İhtiyarlık

M

Misafir

Forum Okuru
İhtiyarlık
"Bir ihtiyarın yüzündeki güzellik, mukaddes bir yerdeki beyaz kandil gibidir." Joseph Cambell

Gün batımı renklerin tutuştuğu bir hengamda içimizdeki renkler de tutuşur. Sanki son bir güzellik pırıltısı belirir ruhumuzdan dışa akseden... Güneşimiz batmak üzeredir. Yollar griden siyaha, gökler maviden önce turkuaz rengine sonra onlar da siyaha döner... Ağaçlar kendi kabına çekilir. Çiçekler birbiriyle fısıldaşır. Kuşlar yuvalarına doğru süzülürler yorgun argın: "bu gün bu kadar nevale yeter, yavrularımızı daha fazla bekletmeyelim" derler...

Artık yolculuk vakti gelmiştir insan için. Azığını tedarik ettiyse ne âlâ. Yoksa seyahat pek sıkıntılı geçecektir. Gençlik aldanması artık kendini ihtiyarlığın göz açıklığına veya basiretine terk etmiştir. Yıllar yılı hırçın, hareketli bir hayat yaşayan genç adam şimdi saçına karlar yağmış, sakalı beyazlamış bir ihtiyarın dizlerine kapanmış af dilemektedir...

"İhtiyarlık son bir kez daha hayat mumunun yanmasıdır" dedik. İçimizdeki fırtınanın son bir kez dalları kırıp ufka doğru kanatlanmasıdır... Baştan sona yaşanan hayat bir an-ı seyyale gibi geçip gitti. Ne gözlerin yeşili, ne kaşların siyahı, ne tenin gümüş rengi artık bir şey ifade etmez insan için. Aldatan renkler ve şekiller yerini bir sırrın ifşasına bırakmıştır. O da "bu hayat fânidir ve işte sen de bu fâniler kervanında son yolculuğa çıkıyorsun!" gerçeğidir...

Kahkahalar buruk bir gülümsemeye döner ihtiyarlıkta... Hayat dolu bakışlar daha mânâlı bir hâl alırken, bir o kadar da derinleşmiştir... Ya alındaki, çile selinin bıraktığı izler. Eklem yerlerinde işleyen ömür mengenesi ve iskeletin bile bükülüp eğilmesi...

İhtiyarlık bütün bu zahirî karamsarlıkların yanında bir mânevî güzellik taşır. Maddenin yavaş yavaş eridiği yerde mânâ ışığı parlar ve insanın gönül gözünü kamaştırır. Hani bülbül, eti için avlanan bir kuş olmadığı gibi ihtiyarlıktan da fizikî güzellikler beklemek beyhudedir. Saçları yer yer dökülmüş ve beyazlamış bir ihtiyarın kendini topluma fizikî cihetle kabul ettirmesi artık beyhude bir uğraştır. Beli bükülmüş bir yaşlının gençler arasında hâlâ bir beklentisi olması ve kendine güzellik açısından ilgi gösterilmesini istemesi onun acınacak bir hâle düşmesidir. Elbette ihtiyarın da kendine ait maddî hayat boyutu vardır ama bu kendine uygun bir tarzda olanıdır.

Dün şen şakrak gülüp oynayan genç kız bu gün bir nine olmuş... Geriye baktığında geçirdiği dönemler onu bitevî hayıflandırıyor. Belki açık saçık gezdiği günlerin verdiği alışkanlık hâlâ devam etmek için onun mizacından iğnesini yüreğine saplıyor, ama artık takat kalmamıştır ve güzellikler bir kandil ışığı gibi sönmüştür.

Fakat insanı yaratan hiçbir zaman onu karanlıkta bırakmaz. Bir kandil söndüyse bir başka kandil yakar... İşte bu ikinci güzellik ledünnî güzelliktir. Hakk ve hakikati hatırlatan bir çehre... Gideceği yere hazırlık için bütün hayat tecrübelerinden süzülmüş bir vakarla yüzünü çevirmiş olgun bir ihtiyar var artık yeni yolun başında...

Bir başka kandil, bir başka ışık parlamaktadır şimdi onun ruhunda... Nice poyrazların, nice fırtınaların söndüremeyeceği ebedîlik ışığı sağa sola hareket etmeden amudî bir doğrultuda ona gideceği yönü işaret etmektedir. Maddenin tükendiği yerde mânâ imdada yetişmiştir. Cismin solduğu yerde ruhun ölümsüz soluğu bu yaşlı insana can vermiştir. Artık kabir kapısı görünmüştür... Tünele çârnâçâr girilecektir. Bir ışık gerektir orada aydınlığa kavuşmak için... Bir şem'a gerektir sonsuzluğa kanatlanmak için... Ebediyet yolunda kendine gideceği ciheti işaret edecek ve yolunu aydınlatacak bir ilikmend, bir lüks, bir fener, bir çerağ...

İşte artık bütün dünya nimetlerini tek tek tüketmiş bu varlık, elindeki asa ile sonsuzluk yoluna revan olmaya durmuştur...

Aşkı ona lâmba, sevdası ona burak, :):):):)fizik gerilimi ona bir refreftir bundan geri... Işığını kaybetmiş dünya, ahiret ışığıyla bir müddet daha güzel görünmektedir... Ama bu hakk ve hakikat namına bir saykaldır, bir cilâdır, bir nurdur...

Bir mescit içinde yanan kandil belki bir eğlence yeri için pek cazip olmayabilir... Ama o mukaddes bir otağda ne kadar mânâlı ve ne kadar değerlidir... Sefiller'de Jan Valjan'ın kiliseden çalmış olduğu şamdanlar belki maddî cihetle pek değerli değildi ama kutsal bir yere ait olması onları değerli kılıyordu.

Evet ihtiyarlık bir gül güzelliği taşır ama bu şehevî hislere hitap eden bir güzellikten ziyade insanın gönlüne, özüne, iç dünyasına vicdanına hitap eden bir güzelliktir.

Bir pırıltı var işte yine gün doğumunda. Güneş batıyor. Alaca karanlık ve koyu gölgeler yer yer dünyanın pırıl pırıl rengine bir karabasan gibi çöküyor... Bir gidiş yönü görünüyor ufukta... Bir dehliz, bir lâbirent müşahede ediliyor... Bir kabrin kara yüzü, sıkıcı silueti peydah oluyor yol üzerinde... Mezar taşları dikilmiş bir kabir ve selvileri salınan bir diyar artık gidiş menzili, varılacak yurttur... Bütün bu çirkinliklerin veya çirkin gibi görünen şeylerin gerisinde bir ışık var. Bir gizli güzellik mevcut... Bir büyülü sevinç ve lezzet hissediliyor. Dünya cümbüşü bitmiş ama bitmeyen bir bayram, dinmeyen bir şehrayin, solmayan bir güzellik, sönmeyen bir ışık âlemi bizi bekliyor... Artık dünyaya geri dönmek arzusu yoktur insanda. Geriye bakış ve "ah biraz daha yaşasaydım" çığlığı yoktur gözde, gönülde.. Zira bir başka sofra açılmıştır gönül gözüne.. Bir başka otağ "gel" demektedir ruhumuza... Dostlar meclisinden çağırmaktalar bizleri... Yıllar yılı özlediğimiz insanlar bizlere el etmekteler.. Onların sevgisi çekiyor bizi, hasreti kalbimizi bürüyor bundan böyle...

Maddeden soyunmak vakti geldi. Bizi hasret cenderesinde yaşatan ve nice acılar veren, hicran ateşleri içinde kıvrandıran maddî bedenden soyunmak zamanı geldi... Ahiret elbisesini giymek ve cennet hullesine sarılmak ve :):):):)fizik dünyaya kanatlanmak zamanı geldi. Haydi uğurlar ola yolcu... Beli bükülmüş ihtiyar, uğurlar ola... Senin özünde yanan kandil sana ebed müddet ışık tutacaktır... Yolunu aydınlatacak bu mukaddes ışık dünyanın bütün güzelliklerinden daha üstün bir iklimi sana bahşetmiş. Artık sana uğurlar ola... Batan güneş, ufka meyletmiş insan, ebed yoluna revan olmuş ruh, artık sana sonsuzluk yolu açık olsun. Mekânın cennet olsun.
spacer.gif
spacer.gif
 
Geri
Üst