lahana sifa ve lezzet deposu

nisan

Yeni Üye
Üye
lahana sifa ve lezzet deposu
Turşusundan çorbasına, kapuskasından sarmasına kadar envai çeşit yemeği yapılan lahanayı özellikle kış aylarında sofralarınızdan eksik etmeyin. Hala bu lezzeti keşfetmediyseniz, önce salatasını ve çorbasını deneyin.
Lahana2.jpg
Kış sebzelerinin bende her zaman ayrı bir yeri var. Özellikle turşusundan çorbasına kapuskasından sarmasına kadar envai çeşit yemeği yapılan lahananın yeri daha bir başka. Nedense bu lezzet ve sağlık dolu sebzelerimizi hak ettiği değeri vermiyor, çocuklarımıza yeterince yediremiyoruz.

Lahana gibi kullanım alanı geniş ve vitamin deposu sebzelerimizi sofralarımızdan eksik etmememiz gerekir. Özellikle okullarda ve işyerlerinde hazır yemek hizmeti veren firmaların menülerine bu sebzelerle yapılmış yemek çeşitlerini eklemeleri, hem çalışanların hem de çocuklarımızın sağlıkla beslenmelerini sağlayacaktır.
Birçok yöremizde “kelem” ismiyle de anılan lahana adeta doğal bir eczane. Yüzlerce yemek çeşidiyle mutfaklardaki önemini sürdüren lahana, en çok yenildiğinde faydalı oluyor. Suyunu içmek ise bir çok derde deva.

SARAYLARA LAYIK LAHANA

Lahananın M.Ö 600 yıllarında Doğu Akdeniz ülkeleri tarafından kültür bitkisi olarak yetiştirildiği ve yemeğinin yapıldığı tarihi kayıtlarda geçiyor. Romalı Marcus Porcius Cato, Latinlerin asırlarca hekim geçinmelerinin sebebinin, lahananın yararlarını bilmeleri olduğunu söylüyor. Slav milletlerinin tarihi kayıtlarında, Slavların gemi yolculuklarında sadece lahana turşusuyla birkaç ayı sebzesiz geçirebildiği belirtilmektedir.

Lahana, Osmanlı Saray Mutfağında da hak ettiği ilgiyi görüyor. Saray mutfağının envanterindeki bilgiler, lahananın sarayda en çok tüketilen sebze çeşitlerinden biri olduğunu ortaya koyuyor. Hatta Sultan III. Selim, “Helva sohbetinin lezzeti mi olur şayet bulunmazsa lahana” diye bu sebzeye övgüler yağdıran methiye bile yazmış. Rivayete göre ünlü filozof Diyojen, matematikçi Pisagor'un tavsiyesi üzerine bulabildiği her gün lahana yemiş.

Filozof Aristippus ise lahanayı mutfağına hiç sokmamış. Tarihler Diyojen'in 90 yaşına kadar yaşadığını, Aristippus'un ise daha 40 yaşındayken öldüğünü yazıyor. Ortaya çıkan bu sonuçta lahananın faktörü var mı bilinmez fakat insanoğlunun, yaşamı boyunca en önemli besin takviyesi olan lahanaya günün birinde hak ettiği değeri vereceğini umuyorum.

KANSER HÜCRELERİNİ
N ÜREMESİNİ ENGELLİYOR

Lahananın çok önemli iyileştirici özellikleri eski çağlarda da bilinirdi. Ama onun bu özellikleri ancak 1950 sonrasında yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. İçeriğinde bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum bulunan lahana; iştah açıyor, sindirim ve sinir sistemini düzenliyor, vücut direncini arttırıyor.
Hücrelerin, kasların ve dokuların gelişimini sağlıyor. Kandaki şeker miktarını düşürüyor. Sarılık ve safra kesesi hastalıklarına ve astıma karşı faydalı olduğu biliniyor. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasına yarıyor. Lahana, mide ve oniki parmak bağırsağı ile ülser tedavisinde de etki sağlıyor. En önemlisi de kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde içeriyor. Çiğ yendiğinde bazı midelerde şişkinliğe yol açabiliyor. Bu durumda içilecek bir bardak kimyon çayı rahatlatıyor. Guatr hastalarının kontrollü yemesi gerekiyor. (alinti)
 
Geri
Üst