Kadın Haberleri 2004

Cevap: Kadın Haberleri 2004

İtalyanın Trieste kentinde karısının makyaj yapmasına karşı çıkan,giydiği kıyafetlere karışan D.C. isimli italyan"kadına kötü muamele" suçundan mahkum edildi.

2001 yılında eşi tarafından dava edilen İtalyan koca eşinin makyaj ve kıyafetlerinin annesini rahatsız ettiğini,bu duruma son vermek için kendisinin müdahale etmek zorunda kaldığını savunmuştu.Yargıtay tarafından haksız bulunan D.C. Yargıtayın onama kararıyla 500 euro para cezasına çarptırıldı.

Yargıtay kararında,makyaj yapıp ruj sürmenin,mini etek dahil dilediği kıyafeti giymenin "kadının keni kadınlığını yaşayabilmesinin ifade biçimleri" olduğu yönünde kanaat bildirdi.

Roma(a.a) 18 Temmuz 2004 Hürriyet Gazetesi
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Isvicre yasalarla siddete dur diyecek


Son yillarda kadina uygulanan degisik boyutlardaki siddetin artis gostermesi ve bu yonlu gerekli onlemlerin alinmamasi Isvicreli sivil toplum ve kadin orgutlerini haraketlendirdi. Kanton hukumetleri ve Federal hukumet nezdinde girisimlerde bulunan sozkonusu orgutler, siddete karsi yeni onlemlerin yasallastirilmasini sagladilar. Getirilen yeni onlemlerin kadina ve cocuga karsi uygulanan fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik siddetin buyuk olcude caydirici tedbirler icerdigini belirten kadin kuruluslari, yasalarin etkinlestirilmesi icin mutlak anlamda kadin egitiminin vazgecilmez oldugunu vurguluyor.

Yuvarlak masa kuruldu

Kadina karsi uygulanan siddetin onlenmesi icin cikarilan yasalara bagli olarak her kantonda bir yuvarlak masa kuruldugunu ve bu masanin koordineli bir sekilde isleyecegi de aciklandi. Soz konusu masa etrafinda siddete ilk etapta mudahale edecek olan Kanton, yabancilar polisi, savcilik, yabancilar danisman merkezi, multeciler icin danisman merkezi ve kadin siginma evinden birer temsilcinin yani sira avukat, psikolog ve bir kadin/cocuk doktoru yer alacak. Siddete maruz kalan kadin veya cocuk icin soz konusu koordine ivedilikle toplanarak olaya mudahale edecek ve takibat baslatacak. Yeni yasalar siddet uygulayanlarin canini yakacak. Cikarilan yeni yasalarin maddeler halindeki ozeti ise soyle siralandi:

1- Esiniz size gelirini beyan etmek zorundadir. Kendi paranizi kullanma hakkiniz vardir.

2- "Siddete ugradim" diyen kadin icin delil ve kanit aranmadan olaya mudahale edilecek ve bu beyan "siddet goruyor" olarak kabul edilecek.

3- Siddete tanik olanlarin ihbarina hemen mudahale edilecek, magdur derhal esinden uzaklastirilarak soz konusu koordineye getirilecek ve ihbar karsilikli olarak degerlendirilecek.

4- Esinden dolayi oturum alan kadin siddet gordugunu belirtirse oturum hakki hemen geri alinmayacak ve kendisine gecici yeni kimlik verilecek.

5- Hayatin her alaninda cocuklara karsi kullanilan her turden siddetin ihbar edilmesi veya gorulmesi halinde hemen mudahale edilecek ve anne-baba gozetim altinda tutularak cocuk psikologa sevk edilecek.

6- Siddet salt fiziksel tahribat olarak algilanmayacak. Psikolojik, sosyal ve ekonomik baski ve yontemler de soz konusu siddet kategorisinde yer alacak ve ayni yaptirimlar uygulanacaktir.

7- Tum bunlarla beraber kadin hak ve ozgurluklerine iliskin egitimlere hiz verilecek ve bu yonlu projeler desteklenecek

ALI ONGAN/BASEL
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Van'ın Özalp İlçesi'ne bağlı Y. Yorganlı Köyü'nde oturan Ferzender Alır (30), eşi Necmiye Alır'ı (25) diri diri yakarak öldürdü.

OKTAY CANDEMİR/DİHA/VAN

Edinilen bilgilere göre, Y. Yorganlı Köyü'nde oturan Ferzender Alır (30), 2 yıldır ayrı yaşadığı, ancak yanındaki çocuklarını görmeye gelen eşi Necmiye Alır'ı, 17 Temmuz günü İran sınırında bulunan Yavuzlar ile Y. Balçıklı Köyü arasında yer alan bir bölgeye götürdü. Burada eşinin üzerine mazot döken Alır, eşini diri diri yaktı.

Olay yerinden kaçan ve İstanbul'a giden Ferzender Alır'ın köy muhtarı Salih Agun'u telefonla arayarak, eşini öldürdüğünü ve cenazesini almalarını söyledi. Bunun üzerine köylülerle olay yerine giden Agun, Necmiye Alır'ın yanmış cesediyle karşılaştı. Muhtar ve köylüler Necmiye Alır'ın cenazesini Özalp Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Cenaze Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan otopsi ardından köy mezarlığında toprağa verildi. Olay yerinde de yapılan inceleme sonucu oluşturulan savcılık raporunda cinayetin mazot dökülerek yakma şeklinde meydana geldiği belirlendi.

Köylüler, Necmiye Alır'ın kocası tarafından sık sık dövüldüğü için 2 yıldır Çaldıran'daki ailesinin yanına sığındığını, son günlerde ise eşinin yanında bulunan 2 çocuğunu görmeye geldiğini söyledi.

'Karakolun haberi vardı'

Yakma olayı ile ilgili DİHA'ya bilgi veren Necmiye Alır'ın yengesi Nazmiye Ceylan da Necmiye'nin 13 yaşında iken evlendirildiğini kaydederek, "Necmiye 12 yılık evliydi. 2 tane çocuğu vardı. Kocası tarafından sürekli işkence ve dayağa maruz kalıyordu. Birkaç yıl önce de Necmiye evini terk edip baba evine geldi. 3 yıl kaldıktan sonra tekrar kocası geldi götürdü" diye konuştu. Dövülme olayından Güzeldere Karakolu'nun haberdar olduğunu da iddia eden Ceylan, şöyle konuştu: "Necmiye kocası tarafından çok dövüldüğü için Güzeldere Karakol Komutanı'na durumu anlattı. Karakol Komutanı da kocasını çağırıp bir daha Necmiye'yi dövmemesi için uyardı. Necmiye'nin çocuklarının yanında kalmak istediği söylemesi üzerine Necmiye kendi evinde kaldı. Ancak dayak olayının bitmemesi üzerine Necmiye 2 yıl önce yeniden babasının evine geldi. En son geçtiğimiz günlerde çocuklarını görmek için eski eşinin köyüne gitmişti. Bu yakma olayı hepimizi dehşete düşürdü. Ben hayatımda ilk kez böyle bir ölümle karşılaştım. Çok üzgünüz. Biz Ferzender Alır'dan davacıyız. Bu adamın bir an önce yakalanmasını istiyoruz lazım."

Van Kadın Derneği'nden tepki

Necmiye Alır'ın yakılmasına tepki gösteren Van Kadın Derneği (VAKAD) Başkanı Zozan Özgökçe, olayın bir töre cinayeti olduğunu söyledi. Durumu tek kelime ile "vahşet" olarak değerlendirilebileceğini belirten Özgökçe, önemli olanın bu tür cinayetlerin gerekçelerinin ortadan kaldırılması olduğunu ifade etti. Özgökçe, "Alır'ın diri diri yakılması bir vahşettir, daha önce de kadınlar bazı metotlarla öldürüldü. Her ne kadar değişik yöntemler uygulandıysa da hepsinin sonu aynı ölüm oldu. Bu tamamen sosyolojik bir vakadır. Namus anlayışı kadını kendi malı olarak görmesidir. Bunun sonunda da kadınların ne tür cinayetlerle karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Önemli olan toplum olarak bu ölümlerin gerekçelerini ortadan kaldıracak bir kültür yapısına varabilmektir" diye konuştu.

'Babasına da dışkı yedirdi'

Öte yandan Ferzender Alır'ın 16 Temmuz günü de öğrenilemeyen bir nedenle tartıştığı babası Çavuş Alır'a hayvan dışkısı yedirdiği de iddia edildi
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Kadınlarla Dayanışma Vakfı'nın Avrupa Birliği tarafından desteklenen "Kadının İnsan Hakları Projesi" kapsamında yapılan araştırma, Türkiye'deki kadınların sadece yüzde 3'ünün eşinden şiddet görmediğini ortaya çıkardı.

Şiddet eylemlerinin en belirgin nedenini ise toplumda kabul gören "genel ahlak ve namus anlayışı" oluşturuyor. Araştırmaya göre, şiddetin en çok yaşandığı mekanlar evler. Çekirdek ailelerde yaşayan kadınlar daha çok şiddet eylemlerine maruz kalırken, saldırgan büyük bir olasılıkla koca ya da kadınların yakın duygusal ilişkiye girdiği erkekler oluyor. Türkiye'de kadınlara yönelik şiddet, ancak kadın ölürse görünür hale geliyor. Kadının öldürülmesi, namus kavramı ile gerekçelendirilerek haklılaştırılan bir şiddet biçimi olarak ortaya çıkıyor. Kadınlara yönelik şiddet eylemlerinde daha çok ateşli silahlar ve kesici aletler kullanılıyor. Şiddetin nedenini, toplumda kabul gören "genel ahlak ve namus anlayışı" oluşturuyor. Kadınlar bu anlayışa uymadıklarında şiddetle cezalandırılıyor. Şiddet eylemleri daha çok gece gerçekleştiriliyor. Erkek, şiddet eylemleri içinde dayak ve tecavüzü kişiselleştirerek kadına hiçbir nedene dayanmadan dayak atmayı kendi hakkı görüyor ve tecavüz etmeyi erkeklik kimliğinin bir uzantısı olarak kabul ediyor. Yaralama ve öldürme gibi ağır şiddet eylemlerini toplumsallaştırıyor, geleneksel ahlak ve namus anlayışı ile konumunu haklılaştırıyor. Şiddete maruz kalan kadın için evi terk etmek, "gidecek yerim yok" gerekçesiyle kolay olmuyor ve kadın şiddeti içselleştiriyor. Şiddete maruz kalan kadınlar, erkekten kaynaklanan şiddetin nasıl önlenebileceği konusunda, "erkeğin eğitilmesi" ile "kadın haklarının öğretilmesi" önerisinde bulunuyor. Yapılan araştırmalar saldırgan erkeğin ruhsal durumunda bir anormalliğin söz konusu olmadığını ortaya koyuyor.
Şiddete maruz kalan kadınların yüzde 80'i gördükleri şiddet karşısında yapılacak bir şey olmadığına inanıyor.

Kadınların;
% 41'i kocası tarafından küçük görülüyor.
% 41'inin kocası duygularını önemsemiyor.
% 21'inin kocası kadını istemediği biçimde cinsel ilişkiye zorluyor.
% 62'sinin kocası, kadın onun düşüncesine katılmazsa kızıyor.
% 43'ünün kocası emirler yağdırıyor.
% 42'sinin kocası ev işleri zamanında yapılmadığında sinirleniyor.
% 74'ünün kocası kadına bağırıp azarlıyor.
% 35'inin kocası kadını başkalarının önünde azarlayıp hakaret ediyor.

Kaynak : UcanSupurge
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Dakikada 1 kadın ölüyor
Uluslararası alanda nüfus planlaması üzerine çalışma yürüten Alman Dünya Nüfus Vakfı (DSW), her yıl 100 binin üzerinde kadının doğumdan kaynaklı nedenlerle öldüğünü açıkladı.

MHA/FRANKFURT

DSW, her yıl 100 binin üzerinde kadının doğumdan kaynaklı nedenlerle öldüğünü açıkladı. Dünyada dakikada 1 kadının öldüğüne dikkat çeken DSW, en fazla ölümün ise Asya ve Afrika kıtasında gerçekleştiğini bildirdi. Dünya'da her yıl 14 milyon çocuğun sakat olarak doğduğunu belirten DSW, 15-24 yaş arasında başta AIDS olmak üzere, doğum öncesi ve sonrasında kadınların büyük risk altında olduğunu vurguladı. Son 5 yılda yaklaşık 733 bin kadının hamilelik sırasında ya da doğum esnasında yaşamını yitirdiğine dikkat çeken DSW, bu sayının özellikle Afrika ve Asya kıtalarında çok daha yüksek bir seviyede olduğunu belirtti. Ölümlerin önüne geçilmesi için ise kamuoyunda duyarlılığın arttırılması ve bilgilendirilme yapılmasına dikkat çeken DSW, dünya çapında 200 milyondan fazla kadının bilgilendirmeden mahrum kaldığını vurguladı.

Şimdiye kadar bu alanda yapılan çalışmaların yetersiz olduğunun altını çizen DSW, kadın ve çocukların bulunduğu koşulları görmezlikten gelen çevreleri de kınadı.

Uluslararası çalışmalar yapılacak

Doğumdan kaynaklı ölümlerin önüne geçmek için alınacak önlemler uluslararası alanda yapılacak çalışmalarla uzmanlar tarafından tartışılacak. Enternasyonal Yuvarlak Masa adı altında düzenlenecek ve yaklaşık 500 uzmanın katılacağı etkinlik, 31 Ağustos-2 Eylül 2004 tarihleri arasında İngiltere'nin başkenti Londra'da gerçekleştirilecek.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

AB ülkelerinde şiddet artıyor

Avrupa'da kadına şiddet oranında artış görülüyor. Her yıl dünyada 55 bin kadın eşi ya da yakını erkeklerin uyguladığı şiddetle yaşamını kaybederken, Almanya'da 40 bin kadın şiddet nedeniyle yardım talebinde bulunuyor ya da sığınma evinde kalmak için başvuruyor.

ÇİĞDEM ÖZTÜRK

Bu yıl İspanya'nın Vigo kentinde yirmi bin kadının katılımıyla düzenlenen Dünya Kadın Yürüyüşü geçtiğimiz yıllara oranla büyük artış gösteren kadın cinayetlerine karşı gerçekleştirildi. İspanya'nın ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, dış basına çok fazla yansımasa da geçen yıllara oranla çoğalan aile içi şiddet vakaları ve kadınların ölümüyle sonuçlanan olaylar. Bu cinayetler her ülkede farklı bir ad alıyor. Bu bir ülkede işlenen kadın cinayetini diğerinden "daha medeni" kılmıyor elbette. Örneğin İspanya'da bir kadının eski eşi, eski sevgilisi ya da ayrılmak üzere olduğu eşi tarafından öldürüldüğü haberinin gazetede yer almadığı bir hafta olmuyor. Bu cinayetler ne yaş tanıyor ne de sınıf. Ev içi şiddet İspanya'da çok yaygın. İspanya'daki feminist gruplar ev içi şiddete maruz kalan kadınların sayısının 2 milyona yakın olduğunu söylüyor.

Fakat gün ışığına çıkabilen vakalar bu rakamın sadece yüzde 10 ila 15'ini oluşturuyor. Şiddete maruz kalan kadınları korumak üzere yapılan yasa değişikliğinden sonra resmi rakamlara göre koruma talebinde bulunan 7882 başvuru olmuş, fakat yargıçlar bu başvuruların yüzde 24'ünü önemsememiş.

Olayın bir diğer yönü de içinde bulunduğumuz 2004 yılında vakaların artmış olması. Madridli yargıçlar, bu yılın ilk beş ayında geçen yıla oranla yüzde 35 daha fazla tebliğ almışlar. Barselona'da da durum farksız. Başvurular geçen yıla oranla üç kat artmış. Şikayetlerin yanısıra öldürülen kadınların sayısının da artmış olması yasal korumanın yetersizliğini ortaya koyuyor.

AB ülkelerinin bazılarında durum

* Almanya'da sığınma evlerinin sayısındaki artış ev içi şiddet vakalarının da artışına işaret ediyor. Aile, kadın, emekli ve gençlik bakanlığı her yıl 40 bin kadının gördüğü şiddet yüzünden yardım talebinde bulunduğunu ya da sığınma evlerinde kalmak için yer beklediğini söylüyor. Ev içi şiddet Almanya'da suç sayılıyor.

* Fransa'da beş yüz bine yakın kadının ev içi şiddete maruz kaldığı, fakat şiddet gören her 100 kadının 69'unun bu konuyu dile getirmediğini söylüyor araştırmalar. En tanınmış vaka Noir Desire'in, 8 yıl hapis cezasına çarptırılan solisti, Bertrand Cantat'ın sevgilisi, aktris Maria Trintignant'ı döverek öldürmesi.

* İngiltere'de ev içi şiddet her yıl ortalama 150 kadının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanıyor. Araştırmaya göre her dört kadından biri hayatında en az bir kez şiddete maruz kalmış. Polis gün içinde dakika başı bir suç duyurusu alıyor. Bu ihbarların yarısı İngiltere'de yaşayan Hintli, Pakistanlı ve Bangledeşli, zorla evlendirilmiş göçmen kadınlar tarafından yapılıyor.

* İsveç'te özellikle 1987 yılından başlayarak en azından her hafta bir kadın birlikte olduğu ya da ayrılmak üzere olduğu erkek tarafından öldürülmüş. Ülkede yürütülen çeşitli kampanyalarla bu sayı düşürülmeye çalışılmış. 1997'de ev içi şiddet uygulayan erkeğe ağır cezalar getiren bir yasa yürürlüğe girdi. Aynı zamanda yurttaşlar da başka bir yasa uyarınca herhangi bir ev içi şiddet olayına ya da cinayete dair şüphe duyduklarında ihbarda bulunmak zorundalar. Bütün bu önlemlere rağmen geçen yıl İsveç'te kayıtlara geçtiği kadarıyla otuz vaka meydana gelmiş.

Her yıl 55 kadın katlediliyor

Reina Sofia şiddetle İlgili Çalışmalar Merkezi'nin yaptığı bu araştırmaya göre dünyada her yıl 55 bin kadın erkeklerin uyguladığı şiddet yüzünden hayatını kaybediyor. AB ülkelerindeki yasal koruma veya benzeri arayışlar bu cinayetleri engellemiyor. İspanya'da kadın cinayetlerinin istatistiklerindeki artışın, olayların basına yansımsından kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair bir soru takılıyor akla. 14 Mart seçimleriyle yönetime gelen Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) parti programında birinciliği cinsiyetçi şiddetin sonlandırılması alıyordu. Yarısı kadınlardan oluşan bakanlar kurulunun kurulmasının ardından girişilen ilk işlerden biri de cinsiyetçi şiddete karşı önlemleri artıracak ve koruma talebinde bulunan kadınlara daha hızlı yanıt verecek bir yasanın meclisten geçirilmesi oldu. Bu söz konusu yasanın meclisten geçmesi İspanya'daki feministlerin en önemli kazanımlardan biri. Bunun bir nedeni de seçimlerden hemen sonra, Sosyalist İşçi Partisi daha işbaşı yapmadan önce koruma talebinde bulunan, fakat sistemin etkin olmaması nedeniyle hayatını kaybeden kadınlar oldu. Bazı ölüm haberleriyse kimseye ulaşmıyor, söz konusu rakamlar basında, polis araştırmalarında ve hukuki raporlarda yer alan cinayetler için ortaya konmuş. Bunların yanısıra İspanya'da cinsiyetçi şiddete karşı çalışmalar yürüten Boşanmış ve Eşlerinden Ayrı Kadınlar Federasyonu (la Federacion de Mujures Separadas y Divorciadas), Cinsiyetçi Şiddete Karşı Feminist Örgütler Ağı (la Red de Organizaciones Feministas contra la Violencia de Genero) ve Kadın Vakfı (La Fundacion Mujeres) da basına yansımayan birtakım kayıtlara sahip.

Kaynaklar: El Pais
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Türkiye'de şiddete maruz kalan kadınlarla ilgili istatistikler Mor Çatı tarafından yayınlandı. Tükiye'deki şiddet tablosuna açıklık getiren unsurlar, bu yazıda tek tek ele alınacaktır. Ayrıca şiddetin türleri; yani fiziksel, cinsel, sözel, duygusal ve ekonomik şiddet de incelenecektir.

Şiddette Maruz Kalan Kadınların Özellikleri

Fiziksel şiddete uğrayan kadınların özellikleri şöyledir:

Evli, ortalama 30 yaşlarında, iki çocuklu, bir bölümü evlenmek uğruna eğitimini ve mesleki kariyerini bırakmış, çalıştığı işten ayrılmış, eğitim düzeyi üniversite ile okur-yazarlık arasında olan, büyük bölümünün mesleklerini "ev kadını" olarak tanımladığı ve sosyal güvencesi olmayan.

Yukarıda bahsedilen özelliklerden ortaya çıkan kritik sonuçlar ise :

Evliliğin şiddete açık bir kapı olduğu. Şiddetin yalnızca alt eğitim
düzeyindeki kadınlara uygulandığına dair toplumdaki yaygın inancın doğru olmadığı.

Şidette Hoşgörü

Şiddet içeren ilk davranış genellikle evliliğin ilk günlerinde
başlıyor. Ancak evlilik öncesinde, sevgililik ya da nişanlılık döneminde şiddete uğrayanlar da var. Kadınlar, bu davranışları, nişanlının ya da sevgilinin açıklamasına dayanarak "çok sevmesine ve sevdiği için kıskanmasına" bağlamışlar, erkeğin, şiddet içeren tutumunu yinelemeyeceğini ummuş
ve hoş görmüşler. "Bir daha olmaz" sözüne inanarak, şiddetin
belirtilerini tanıyacak bilince erişmediklerinden şiddet uygulayan erkekle evlenmişler. Eşin her şiddet davranışından sonra "değişme sözü" vermesi, şiddet ilişkisinin sürmesinin nedenlerinden biri olarak görülebilir.

Fiziksel Şiddet

Mor Çatı'ya başvuran kadınların büyük bir çoğunluğu fiziksel şiddete maruz kalıyor. Fiziksel şiddete sözel, duygusal ve cinsel şiddet de eşlik ediyor.

1. Fiziksel Şiddet Yöntemleri ve Kullanılan Aletler

Kadınlara yönelik şiddet, yaygın olarak sanıldığı gibi, yalnızca tokat, itme ve el kol bükme hareketleriyle uygulanmıyor. Kullandıkları alete bakıp da erkeklerin bu konudaki "yaratıcılıklarına" şaşırmamak elde
değil. Erkekler, şiddet uygularken, başlıca iki yöntem kullanıyorlar; kendi bedenlerini ve aletler.

Kendi Bedeniyle - Bunlar hangi şiddet içeren davranışları kapsamakta?
Yumruk, tekme, tokat, iterek yere düşürdükten sonra tekmelemek, kafa atma, boğazını sıkarak nefessiz bırakma, el kol bükme, yere ya da duvara fırlatma, kadınların kafasının duvara çarptırılması, bedeninde sigara söndürmek, saç çekme, yolma ya da saçından tutup yerlerde sürükleme, ısırma ve tükürme.

Alet Kullanarak - Şiddete uğrayan her iki kadından biri bir alet
kullanılarak dövülüyor. Kullanılan aletler nelerdir? Sopa, demir, değnek, odun, oklava, çubuk, zincir, soba maşası, çekiç, kemer, hortum, elektrik kablosu, ip, urgan, kırbaç, kızdırılmış aletler (soba maşası, demir parçası, ütü), kaynar su, "eline ne geçirirse" (ağır olan her türlü meyve, sebze, ev eşyası gibi), kadınları bağlayarak dövme, dayaktan sonra kadınları bir yere kitleyip günlerce aç, susuz bırakma, bıçak, silah, keser, balta, makas, jilet, kırık şişe ve çatal.

2. Bedendeki İzler

Şişmiş yüz, kapanmış gözler, bedenlerinde ameliyat gerektirecek
derinlikte yaralar, çok sayıda kesik ve çürük, söndürülmüş sigara, kızgın ütü ve maşa izleri, ısırıklar ve kafa travması Mor Çatı'ya başvuran kadınlarda görülmüştür.

Cinsel Şiddet

Fiziksel şiddete uğrayan kadınların büyük bölümü cinsel şiddete de uğruyor. Kadınların çoğu dayaktan sonra zorla cinsel ilişki ve ters ilişki kurmaya zorlanıyor, itiraz ettiklerinde ise, tecavüz ediliyorlar.

Herhangi bir cisimle, kadının cinsel organına saldırıda bulunmak da
kadına yönelik cinsel şiddet türlerinden. Şiddet uygulayan bazı erkekler süpürge sapı, mısır, salatalık, şişe vb. cisimleri vajinaya sokmak yoluyla kadına işkence yapıyorlar.

Evlilikte Tecavüz - Dayaktan sonra her üç kadından ikisine koca
tarafından tecavüz ediliyor, her altı kadından biriyle zorla (anal ilişki) ters ilişkide bulunuluyor. Kadınlar, kocanın ters ilişki teklifini kabul etmediklerinde, çok yoğun bir biçimde şiddete uğruyorlar.

Fuhuşa Zorlamak - Kocaların kendi seçtikleri başka erkeklerle
karılarının cinsel ilişkiye girme talebi ve talepleri kabul edilmediğinde, dayaktan sonra erkeklerin tecavüzüne uğraması da sanıldığı kadar nadir rastlanan durum değildir.

Tecavüz Sonucu Evlilikler - Kaçırılarak tecavüze uğrayan ve ailesinin zoruyla evlendirilen kadınlar da var. Bu da kısacası ömür boyu cinsel tacize yol açmaktadır. Aileler, "bekareti bozulan", başkasına "satamayacaklarını" düşündükleri kızlarını zorla, hatta döverek, eve kilitleyerek tecavüzcü ile evlenmeye zorluyorlar. Tecavüzün travmasıyla cinsel isteksizlik duyan eşine, fiziksel şiddet uygulayarak tecavüz etmeye devam ediyor. Tecavüzcü erkek, cezalandırılmak yerine, ailenin zoruyla mağdur
durumdaki kızla evlendirilerek ödüllendiriliyor ve bu kadına ömür boyu, dayakla tecavüz etme hakkını elde ediyor.

Sözel Şiddet

Sözel şiddet, her şeyden önce kadınların, özgüvenlerini yok etmeyi amaçlayan çok etkin bir saldırı yöntemi. Şiddet uygulayan erkekler, bu silahı iyi tanıyor ve çok iyi kullanıyorlar. Sözel şiddet, aşağılama, küfür ve hakaretin yanı sıra, bazen kadına takılan aşağılayıcı bir isimle, bazen de kadının önem verdiği şeylerle, kadının bedeniyle, dış görünüşüyle alay edilerek sürdürülüyor.

Duygusal Şiddet

Erkek egemenliğinin sürdürülmesinin temel aracı olarak duygusal şiddet tüm kadınların farklı derecelerde maruz kaldığı bir şiddet türüdür.
Küçümseme, korkutma, isim takma, hayati bir önem taşıdığını sezdikleri nesne veya kişiyi uzaklaştırma/zarar vermekle kadını tehdit etme, duygusal şiddetin alanına giren yöntemlerdir.

Ekonomik Şiddet

Şiddete uğrayan her üç kadından ikisine, aynı zamanda ekonomik şiddet de uygulanıyor. Kadının çalışmasına izin vermeyip veya maddi imkanı daha geniş olduğu halde, kadına çok kısıtlı para vererek ondan evin geçiminde mucizeler beklemek, gerçekleştiremeyince de bunu başarısızlık olarak
adlandırmak fiziksel şiddet uygulayan erkeklerin hemen hemen tümünün başvurduğu yöntemlerden biri.

Çalışan kadının kazandığı paranın tümünü elinden alan erkekler
çoğunlukta. Ayrıca, evin ve kadının gelirini yalnızca kendisi için harcayan (özellikle kumar oynayanlar), evle ilgili tüm maddi bilgileri eşinden saklayan, mal ve mülklerin sadece kendi üzerinde olmasını sağlayan, eşlerini çocuklarıyla sık sık evde terkeden ve evin giderleriyle hiçbir sorumluluk almayan erkekler de böylece ekonomik şiddet uygulamış oluyorlar.

Şiddete Uğrayan Kadınların Ruhsal Durumları

Had safhada korku.
Ürkeklik, sessizlik ve çekingenlik.
Eşinden korktuğunda başlayan titreme krizi.
Uykusuzluk.
Bitkinlik, halsizlik, seslere karşı aşırı tepki.
Baş dönmesi, ayakta duramama.
Unutkanlık.
İrkilme, çarpıntı, öfke patlamaları.
Aşırı yorgunluk.
Umutsuzluk.
Sık sık çarpıntı hissi.
Kendini suçlama.
Perdeleri açma korkusu.
Yalnız sokağa çıkamama.
Geleceğe yönelik plan yapamama.
Güvensizlik, düzgün cümleler kurmakta zorlanma.
Yalnızlık hissine kapılma.
Konuşurken gözle iletişim kuramama.
Solgunluk, bezginlik.
Sık sık ağlama krizleri.
Hayata karşı ümitsizlik.

Şiddet Uygulayanlar Nasıl Erkekler

Şiddet uygulayan erkeklerin, yalnızca, "hasta ruhlu ve alkolik"
olduğunu düşünenler büyük hata yapmış olurlar. Hepsi normal, bildik, tanıdık biçimde davranan erkekler. Çoğunlukla kadınlar şiddet uygulayan kocalarını "dışarıda melek" olarak tanımlıyorlar. Hatta bazıları, bu nedenle ailesine ve dostlarına, şiddete uğradığını söyleyemediğini, kendisine
inanmayacaklarından emin olduğunu ifade ederler.

Alkol kullanımı şiddeti iki yönlü etkiliyor. Alkollü olduklarında
erkekler, daha "rahat ve fütursuzca" şiddet uygulayabiliyorlar ve şiddeti alkolün arkasına sığınarak açıklayabiliyorlar. Ancak, alkol şiddetin kaynağı değil erkeklerin kullandığı bir araçtır.

Şiddet uygulayan erkeklerin yaşları, 16-78 arasında değişiyor.

Bu tarz erkeklerin büyük bölümünün gelir getiren bir işi var. Gelir
getiren faaliyetleri olanların büyük bir grup oluşturması, toplumun şiddet uygulayanların "işşiz, bir baltaya sap olamamış" erkekler olduğuna dair ön yargısını geçersiz kılıyor.

Şiddet uygulayanlar mühendis, doktor, mali müşavir ve sanatçılar; döviz bürosundan lokantaya, pazarcılıktan market işletmeciliğine,
tesisatçılıktan marangozluğa, küçük imalatçıya kadar çok değişik işte çalışan, esnaflar, polis, bekçi, zabıta gibi kamu kesiminde çalışanlar, büro elemanları, inşaatçılar, muhasebeciler; her meslek grubundan ve her kesimden erkekler.


Kaynak :MOR ÇATI KADIN SIĞINAĞI VAKFI
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Yargıtay İtirafa Rağmen Bekaret Testi İstiyor

Yargıtay, 15 yaşından küçük 12 kıza tecavüz edip 3 kıza da tecavüze teşebbüste bulunduğu gerekçesiyle 36 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Yaman Özçelik hakkındaki kararı bozdu. Özçelik'in itirafını yeterli bulmayan Yargıtay, bekaret testi istedi.



--------------------------------------------------------------------------------
Hürriyet
23/08/2004 Mutlu KOSER
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Yargıtay Ceza Dairesi, yaşı küçük kızlardan F.P. ve N.B'nin kızlık zarlarının bozulduğu yönünde Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmamasına rağmen, Yaman Özçelik'in suçunun yarı yarıya artırılmasının yasaya aykırı olduğunu belirtti.

N.B ile F.P.'nin, "Ümraniye Sapığı"nın ırzlarına geçtiğini söylemesi ve Yaman Özçelik'in suçunu itiraf etmesine rağmen, Yargıtay iki küçük kızın Adli Tıp Kurumu'na sevkedilerek kızlık zarlarının bozulup bozulmadığını tespit edilmesi gerektiğini belirtti.

Mahkeme, Yargıtay'ın kararına uyarsa olayın şokunu unutmaya çalışan iki küçük kız bekaret kontrolü için Adli Tıp Kurumu'na sevkedilecek.

Adli Tıp raporu yok

Yargıtay Ceza Dairesi, F.P. ile N.B.'nin kızlık zarlarının bozulduğuna dair Adli Tıp raporu olmadığı halde Yaman Özçelik'e verilen cezanın yarı oranında artırılmasının yasaya uygun olmadığını söyleyerek yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.

F.P., mahkemedeki ifadesinde Yaman Özçelik'in kendisini, "Baban sana 80 milyon verecek" diyerek bir inşaata getirdiğini, ağzını kapatarak, "Ses çıkarma yoksa seni bıçaklarım" diyerek bir kez tecavüz ettiğini anlatmıştı.

N.B. ise mahkemedeki ifadesinde, Özçelik'in, "Babana olan 80 milyon lira borcumu vereceğim" diyerek kendisini minibüse bindirdiğini, emniyet kemeriyle kendisini bağlayan Yaman Özçelik'in Şile'nin Kirazlı Köyü yakınlarındaki ormanlık alanda zorla ırzına geçtiğini söylemişti. Yaman Özçelik de küçük kızların ırzına geçtiğini itiraf etmişti.

Özçelik, F.P. ve N.B.'yi alıkoyup ırzlarına geçtiği için 10'ar yıl hapse çarptırıldı. Özçelik'e verilen ceza küçük kızların bekáretini bozduğu gerekçesiyle TCK 418/2 maddesine göre yarı oranında artırılarak 15'er yıl hapis cezasına çevrildi. (MK/BB)
.....
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Tecavüz: Bekarete Değil Kadına Saldırı
Avukat Gülbahar, "Cinsel saldırılar kişinin cinsel özgürlüğüne ve vücut bütünlüğüne yöneliktir. Bekaret zarı üzerinden tanımlanması tecavüzün kapsamını daraltır" diyor; yeni TCK tasarısının da eskisi gibi bekaret kontrollerine imkan tanıdığını vurguluyor



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
23/08/2004 Burçin BELGE
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Mor Çatı Gönüllüsü Avukat Hülya Gülbahar, 15 yaşından küçük 12 kıza tecavüz edip 3 kıza da tecavüz girişiminde bulunan Yaman Özçelik hakkındaki cezayı, "iki kız çocuğunun bekaretinin bozulduğu belgelenmediği için" bozan Yargıtay kararını "Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) bekarete endeksli namus anlayışının göstergesi" olarak nitelendiriyor.

"Cinsel saldırılar, kişinin cinsel hak ve özgürlüklerine, onuruna, beden bütünlüğüne yönelik en ağır saldırılardandır. Bu saldırının 'bekaret zarı' üzerinden tanımlanması, çağdışı bir anlayıştır" diyen Gülbahar, yeni TCK tasarısında da bekaret kontrollerine ilişkin açık ve net düzenlemeler getirilmemesini eleştiriyor.

Gülbahar, "Mahkemelerin ya da ailelerin zoruyla yapılan bekaret kontrolleri, kadınların intihar etmesine ya da öldürülmesine neden olabilecek kadar tehlikeli uygulamalardır" diyor; Yargıtay kararıyla bekaret kontrolüne gönderilen iki kız çocuğunun yeni bir travmaya maruz bırakıldığını da belirtiyor.

Hamile ama bakire mi?

Yürürlükteki TCK'nın cinsel saldırıya uğrayan kadınlar arasında bakire, evli, ev kadını ya da seks işçisi olan - olmayan ayrımı yaptığını anlatan Gülbahar, sözlerini şöyle sürdürüyor:

* TCK'ya göre, cinsel saldırılarda kadının bakire olup olmaması, cezanın tayininde en önemli etkenlerden.

* Geçtiğimiz aylarda, tecavüz sonucu hamile kalan bir kadınla ilgili davayı, Ceza Mahkemesi, kadının doğum yapmasını beklemek üzere ertelemişti. Çünkü kadın bakireydi. Eğer sezaryenle doğum yapıp bekaret zarı kalırsa, saldırgan daha düşük bir ceza alacaktı. Kadın normal doğum yapar ve bekaret zarı yırtılırsa, saldırganın cezası artacaktı.

Kadına mı kocasına mı saldırı?

Gülbahar, yürürlükteki TCK'da, evli kadına cinsel saldırının cezasının daha ağır olduğunu hatırlatıyor; "Çünkü, hukuk sistemi saldırıyı aynı zamanda o kadının kocasına yönelik addediyor," diye açıklıyor.

"Evli olmayan bir kadın cinsel saldırıya uğradığında, ailesi, sevenleri, arkadaşları üzülmüyor mu?" diye soruyor Gülbahar ve ekliyor; "Neyse ki bu ayrım, yeni TCK tasarısında kaldırıldı".

Ancak bu ayrım kaldırılmakla birlikte, "bekaret kontrolü", yeni TCK'da da varlığını sürdürüyor.

Bekarete değil, vücut bütünlüğüne saldırı

Gülbahar, "tecavüz"ün her şeyden önce kadının vücut bütünlüğüne ve cinsel özgürlüğüne saldırı olarak algılanması gerektiğine dikkat çekiyor.

"Bir tek zara indirgenmesi, tecavüz kapsamının daraltılmasıdır" diyor Gülbahar ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

* Eski TCK'da, tecavüz sadece vajinal yoldan organ girişine indirgeniyordu ve geleneksel bakış açısıyla cinsel saldırı sonrasında ilk ve tek yapılan şey, "zar ne alemde" sorusunun yanıtını aramaktı.

* Yeni TCK'da düzenlendiği gibi, tecavüz, ister evli kişiler arasında ister evli olmayanlar arasında gerçekleşsin; ister anal, oral yollardan yapılsın; ister organ ister herhangi bir nesne kullanılsın, tecavüzdür.

* Cinsel saldırıların ardından yapılması gereken bekaret kontrolü değil, tüm vücudun muayene edilmesi, vücuttaki darp izlerinin, tırnak içlerinin, tüy-kıl kalıntılarının araştırılmasıdır. Tecavüz, bunların tamamını kapsar. (BB)
....
 
Cevap: Kadın Haberleri 2004

Yargıtay 1.Ceza Dairesi: Seni aldattım sözü tahrik sayılmaz

--------------------------------------------------------------------------
------

Seni aldattım sözü tahrik sayılmadı

Adana’da 3 yıl önce sevgilisi Dürdane Küreksiz’i (24), kafasına piknik tüpü ile vurup kalbine bıçak saplayarak öldüren Fatih Özdemir (30), cinayeti ‘hafif tahrik’ altında işlediği gerekçesiyle 15 yıl ağır hapis cezasına mahkum edildi.

Dürdane Küreksiz’in yakınlarının Özdemir’e az ceza verildiği iddiasıyla temyize gittiği Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise maktulün söylediği ‘Seni aldattım’ sözünün sanığa hafif tahrik nedeniyle ceza indirimi sağlamayacağını karara bağladı. Mahkeme heyeti, Özdemir’e Yargıtay’ın bozma kararına uyarak daha önce verdiği 15 yıl ağır hapis cezasını 5 yıl arttırıp 20 yıl ağır hapis cezası verdi.

kaynak: hürriyet
Tarih: 2004-07-12
 
Geri
Üst