirtildiği gibi, aşı­rı duyarlı kişilerde döküntüler hızla ya­yılarak bütün vücudu kaplayabilir. Ürtikerde kabarcığı oluşturan biyo­kimyasal süreç antijen-antikor birleş­mesiyle başlar. Bu süreçte iki kimyasal bileşik ortaya çıkar: Histamin ya da histamin benzeri maddeler ve serotonin. Bunlar derialtı dokusundaki damarları etkileyerek damarlarda genişlemeye (kızarıklık), ayrıca damarların geçir­genliğini değiştirerek damar yatağı dışı­na serum sızmasına (ödem ve ürtiker kabarcığının oluşumu) yol açarlar. Alerjiye neden olan etken bazen kolay­ca belirlenir.
Alerji yapabilecek madde­lerin tek tek denenerek ayıklanması alerji etkeninin bulunmasında sonuca götürücü olabihr.
Zor belirlenen alerjenler için uygu­lanan “deri testleri” her zaman istenen sonuçlan vermeyebilir. Çoğunlukla birden” çok uyarana karşı duyarlı olan bu hastalar çok sayıda maddeye tepki gös­terirler.
Alerjik durumlar dışında, organ ve sistemlerin özellik gösteren hastalıkla­rında da ürtikerin ortaya çıkışı kolaylaşır. Karaciğerin işlevini iyi yapamama­sına bağlı sindirim güçlüklerinde ya da kolit tarzında kronik enfeksiyonlara bağlı rahatsızlıklarda da ürtiker görüle­bilir. İç salgı sistemi bozuklukları da ürtiker nedeni olabilir. (Erişkinlik dö­nemine geçişten sonra bazı alerjik has­talıkların iyileştiği bilinmektedir.) Has­talığın görülmesinde ailesel ve kalıtsal etkenlerin önemli rolü vardır. Dolayı­sıyla bir ailede aynı ya da değişik yapı­da alerjik hastalıkların bulunması pek ender değildir.


TEDAVİ
Ürtiker tedavisinin temelini antihistaminik ilaçlar oluşturur. Bunlar döküntü­lere yol açan biyokimyasal süreçleri en­geller. Ayrıca kaşıntıyı ve derideki yan­ma duyusunu hafifletir, deri döküntüle­rini hızla geriletir ve bir sonraki nöbetin gelişimine engel olur. Tepkimeyi önle­yen kortizon ya da ACTH (adrenokortikotrop hormon) gibi daha kuvvetli ilaç­lan,
kan basıncının önemli ölçüde düş­tüğü daha ağır olgularda kullanmak ye­rinde olur. Ürtiker tedavisinde en önemli amaç hastalık etkenini saptayıp ortadan kaldırmaktır. Eğer bu yapılamı­yorsa, alerjen maddeleri ortamdan uzaklaştırma yoluna gidilir. Örneğin her salam yediğinde ürtikerle karşılaşan bir hastanın döküntülerinden kurtulmak için bir daha salam yememesi gerekil. Ürtikere neden olan madde belirlenemezse, bütün kuşkulu olgularda hasta­nın hafif bir beslenme programı uygula­ması Önerilir. Buda kolayca ürtikere neden olabilecek yiyecekler verilmez. Genelde pirinçli sebze ve meyveye da­yalı bir beslenme programı 4-5 gün ka­dar ciddi biçimde uygulandığında, akut ürtiker olgularının büyük bir bölümün­de iyi sonuçlar alınmaktadır.
Hastalığın uzun süre devam etmesi, alınan önlemlerin yeterli olmadığım gösterir. Bu durumda, vücudun aşın duyarlılığını değiştirecek bir duyarlılık gi­derici tedavi gerekir. Bu arada sindirim sisteminin düzenli işlev görmesini sağ­lamak da çok önemlidir. Karaciğer ve bağırsak rahatsızlıkları tedavi edilmeli­dir. Karaciğeri zehirli maddelerden arındıran ilaçların ve
süt mayalarının kullanılması yararlı olabilir. Hastada iç salgı sistemi bozuklukları da varsa, bunların düzenlenmesi yararlı sonuç verir. Enfeksiyon odaklan ortadan kal damlamalıdır. Ürtikerde mentollü, kalaminli losyonlar yerel olarak kullanıldı­ğında hastayı rahatlatır. Deriye uygu­landıklarında temas alerjisi oluşturabi­leceği için, yerel antihistaminikler kul­lanılmamalıdır.
 
Geri
Üst